(Dünkü yazının devamı)
* Prof. Dr. Haydar BAŞ Hocamızın Milli Ekonomi Modeli ile milletimizin alım gücü kazanması tarım ve hayvancılıktaki üretimi kat kat artıracaktır. Elde edilen ürünler yerinde işlenerek katma değer kazanacaktır. Milletimizin gelir düzeyi yaygın şekilde artınca iç tüketim de artacaktır. Devletin desteği ve organizasyonu ile dış pazar imkânları gelişecek ve tarım ve hayvancılık ürünleri rahatlıkla yurtiçinde ve yurtdışında pazarlanabilecektir.
* Sağlıkta bir şeyler yapıldığı iddia edilse de gelişmiş ülkeler ile karşılaştırılınca yapılanların çok yetersiz olduğu görülecektir. Olması gerekenin yanında ise sağlık sektörü ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır.
* Yapılması gereken ülkemizin her yerinde yeterince hastane olmasını sağlamak, devlet hastanelerin özel hastanelerin kalitesine ulaşmasını sağlamak ve tüm vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden tam olarak bedava yararlanmasını sağlamaktır.
* AKP iktidarı döneminde vergilerin çeşitliliği ve oranları artmış, bazı harç ve vergiler yüzlerce kat yükselmiştir.
* Yapılması gereken belli bir kazancı (bu dönem için 100.000 TL’nin altındaki geliri), asgari ücreti vergi dışı bırakmak, vergi oranlarını makul hale getirmektir.
* AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’nin toplam dış borç stoku 129.6 milyar dolardı. 2012 ikinci çeyrekte ise Türkiye’nin brüt dış borç stoku 323.5 milyar doları bulmuştur. Yani AKP iktidarında 193.9 milyar dolar artmıştır. Bir diğer ifade ile AKP iktidarı iktidarda bulunduğu 10 yılda 80 yıldan daha fazla dış borç almıştır.
* Türkiye’nin toplam dış borçlarının yaklaşık 100 milyar doları bir yıldan kısa, 225 milyar doları ise uzun vadelidir. Dış borçlarda bir gösterge de dış borçların milli gelire oranıdır. Bu oran düşük olursa, yük daha az demektir. Türkiye’de bu oran yüzde 40’tır. Bu oran yüksektir. Ayrıca milli gelirde yabancı şirketlerin payını da hesaba katınca bu oran daha da tehlikeli hal almaktadır. Bu oran ele alınırken gayri safi milli hasıla içindeki yabancı şirketlerin payını dikkate almak da şarttır. Toplam dış borç stokunun ihracata oranı yüksek olur ise ödeme kapasitesi düşük demektir. Türkiye’de toplam dış borcun ihracata oranı 225 civarıdır ve bu da oldukça yüksektir ve dış borç ödeme kapasitesinin düşük olduğunu göstermektedir.
* Bu gün 40.000 civarında kişinin ölümünden sorumlu olan bir terörist örgüt yasal zemin kazanma yolundadır ve ne yazık ki hükümet yasal bir muhatap gibi görmektedir. Bu terör örgütünün başı da barışın en önemli aktörü gibi takdim edilmektedir. Bu durum milletimiz için çok vahim bir haldir ve geleceğimiz için de hiç iç açıcı değildir.
* Yapılması gereken teröristler ile etkili şekilde mücadele ederken terörü besleyen tüm sorunların ortadan kaldırılması; vatandaşa iş ve aş sağlanması ve tüm yurttaşlarımıza aynı değerin verilerek onure edilmesidir. Bu bağlamda vatandaşlık maaşı, ev hanımı ve çocuk maaşı ve asgari ücretin 4.000 TL olması gibi düzenlemeler dağa çıkmanın kesinlikle önüne geçecektir.
* ‘Türk Milleti’ ülkemiz üzerinde yaşayan tüm vatandaşlarımızın ortak adı iken Kürt, Laz, Çerkez vb. birinci sınıf unsurlar ile birlikte zikretmek tam anlamı ile bölücülüktür.
* Bir kısım hürriyetim eksik diye insanların silaha sarılması ve insan öldürmesi asla kabul edilemez. “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir”, “Haksız yere bir insanı öldüren ebedi cehennemliktir” ve “Müslümana kılıç çeken bizden değildir”. Böyle iken bu hükümet döneminde Suriye’de bir kısım hürriyetim eksik diyerek silaha sarılıp insan öldürenler her açıdan desteklenmiştir.
* Irak Savaşında ABD ordusunun su, gıda ve akaryakıtı bu hükümetçe karşılanmıştır. Tek taraflı hükümet tasarrufu ile hava sahamız Amerikan uçaklarına açılmıştır. Bunların hiçbir izahı olamaz. Yapılması gereken tek bir Müslümanın öldürülmesine bir kelime olsun destek olmamaktı. Aksi bir fikrin hiçbir doğru gerekçesi olamaz. Çünkü Peygamber Efendimiz(SAV) “Masum bir Müslümanın öldürülmesine bir kelime katkısı olan ahirette domuzlar ve maymunlar olarak haşr olacaktır” demiştir.
