1400 senedir ortada hiç değişmeyen bir din ve değişmeyen bir kitap varken, nasıl olur da aynı dine ve kitaba inanan insanlar bu kadar değişime uğradı?
Bir bireyin zerrece bile olsa, her türlü hakkını hukukunu koruyan bir dine mensup olmalarına rağmen, nasıl oldu da bu yapı bireylerin hakkını ve hukukunu gasp etme noktasına getirilebildi?
Aslında her şey dinin özünü inkar eden ve bu yapıyı bireysel menfaatleri adına kullanan insanların saltanatıyla başladı. Öyle ki; adaleti, hakkı, hakikati, imanı, izanı, vicdanı her yönden doya doya yaşatan Ehl-i Beyt'i reddedip, onlara zulmedip onların hakkı olan İslam'ı temsil makamını her defasında mezalim davranışlarla gasp edip en nihayetinde din artık siyasi bir şov haline getirildi.
Peygamber ailesi Ehl-i Beyt'in hizbinden şaşıp paraya, güce ve makama tapan Emevi zihniyetiyle beraber topluma, dinin artık kendi menfaatleri adına kullanılabileceği düşüncesi yerleşmiş, mevcut zihniyetin fiilleri ile beraber bunu yapmak sanki bir dinin gereğiymiş gibi bir hale getirilmiştir.
İmam Ali (a.s) Kûfe şehrine girdiğinde şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Üzerimde olan bu elbise ve bu binek ile şehrinize girdim. Şehrinizden çıktığım zaman girdiğimde sahip olduklarımdan başka şeylerim olursa, bilin ki ben hıyanet edenlerdenim!"
Bu sözüyle ve yaşantısıyla adaletin timsali olduğunun en büyük ispatı olan İmam Ali efendimizin veya Ehl-i Beyt'in yüceliği bir kenara dursun, 1400 senedir toplumlar hakkı, hakikati, adaleti haykıranların değil ne yazık ki bunların tam tersi istikametinde adım atan liderlerin peşinden gitmiştir.
Bu bir nasipsizliktir doğru, fakat toplumlar bu yaptıkları seçimlerin gelecekteki nesillerini ziyadesiyle etkileyeceklerini maalesef öngörememiştir. Günümüze bakıldığında toplumumuzun geçmişten hiçbir ders almamışçasına, inatla aynı seçimleri yaparak ülkemizin ve milletimizin geleceğini zifiri bir karanlığa gömmüştür. Bir yandan yukarıda İmam Ali (a.s)'dan zikrettiğimiz sözü, onun tavrını, duruşunu düşünürken, bir yandan da halkın sırtından milyar dolarlar kazanıp çıkıp ekranlarda "Faizle mücadele edeceğiz, NAS VAR !" diyerek dini ne kadar menfaat alanı haline getirdiklerini ve yine buna ses çıkarmayan toplumun da, bunu dinin gereğiymiş gibi kabul görmelerini anlamak ve kabullenmek hiç bir müminin yarım harfle bile olsa destekleyebileceği bir iş değildir.
Bugün içinde bulunduğumuz durum, toplumun kendi seçimleriyle kendine sunduğu durumdur. Bu geçmişte de böyle oldu, şimdi de böyle. Seçimlerimiz değişmezse gelecekte de böyle olacak. Ama şunu da unutmamak lazım. Tarih tekerrürden ibarettir. 1400 sene önce İmam Ali vardı. 1000 sene önce Hacı Bektaş-ı Veli vardı. 100 sene önce Mustafa Kemal Atatürk vardı. Bugün ise Haydar Hoca var. Haydar Hoca'nın fikirleri var. Haydar Hoca'nın evlatları var. Şartlar ne kadar kötü ve ümitsiz olursa olsun tarihin her satırında Allah'ın dostları var. Selam olsun Allah'ın veli dostlarına.
- Kadir gecesi / 30.04.2022
- Haydar Hoca büyük nimet / 19.04.2022
- Ramazan ayı / 13.04.2022
- Tarım / 28.03.2022
- Yarının Türkiye’si, Türkiye’nin yarınları / 27.03.2022
- At bi format / 26.03.2022
- Türkiye’nin sağlam bir ekonomik temele ihtiyacı var / 28.02.2022
- Barış ne büyük nimet / 27.02.2022
- Milli Devlet nedir? / 26.02.2022