Afrika'nın tarım alanlarına göz diktiler
Dünyadaki büyük ülkelerin ilgisini çeken Afrika’da bulunan devasa tarlalar, kıtayı muhtemel bir tarım emperyalizmi ile karşı karşıya bırakmış durumda
27.10.2018 00:00:00





Potansiyeli itibariyle dünya tarım sektöründe başat rol oynayabilecek durumda olan Afrika kıtası, hâlihazırda bu alanda oldukça ciddi ve düşündürücü bir çıkmazın içinde bulunuyor.
Kıta ülkeleri bir yandan verimli topraklara ve zengin ürün çeşitliliğine sahip olmalarına rağmen zaman zaman ortaya çıkan kıtlık ve açlık gibi sorunlarla mücadele ediyor ama bir yandan da Afrika'da bulunan devasa araziler, kıta dışındaki ülkelerin ilgisini buraya çekiyor.
Bu husus kaygı verici soruları da beraberinde getiriyor: Afrika kıtası muhtemel bir tarım emperyalizmi ile karşı karşıya olabilir mi? Eğer öyleyse, kıtada 'kazan-kazan' politikası ile hareket eden Türkiye ne yapabilir?
Kıtanın mevcut potansiyeli
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım verilerine göre dünyada bulunan ekilebilir tarım alanlarının yaklaşık yüzde 16'sı Afrika kıtasında bulunmakta.
Üstelik çeşitli toprak analizlerinden elde edilen veriler ışığında, Afrika'daki mevcut tarım alanlarının muhtemel verimlilik ömrünün Avrupa ve dünyadaki diğer tarım alanlarına nispeten iki veya üç kat daha fazla olduğu sıklıkla dillendirilmekte.
Günümüzde, kıtadaki çalışan iş gücünün yaklaşık yüzde 65'i tarım alanında çalışmakta, Afrika'nın toplam gayrisafi yurt içi hâsılasının da yüzde 30'undan fazlası tarım gelirlerinden elde edilmekte.
Potansiyel kullanılamıyor
Afrika'da tarım sektöründeki sıkıntıların başında modern tarıma ayrılacak kaynakların olmaması ve tarımsal eğitimin yetersizliği nedenlerinden ötürü tarımda hâlâ daha geleneksel yöntemlerin kullanılması geliyor.
Afrika'da tarım sektörünün yeteri kadar gelişmemesinde ve kıta ülkelerinin kıtlık ile buna bağlı açlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalmasında büyük rol oynayan etkenlerden birini de tarım emperyalizmi olgusu teşkil ediyor.
Söz konusu emperyalizm, geniş tarım alanlarına ve verimli arazilere sahip Afrikalı halkların kıtlık ve açlık gibi sorunlar ile karşı karşıya kalmasına neden olmakta.
Bu yaklaşım biçiminin temelinde, Afrikalıların topraklarının yabancılar tarafından satın alınması ya da kiralanması ve yine bu yabancılar adına endüstriyel tarım kapsamında değerlendirilmesi yatıyor. Böylece ortaya çıkan ürün Afrikalılara değil; Çin başta olmak üzere çeşitli küresel güçlerin gelir hanesine yazılıyor. Afrika'da Fransız tarım şirketleri de son derece aktif.
Türkiye'nin de yatırımları var
Türkiye'nin resmi ve özel girişimler neticesinde Sudan, Etiyopya, Zambiya, Çad ve Nijerya gibi ülkelerde tarımsal yatırımları bulunuyor.
Bu yatırımların bir yandan hem Türkiye'ye hem de Afrika ülkelerine ekonomik katkı sağlaması öngörülürken, diğer yandan Afrikalıların eğitilmesi ve tarım sektörünün modernize edilmesi amaçlanıyor.
