logo
19 NİSAN 2024

Ajan Humpher'ın ağına düşenler

08.09.2001 00:00:00
Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden

Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler

Bu görevle yola çıkan Humpher Basra'ya geliyor. Ve burada M. Abdülvehhab ile yakınlık kuruyor. Bu dönemi 'Hatırat-ı Humpher' isimli kitabında şöyle nakletmektedir:

"Basra'ya geldikten sonra şehrin camilerinden birine gittim. Caminin imamı meşhur Sünni alimlerden Şeyh Ömer Tai idi. Onu tanıdım. Saygı ile yaklaşarak selam verdim. Ancak şeyh ilk anda benden şüphelenmiş. Bana sorular yöneltiyor, ailemi, memleketimi, geçmişimi sorup duruyordu. Rengimin ve lehçemin onu şüphelendirdiğini sanıyorum. Ama bir şekilde kendimi bu sıkışıklıktan kurtarabilmiştim. Şeyh'in sorularının cevabında: 'Türkiye'nin Iğdır halkındanım, İstanbul'da Şeyh Ahmed'in öğrencisiydim. Marangoz Halid'in yanında çalıştım' dedim. Türkiye'de öğrendiklerimi teker teker ona söyledim. Bu arada Şeyhin, yakınlarından birine işaret ettiğini anladım. Türkçe'yi nasıl bildiğimi öğrenmek istiyordu. O şahıs göz işareti ile olumlu cevap vermişti. Buna çok sevindim. Çünkü Şeyhin gönlünü biraz olsun elde etmiştim. Ancak sevincim aldatıcı bir seraptan başka bir şey değilmiş meğer. Bir süre sonra Şeyhin bana hâlâ kötümser olduğunu anladım. Şeyh, Osmanlı Devleti'nce Basra'ya atanan valiye karşı olduğu için beni Osmanlı casusu sanıyormuş.

MÜSLÜMAN GİBİ GÖZÜKÜYOR

Başka çarem yoktu. Şeyh Ömer'in camiinden yolcular ve yabancıların kaldığı kervansaraya taşındım. Orada bir oda kiraladım. Kervansaray sahibi her sabah misafirleri rahatsız eden anormal bir kimseydi. Sabah ezanından sonra henüz hava karanlıkken kapımı kırarcasına çalıyor, beni namaza uyandırıyordu. Dolayısıyla güneş doğuncaya kadar Kur'an okumak zorunda kalıyordum. Ona henüz sabah namazının vakti çıkmadığı halde neden bu kadar ısrar ediyorsun, dediğimde sabah uyumak fakirlik ve bedbahtlık getirir dedi. Uyanmaktan başka çarem yoktu.

Karşılaştığım zorluklar bununla son bulmuyordu. Bir gün kervansarayın sahibi Mürşit Efendi bana gelerek, 'sen buraya geldiğin günden beri işlerim ters gitmektedir. Bu da senin ne kadar kötü bir insan olduğunu göstermektedir. Çünkü sen evlenmemiş, bekarsın. Ya hemen evlenmelisin, ya da odayı boşaltmalısın'. Dedim ki, 'efendi hangi parayla evleneyim ben?' Mürşit Efendi cevaben dedi ki, 'Ey imanı zayıf kafir, sen Kur'an'da okumadın mı ki Allah şöyle buyuruyor: Fakir olanları Allah zenginleştirecek'. Bu sözden anlamaz ile ne yapacağımı şaşırmıştım.

Nihayet Mürşit Efendinin baskısı sonucu kervansarayı terk edip bir marangozun yanına işe girdim. Yiyecek ve yatacak yerin marangoz tarafından karşılanacağı şartıyla tabii. Buna karşılık ben de az ücret alacaktım. Receb ayı gelmeden yeni yerime taşındım. Marangoz ustanın ismi Abdurrıza idi. Bana bir evladı gibi davranırdı.