* Yukarıdaki örnekleri saymakla bitiremeyiz. Ama genel bir değerlendirme daha yapmak istiyorum:
AKP, çok güçlü bir şekilde iktidara geldi ve 11 yıla yakın zamandır tek parti olarak hükümet ediyor. Tüm kurumlar tamamen iktidarın etkisi ve kontrolü altında. Bunlar kendilerini dindar, iyi ve hayırlı insanlar olarak tanımlıyorlar. İyi ve hayırlı insanın elinden hayır zuhur eder.
Şimdi şu soruların cevabını birlikte verelim:
Bu 11 yıl içinde hırsızlık, yolsuzluk, soygun arttı mı azaldı mı?
Fuhuş arttı mı azaldı mı? Fuhuş yaşı arttı mı azaldı mı?
Uyuşturucu ve içki tüketimi arttı mı azaldı mı?
Uyuşturucu yaşı düştü mü azaldı mı?
Cinnet geçirenler, adam öldürenler arttı mı azaldı mı?
İntihar edenler arttı mı azaldı mı?
...
Bunları çoğaltmak mümkün. Tamamında olumsuzlukların artmış olduğunu görüyoruz. Bu çok net bir göstergedir.
Yine bu iktidar döneminde domuz kasaplık hayvan sınıfına alınmış, zina suç olmaktan çıkmıştır.
Bütün bunlara rağmen milletimiz neden ayıkmamaktadır? Çünkü dindar gördüğü için bu iktidarın çok vahim yanlışlarını önce görmemeye çalışmış ve ne yazık ki bir müddet sonra savunur olmuştur. Bu da ne yazık ki savunanları yanlışa ortak etmiştir.
Ebedi akıbetimizden korkarak derhal yanlıştan dönmek ve tövbe etmek zorundayız. Rabbimin düştüğümüz çukuru görmemizi nasip etmesini diliyorum. Çünkü en büyük bela yanlışa mahkûm olmaktır.
* Prof. Dr. Haydar BAŞ Hocamızın Milli Ekonomi Modeli ile milletimizin alım gücü kazanması tarım ve hayvancılıktaki üretimi kat kat artıracaktır. Elde edilen ürünler yerinde işlenerek katma değer kazanacaktır. Milletimizin gelir düzeyi yaygın şekilde artınca iç tüketim de artacaktır. Devletin desteği ve organizasyonu ile dış pazar imkânları gelişecek ve tarım ve hayvancılık ürünleri rahatlıkla yurtiçinde ve yurtdışında pazarlanabilecektir.
* Sağlıkta bir şeyler yapıldığı iddia edilse de gelişmiş ülkeler ile karşılaştırılınca yapılanların çok yetersiz olduğu görülecektir. Olması gerekenin yanında ise sağlık sektörü ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır.
* Yapılması gereken ülkemizin her yerinde yeterince hastane olmasını sağlamak, devlet hastanelerin özel hastanelerin kalitesine ulaşmasını sağlamak ve tüm vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden tam olarak bedava yararlanmasını sağlamaktır.
* AKP iktidarı döneminde vergilerin çeşitliliği ve oranları artmış, bazı harç ve vergiler yüzlerce kat yükselmiştir.
* Yapılması gereken belli bir kazancı (bu dönem için 100.000 TL’nin altındaki geliri), asgari ücreti vergi dışı bırakmak, vergi oranlarını makul hale getirmektir.
* AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’nin toplam dış borç stoku 129.6 milyar dolardı. 2012 ikinci çeyrekte ise Türkiye’nin brüt dış borç stoku 323.5 milyar doları bulmuştur. Yani AKP iktidarında 193.9 milyar dolar artmıştır. Bir diğer ifade ile AKP iktidarı iktidarda bulunduğu 10 yılda 80 yıldan daha fazla dış borç almıştır.
* Türkiye’nin toplam dış borçlarının yaklaşık 100 milyar doları bir yıldan kısa, 225 milyar doları ise uzun vadelidir. Dış borçlarda bir gösterge de dış borçların milli gelire oranıdır. Bu oran düşük olursa, yük daha az demektir. Türkiye’de bu oran yüzde 40’tır. Bu oran yüksektir. Ayrıca milli gelirde yabancı şirketlerin payını da hesaba katınca bu oran daha da tehlikeli hal almaktadır. Bu oran ele alınırken gayri safi milli hasıla içindeki yabancı şirketlerin payını dikkate almak da şarttır. Toplam dış borç stokunun ihracata oranı yüksek olur ise ödeme kapasitesi düşük demektir. Türkiye’de toplam dış borcun ihracata oranı 225 civarıdır ve bu da oldukça yüksektir ve dış borç ödeme kapasitesinin düşük olduğunu göstermektedir.
* Bu gün 40.000 civarında kişinin ölümünden sorumlu olan bir terörist örgüt yasal zemin kazanma yolundadır ve ne yazık ki hükümet yasal bir muhatap gibi görmektedir. Bu terör örgütünün başı da barışın en önemli aktörü gibi takdim edilmektedir. Bu durum milletimiz için çok vahim bir haldir ve geleceğimiz için de hiç iç açıcı değildir.
