Rivayet o ki; sekiz asır devam eden Endülüs, diğer adı ile Beni Ahmer devleti, haçlıların bin bir çeşit ayak oyunları ve o gün ki Müslümanların da, sadece tuzaktan ibaret olan diyalog sevdasına düşmüş olmalarından ötürü yerle bir edilmiş, Müslüman nüfus kılıç ile haç arasında tercih yapmaya zorlanmış, Tevhid inancından ısrar edenler kılıçtan geçirilmiş. Gırnata'nın son Emiri Ebu Abdullah, bir avuç yakını ile canını kurtarmış ve bir tepeye canlarını atmışlar ki o coğrafyanın bugün ki sahipleri o tepeye "Arap'ın ah çektiği tepe" derlermiş. Son Emir, ardında bıraktığı Gırnata'ya bakarak hüngür hüngür ağlamış v e annesi Ayşe Sultan'dan o tarihi cevabı almış: "Ağla oğlum ağla?Erkekler gibi savunamadığın vatanının ardından şimdi kadınlar gibi ağla?" Dün sayın başbakanın gurup konuşması sırasında, bir gün evvel Başbakan vekili olan sayın Arınç'ın hüngür hüngür ağladığını görünce bu tarihi anekdotu hatırladık. O tabloda aslında her ikisi de ağlıyordu. Başbakan sözleri ile, sayın vekili de gözleri ile adeta hüngür hüngür ağlıyorlardı.
Koskoca sekiz yılı çar-çur ettiklerine mi? Koskoca Türk devletini sekiz senede hallaç pamuğu gibi atmalarına mı? Zengin kaynaklar üzerinde yüzen bir ülkenin yöneticileri oldukları halde sekiz senede bir lokma ekmeğe muhtaç hale getirmelerine mi? Sekiz senedir ülkenin en tepesindeki iki yöneticisi olarak ülke menfaatlerine sırt dönmelerine mi? Yetmiş beş milyonluk koca ülkenin en tepesindeki yöneticileri olarak yedi milyonluk Siyonist İsrail'in karşısında aciz ve çaresiz kalmalarına mı? Yardım gönüllüsü sivil vatandaşların isim ve resimlerinin İsrail askerlerinin ceplerinden çıkmış olmasından mı? Başbakan vekili olarak; "görmedik, duymadık, bilmiyoruz, haberimiz yok" tarzındaki açıklamasına kargaların dahi gülmüş olmasına mı? Niçin, neden nasıl ağlıyorlar? Başbakan kavlen vekili ise fiilen ağlıyor. Ne diyelim, koskoca sekiz sene boyunca delikanlıca, millet ve memleket menfaatlerini gözeten bir yönetim sergileyemediniz, şimdi çıkın kameralar karşısına ağlayın, mendiliniz de İsrail firmalarından olsun.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Oduncu baltası ile arıcı ise bal tası ile gelir / 28.04.2024
- Gazze’de katliam sonlandı mı? / 27.04.2024
- Milletin ‘not etmeleri’ daha farklı oluyor / 26.04.2024
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024