Afrika kıtasına yönelik ilgisinde sömürge gölgesi olmayan ve bunu izlenen politikalarla da açıkça ortaya koyan Türkiye, kıtada yeni ve başka bir tarım sistemi oluşturulabileceğini, bu oluşturulabilecek sistemden de hem kıta ülkelerinin hem de Türkiye'nin adil bir biçimde faydalanabileceğini gösterebilir.
HASAN AYDIN/AA
Kıta ülkeleri bir yandan verimli topraklara ve zengin ürün çeşitliliğine sahip olmalarına rağmen zaman zaman ortaya çıkan kıtlık ve açlık gibi sorunlarla mücadele ediyor ama bir yandan da Afrika'da bulunan devasa araziler, kıta dışındaki ülkelerin ilgisini buraya çekiyor.
Bu husus kaygı verici soruları da beraberinde getiriyor: Afrika kıtası muhtemel bir tarım emperyalizmi ile karşı karşıya olabilir mi? Eğer öyleyse, kıtada 'kazan-kazan' politikası ile hareket eden Türkiye ne yapabilir?
Kıtanın mevcut potansiyeli
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım verilerine göre dünyada bulunan ekilebilir tarım alanlarının yaklaşık yüzde 16'sı Afrika kıtasında bulunmakta.
Üstelik çeşitli toprak analizlerinden elde edilen veriler ışığında, Afrika'daki mevcut tarım alanlarının muhtemel verimlilik ömrünün Avrupa ve dünyadaki diğer tarım alanlarına nispeten iki veya üç kat daha fazla olduğu sıklıkla dillendirilmekte.
Günümüzde, kıtadaki çalışan iş gücünün yaklaşık yüzde 65'i tarım alanında çalışmakta, Afrika'nın toplam gayrisafi yurt içi hâsılasının da yüzde 30'undan fazlası tarım gelirlerinden elde edilmekte.
Potansiyel kullanılamıyor
Afrika'da tarım sektöründeki sıkıntıların başında modern tarıma ayrılacak kaynakların olmaması ve tarımsal eğitimin yetersizliği nedenlerinden ötürü tarımda hâlâ daha geleneksel yöntemlerin kullanılması geliyor.
Afrika'da tarım sektörünün yeteri kadar gelişmemesinde ve kıta ülkelerinin kıtlık ile buna bağlı açlık gibi sorunlarla karşı karşıya kalmasında büyük rol oynayan etkenlerden birini de tarım emperyalizmi olgusu teşkil ediyor.
Söz konusu emperyalizm, geniş tarım alanlarına ve verimli arazilere sahip Afrikalı halkların kıtlık ve açlık gibi sorunlar ile karşı karşıya kalmasına neden olmakta.
Bu yaklaşım biçiminin temelinde, Afrikalıların topraklarının yabancılar tarafından satın alınması ya da kiralanması ve yine bu yabancılar adına endüstriyel tarım kapsamında değerlendirilmesi yatıyor. Böylece ortaya çıkan ürün Afrikalılara değil; Çin başta olmak üzere çeşitli küresel güçlerin gelir hanesine yazılıyor. Afrika'da Fransız tarım şirketleri de son derece aktif.
Türkiye'nin de yatırımları var
Türkiye'nin resmi ve özel girişimler neticesinde Sudan, Etiyopya, Zambiya, Çad ve Nijerya gibi ülkelerde tarımsal yatırımları bulunuyor.
Bu yatırımların bir yandan hem Türkiye'ye hem de Afrika ülkelerine ekonomik katkı sağlaması öngörülürken, diğer yandan Afrikalıların eğitilmesi ve tarım sektörünün modernize edilmesi amaçlanıyor.
Afrika kıtasına yönelik ilgisinde sömürge gölgesi olmayan ve bunu izlenen politikalarla da açıkça ortaya koyan Türkiye, kıtada yeni ve başka bir tarım sistemi oluşturulabileceğini, bu oluşturulabilecek sistemden de hem kıta ülkelerinin hem de Türkiye'nin adil bir biçimde faydalanabileceğini gösterebilir.
HASAN AYDIN/AA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.