* Yapılması gereken teröristler ile etkili şekilde mücadele ederken terörü besleyen tüm sorunların ortadan kaldırılması; vatandaşa iş ve aş sağlanması ve tüm yurttaşlarımıza aynı değerin verilerek onure edilmesidir. Bu bağlamda vatandaşlık maaşı, ev hanımı ve çocuk maaşı ve asgari ücretin 4.000 TL olması gibi düzenlemeler dağa çıkmanın kesinlikle önüne geçecektir.
* ‘Türk Milleti’ ülkemiz üzerinde yaşayan tüm vatandaşlarımızın ortak adı iken Kürt, Laz, Çerkez vb. birinci sınıf unsurlar ile birlikte zikretmek tam anlamı ile bölücülüktür.
* Bir kısım hürriyetim eksik diye insanların silaha sarılması ve insan öldürmesi asla kabul edilemez. “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir”, “Haksız yere bir insanı öldüren ebedi cehennemliktir” ve “Müslümana kılıç çeken bizden değildir”. Böyle iken bu hükümet döneminde Suriye’de bir kısım hürriyetim eksik diyerek silaha sarılıp insan öldürenler her açıdan desteklenmiştir.
* Irak Savaşında ABD ordusunun su, gıda ve akaryakıtı bu hükümetçe karşılanmıştır. Tek taraflı hükümet tasarrufu ile hava sahamız Amerikan uçaklarına açılmıştır. Bunların hiçbir izahı olamaz. Yapılması gereken tek bir Müslümanın öldürülmesine bir kelime olsun destek olmamaktı. Aksi bir fikrin hiçbir doğru gerekçesi olamaz. Çünkü Peygamber Efendimiz(SAV) “Masum bir Müslümanın öldürülmesine bir kelime katkısı olan ahirette domuzlar ve maymunlar olarak haşr olacaktır” demiştir.
* Yukarıdaki örnekleri saymakla bitiremeyiz. Ama genel bir değerlendirme daha yapmak istiyorum:
AKP, çok güçlü bir şekilde iktidara geldi ve 11 yıla yakın zamandır tek parti olarak hükümet ediyor. Tüm kurumlar tamamen iktidarın etkisi ve kontrolü altında. Bunlar kendilerini dindar, iyi ve hayırlı insanlar olarak tanımlıyorlar. İyi ve hayırlı insanın elinden hayır zuhur eder.
Şimdi şu soruların cevabını birlikte verelim:
Bu 11 yıl içinde hırsızlık, yolsuzluk, soygun arttı mı azaldı mı?
Fuhuş arttı mı azaldı mı? Fuhuş yaşı arttı mı azaldı mı?
Uyuşturucu ve içki tüketimi arttı mı azaldı mı?
Uyuşturucu yaşı düştü mü azaldı mı?
Cinnet geçirenler, adam öldürenler arttı mı azaldı mı?
İntihar edenler arttı mı azaldı mı?
...
Bunları çoğaltmak mümkün. Tamamında olumsuzlukların artmış olduğunu görüyoruz. Bu çok net bir göstergedir.
Yine bu iktidar döneminde domuz kasaplık hayvan sınıfına alınmış, zina suç olmaktan çıkmıştır.
Bütün bunlara rağmen milletimiz neden ayıkmamaktadır? Çünkü dindar gördüğü için bu iktidarın çok vahim yanlışlarını önce görmemeye çalışmış ve ne yazık ki bir müddet sonra savunur olmuştur. Bu da ne yazık ki savunanları yanlışa ortak etmiştir.
Ebedi akıbetimizden korkarak derhal yanlıştan dönmek ve tövbe etmek zorundayız. Rabbimin düştüğümüz çukuru görmemizi nasip etmesini diliyorum. Çünkü en büyük bela yanlışa mahkûm olmaktır.
Oktay Doğan / diğer yazıları
- İnsanın bir felaketi: Ön yargı / 27.03.2021
- Kul hakkı kırmızı çizgimiz olmalı / 17.02.2021
- Mutluluğun ve başarının anahtarı / 10.02.2021
- İyi olmak ve iyi kalmak / 14.01.2021
- Hocam / 07.01.2021
- Atatürk ne yaptı? / 23.10.2017
- Taklit edilen, projeleri izinsiz kullanılan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 19.04.2015
- Bu iktidar neye hizmet etti? / 17.07.2014
- Oyunu halkımız bozmalı / 01.10.2013
- Alçak katiller karşısında ölçü sahibi Müslümanlar olalım / 08.09.2013
- Kul hakkı kırmızı çizgimiz olmalı / 17.02.2021
- Mutluluğun ve başarının anahtarı / 10.02.2021
- İyi olmak ve iyi kalmak / 14.01.2021
- Hocam / 07.01.2021
- Atatürk ne yaptı? / 23.10.2017
- Taklit edilen, projeleri izinsiz kullanılan lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 19.04.2015
- Bu iktidar neye hizmet etti? / 17.07.2014
- Oyunu halkımız bozmalı / 01.10.2013
- Alçak katiller karşısında ölçü sahibi Müslümanlar olalım / 08.09.2013