Abdurrıza İran asıllı bir Şii ve Horasanlı idi. Ben fırsattan yararlanarak onun yanında Farsça öğrenmeye başladım. Basra'da bulunan İranlılar -ki hepsi Şii idiler- onun yanında toplanarak çeşitli konularda sohbetler yapıyorlardı. Siyasetten, ekonomiden, bazen de Osmanlı Devleti aleyhine yapılan konuşmalardan ibaretti bu sözler. Özellikle İstanbul'da oturan Müslümanlar ve Osmanlı sultanı hakkında konuşurlardı. Bir yabancı müşteri içeriye girerse hemen konuyu değiştirip önemsiz, kişisel konulara geçiyorlardı.

Bana nasıl güvenip de yanımda her şeyi rahatça söylüyorlardı, anlayamadım. Daha sonra anladım ki, Azerbaycan Türklerinden sanmışlardı beni. Rengim ve tipim daha çok Azerbaycanlılara benziyormuş.

ABDÜLVEHHAB HAZIRLANIYOR

Bu marangozhanede çalıştığım sırada, oraya sık sık gelip giden Arapça , Farsça ve Türkçe bilen bir gençle tanıştım. Din eğitimi gören bir talebe elbisesi içinde bulunan bu gencin ismi Muhammed bin Abdülvehhab idi. Makama düşkün, yükseklerden uçan, son derece asabi bir gençti. Osmanlı hükümetinden çok nefret ediyor ve hep aleyhinde konuşuyordu. İran hükümeti ile uğraşmıyordu. Marangoz Abdurrıza ile dostluğu, her ikisinin de Osmanlı'ya karşı olmalarından kaynaklanıyordu. Sünni olan bu genç ile Şii olan Abdurrıza nasıl dost olmuşlardı bir türlü anlayamadım. Gerçi bu tip dostluklar Basra'da çok sık gözükürdü. Çünkü şehir halkının bir kısmı Şii, bir kısmı Sünni idi.

Muhammed bin Abdülvehhab tam anlamıyla özgür düşünüyor, Sünnilik ve Şiiliğe karşı hiçbir taassub duymuyordu. Oysa Sünnilerin çoğu, Şiilere karşıydılar ve bazı Sünni müftüleri Şiileri tekfir ediyorlardı. Şeyh Muhammed'in dört mezhebe de herhangi bir bağımlılığı yoktu. 'Kur'an'da var olan bize yeter' diyordu.

ABDÜLVEHHAB'IN SİVRİ GÖRÜŞLERİ

Yükseklerden uçan Muhammed Abdülvehhab'ın Kur'an ve hadis üzerinde şahsî mütalaaları vardı. Görüşlerini ispat etmek için bazı alimlerin görüşlerine değiniyordu. Sadece Ehl-i Sünnet âlimlerinin değinmekle kalmayıp Ebubekir ve Ömer'in görüşlerini de kanıtlar ileri sürerek İslam fıkhındaki üstünlüğünü kanıtlamaya çalışıyordu. Bazen görüşleri ünlü âlimlere ters düşmekteydi. Şeyh sürekli diyordu ki: 'İslam Peygamberi bize değişmez temel kaynaklar olarak sadece Kitap ve Sünneti bırakmıştır. Ama hiçbir zaman sahabe ve imamların sözleri değişmez bir vahiydir dememiştir. O halde biz sadece Kur'an ve Sünnete uymakla mükellefiz. Her ne kadar âlimler ve mezhep liderleri farklı görüşleri paylaşsalar bile...'

Bir gün marangoz Abdurrıza'nın evinde İran'dan gelen bir Şii âlimi ile arasında bir tartışma oldu. Şeyh Cevad Kummi adındaki İranlı şahısla M. Abdülvehhab arasında temelde anlaşmazlık vardı. Ve aralarındaki tartışma kısa sürede sinirli ve üzücü konuşmalara dönüşmüştü.

Ben bu konuşmadan çok zevk alıyordum. Görüyordum ki, Muhammed Abdülvehhab Şeyh Cevad Kummi'nin karşısında avcının pençesine düşmüş bir serçe gibi kıvranıyor, cevap veremiyordu.

