AKP yada Tayyip Erdoğan yalnız kaldı. Görünen gerçek bu. Dış politikada izlediği mantık Tayyip Beyin İslam dünyasındaki popülaritesini zayıflattı hatta sıfırladı. Irak, Afganistan, Libya'da yaşanılan işgal, katliam, vahşetlerde hep bu işgalci güçlerin yanında duruş gösterdi, destek verdi. (Irak'ın bombalanmasında hava sahamızın açılması, Afganistan'a asker göndererek oradaki batı ve ABD güçlerinin bir nevi muhafızlığının yapılması, Libya olayı zaten güncel gibi) Ama Tayyip Beyin hep sıcak tuttuğu, orta doğudaki duruşunu maskeleyen bir aracı vardı. Filistin artı İsrail. Hitabet sanatında usta olan Tayyip Bey, Filistin ve İslam halkına öyle söylemlerde bulunuyor, İsrail'i (laf ile bile olsa) öyle sözlerle vuruyordu ki, halkta kendisine aşkını itiraf ediyordu. Davos çıkışları, Mavi Marmara olayındaki celallenmeler, tehditler vs. Hatta yakın zamana kadar orta doğuda ve ülkemizde AKP ve Tayyip Bey için "yeni Osmanlılar" ve "Yeni Osmanlıcılık" iddiaları ortaya atılmaya başlandı. Ama siyaset öyle bir şey ki, laf ile ne kadar popülarite kazanırsanız kazanın eğer icraatleriniz kültür ve medeniyetinize aykırı, milletin çıkarlarına uygun değilse sonunuzun yaklaştığı kesindir. BM'nin Mavi Marmara raporu ile İsrail'e karşı tekrar bir dizi yaptırımlar gündeme geldi. Hatta Tayyip beyin, İsrail'den Yahudi olmayan tek kişi olarak aldığı "üstün cesaret madalyasını" iade ettiği haberleri yazılıyor. Gazze'ye gideceği konuşuluyor. Yahudi dostluk grubu üyesi olan çoğu AKP'li 260 küsur milletvekili bu gruptan ayrıldı mı bilmiyorum! Dış işlerinin 5 maddelik acil yaptırım paketini biliyorsunuz zaten. Diğer taraftan da bu restleşmelerin, ihtarların, tehditlerin havada uçuştuğu günlere denk gelen, AKP'nin onayıyla gerçekleşen tarihi bir karar var. Füze kalkanı projesi. AKP'nin onayıyla, NATO'nun Türkiye'ye yerleştireceği bir savunma (!) sistemi. Amacı ne bu sistemin? Özelde İsrail'i, genelde ise Avrupa'yı İslam coğrafyasından olabilecek saldırılara karşı korumak. Haliyle Müslümanların beyninde de, biz, AKP'nin veya Tayyip Beyin hangi duruşuna inanacağız? Bu icraatleriyle kimden taraf olmak istiyorlar veya kimin tarafındalar vs. sorular oluşuyor. Aslında Araplar da işin farkında. Arap dünyasının etkili yayınlarından Lübnan gazetesi Dar el Hayat'ta yazan Mustafa Zeyn (Mostafa Zein) "Erdoğan'ın Davos'ta Şimon Peres'e karşı tutumu, Gazze savaşındaki tutumu, sadece kendisini ABD ve Avrupalılar'dan ayrı tutarak, bölgede bir rol oynama çabasından ibaret. Bu onun Avrupa ve ABD'nin çıkarlarından ayrılacağı anlamına gelmez..." diyor ve devam ediyor; "?Türkiye, NATO'nun Ortadoğu'daki jandarmasıdır. Türkiye şöhretini ve gücünü NATO'nun en büyük ikinci silahlı gücü olmasıyla kazandı. Bir başka deyişle, Türkiye Avrupalılar'ın ve Amerikalılar'ın Ortadoğu'daki silahlı gücüdür, hem de geçmiş ve modern İslami tarihinden dolayı Avrupa Birliği'ne kabul edilmeksizin, Batı çıkarlarını korumakla vazifelendirilmiş bir polis gücüdür? Dahası, ABD birçok sebepten ötürü, en önemlisi de "tek taraflı" bir karar almamak için "Arap ülkelerinin de dahil olduğu uluslararası toplumla" mutabakata varmayı tercih ediyor. Gerçeği söylemek gerekirse, ABD Irak deneyiminden dersler çıkarmış. Ve Libya'da, Kaddafi'yi devirip, demokrasiyi yayma savaşının başarısızlığını ve sivillerin katledilmesini tek başına üstlenmeden, NATO güçleriyle ve bazı Arap ülkelerinin desteğiyle savaşı yürütüyor? (15 Ağustos 2011, Dar Al-Hayat Gazetesi) Türkiye'de ise muhalefet olsun, dış politika uzmanları, yandaş olmayan medya "füze kalkanının" Türk topraklarına yerleştirme kararının yanlış, Türkiye'yi orta doğuda yalnızlığa götüreceğini, etkinliğini zayıflatacağını, itibarını zedeleyeceğini ifade ediyorlar. AKP'nin İsrail çıkışları için ise İsrail'e ufak-tefek sürtüşmelerin dışında ciddi hiçbir yaptırımın uygulanamayacağı vurgulanıyor. Doğrudur. Çünkü ortada bir ABD gerçeği var. ABD'siz bir AKP olur mu? Basit bir örnek verirsek; Bir patron düşünün. Bir müdürü ve bir şoförü var. Müdürü, patronun bütün işlerine vakıf. Hesaplarının, kaçamaklarının, illegal işlerinin hepsi bilgi ve belgeleriyle müdürünün elinde. Patronun bütün sırlarını biliyor. Bu müdürün adı İsrail'dir. Şoförü ise işini layıkıyla yapıyor. Patronun güvenini de kazanmış. Ama gün gelmiş müdür ile şoför ters düşmüş, kavgaya başlamış. Sizce patron kimden vazgeçer? Kimi gözden çıkarır?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024