EBU HANİFE'YE HAKARET EDİYOR

Bu mağrur genç ile, İstanbul'da tanıştığım yaşlı Türk arasında büyük farklar vardı. Hanefî mezhebinden olan o yaşlı adam, Ebu Hanife'nin ismini anmadan önce abdest alırdı. Ehl-i Sünnetin en muteber hadis kitaplarından olan 'Sahih-i Buhari'ye çok değer verir, abdest aldıktan sonra kitabı alır mütalaa ederdi. Muhammed Abdülvehhab tam tersine Ebu Hanife'yi tahkir eder, ona itibar edemezdi. Ebu Hanife'den çok bildiğini ve 'Sahih-i Buhari' kitabının yarıdan fazlasının hiçbir işe yaramadığını iddia ederdi. Her hâlükârda ben Muhammed ile samimiyeti artırarak dostluk kurmaya başladım. Sürekli olarak onu, Allah seni büyük bir dâhi olarak yaratmış, sana Ali ve Ömer'den daha fazla akıl vermiş diye tahrik ediyordum. Eğer sen Peygamber zamanında yaşasaydın, kesin olarak onların yerine geçerdin, diyordum. Onu her zaman seven, saygı duyan birisi olarak gözüküyor ve şöyle konuşuyordum: 'İslam'da çok yakında meydana gelecek gelişmelerin senin önderliğinde gelişmesini ümit ederim. Zira İslam'ı bu düşüşten sadece sen kurtarabilirsin. İslam'ı düşüşten kurtarman için herkes sana ümit bağlamış'.

Muhammed ile Kur'an tefsiri konusunda sahabe ve geçmiş imamların görüşlerini bir kenara iterek, yeni düşünceler çerçevesinde konuşmayı kararlaştırdık. Onunla Kur'an okuyor ve ayetler üzerinde tartışıyorduk. Benim planım herhangi bir şekilde onu İngiltere Sömürgeler Bakanlığı'nın ağına düşürmekti.

Yüksekten uçan ve egoist bir kişiliği olan Muhammed'i yavaş yavaş etkilemeye başlamıştım. O da benim güvenimi daha fazla kazanmak için kendisini olduğundan daha bağımsız ve kayıtsız göstermeye çalışıyordu.

Bir keresinde ona dedim ki, 'Acaba cihad vacip midir?' Dedi ki, 'Nasıl vacip olmaz? Allah şöyle buyuruyor: Kafirler ile savaşınız. Buna karşılık, Allah kafirler ve münafıklar ile savaşınız buyuruyor. Oysa peygamber münafıklarla savaşmazdı' dedim. 'O halde kafirler ile de söz ve davranışla cihad etmek vaciptir' dedim. O, 'hayır Peygamber kafirlerle savaş meydanlarında cihad etmiştir' dedi. Ben yine 'Peygamber kendini savunmak için kafirlerle savaşıyordu. Zira onu öldürmek istiyorlardı' deyince Muhammed tasdikler mahiyette başını sallayarak susmayı tercih etti. Ben de işimde başarılı olduğumu hissettim.
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler; Peygamberimizin ahlakı
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler; Peygamberimizin ahlakı
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü

Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki deprem Sivas'ta da hissedildi.
19.04.2024 01:27:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi
Tokat'taki deprem Sivas'ta da hissedildi
Akşam saat 18.11'de Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6'lık deprem sonrası vatandaşlar soluğu dışarıda aldı.

Depreme evinde ve iş yerinde yakalanan vatandaşlar yeni bir deprem korkusuyla kendilerini dışarıya attı.

Bazı vatandaşlar evlerinin önünde ateş yakarak soğuktan korunurken bazı vatandaşlar ise evlerinin önünde toplanarak çay içerek yemeklerini yedi.

Evlerinin önünde ailecek vakit geçiren vatandaşlar çocukların etkilenmemesi için piknik ortamı oluşturdu.

Depreme evinde yakalanan 70 yaşındaki Osman Erten, korku dolu anları anlattı.

Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat'ın Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluşurken vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçiriyor
19.04.2024 00:24:00
İHA
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde saat 18.11 sıralarında meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki sarsıntı, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı. Özellikle Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşsu, Elmalı Çiftliği, Halı köy ve Yeltenli köylerinde deprem nedeniyle evlerde ve ahırlarda hasar oluştu. Evleri zarar gören vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçirirken jandarma ekipleri de artçı sarsıntıların devam ettiğini ve vatandaşların geceyi evlerinde geçirmemeleri konusunda uyardı.

Sokaklara çıkan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinde ve uygun arazilerde ateş yakarak ısınmaya çalışırken geceyi dışarıda geçireceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Yozgat Valiliğince sarsıntıdan etkilenen Aydıncık, Kadışehri ve Çekerek ilçelerinde eğitim ve öğretime bir gün süre ile ara verildiği duyuruldu.

Geceyi sokakta geçiren vatandaşlardan Nazlı Doğan, "Önce bir gürültü geldi. Daha sonra sallanmaya başladı. Çocuklarımı yanıma aldım ama dışarı çıkamadım. Ayaklarımın bağı çözüldü. Sonra küçük oğlumu alıp dışarı çıkabildim. Şok oldum, çok şiddetliydi. Evimiz küçük bir hasar aldı, ahırımızda hasar var, hayvanlarımız dışarıda." dedi.

Hacı Ahmet Gün de deprem dolayısıyla evlerinde hasar olduğunu söyleyerek, 'Tavanlar kırıldı. Deprem olduğunda ben balkondaydım. Sallantı başladı. Tavanlar düşmeye başladı." şeklinde konuştu.

Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi

Eyüpsultan'da yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlunun karıştığı kaza sonucu Oğuz Murat Aci'nın hayatını kaybetmesine ilişkin soruşturmada anne ile oğlu havalimanına götürdüğü iddia edilen çalışanın tahliyesine karar verildi.
18.04.2024 23:27:00
İhlas Haber Ajansı
Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi
Eylem Tok ile oğlunu havalimanına götürdüğü iddia edilen şüpheli tahliye edildi
Eyüpsultan'da 1 Mart 2024'de yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu T.C.'nin karıştığı trafik kazası sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci'nin hayatını kaybetmesine ve anne oğulun ABD'ye kaçmasına ilişkin soruşturma sürüyor.

Anne ile oğulu havalimanına götüren çalışana tahliye

Soruşturma çerçevesinde baba Bülent Cihantimur'un şirketinde reklam-pazarlama bölümünde çalışan ve olay günü şüpheli Eylem Tok ile suça sürüklenen çocuk T.C.'yi havalimanına götürdüğü iddiasıyla tutuklanan şüpheli Ayşe Ceren S., İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği'nce tahliye edildi.

Olayın geçmişi

Eyüpsultan'da 1 Mart 2024'de iddiaya göre yazar Eylem Tok'un 17 yaşındaki oğlu T.C., saat 23.50 sıralarında 34 EEG 06 plakalı araçla seyir halindeyken yol kenarında arıza nedeniyle park halinde bulunan 3 adet ATV tipi araca çarpmış, kaza sonucu 29 yaşındaki Oğuz Murat Aci hayatını kaybederken orada bulunan diğer kişiler yaralanmıştı. Kazanın ardından polis ekiplerinden önce olay yerine gelen anne Eylem Tok, oğlu T.C.'yi olay yerinden kaçırmış, ekiplerce yapılan incelemeler sonucunda anne ile oğlunun ertesi gün saat 03.50 sıralarında havalimanından Mısır'a çıkış yaptıkları tespit edilmişti.

Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma çerçevesinde ise aynı gün şüpheli Eylem Tok hakkında 'suçluyu kayırma' suçundan, şüpheli T.C. hakkında 'bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak' suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılırken, kırmızı bülten çıkarılması da talep edilmişti. Soruşturma çerçevesinde daha sonra şüphelilerin ABD'ye kaçtıkları ortaya çıkmıştı ve iade talebinde bulunulduğu da öğrenilmişti. Ayrıca baba Bülent Cihantimur'a 'yurt dışına çıkış yasağı' ve 'imza atma' şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmıştı.

Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi

Tokat'ta meydana gelen deprem nedeniyle il genelinde okullarda eğitime 1 gün ara verildi.
18.04.2024 21:34:00 / Güncelleme: 18.04.2024 21:39:10
Haber Merkezi
Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi
Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi
Tokat Valiliğinden yapılan açıklamada, deprem dolayısıyla il genelinde okullarda Cuma günü eğitim ve öğretime ara verildiği duyuruldu.

Öte yandan evlerine girmekte çekinen vatandaşların spor salonlarında misafir edileceği belirtildi.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.