Hükümet, siyasetin suyunu çıkardı. Tabii ülkemizin de, milletimizin de...
Her gün "ilginç kare"ler yaşıyoruz. Ayrı ayrı... Parça parça.
Hafıza-i beşer nisyan ile ma'lul ya. Birgün sonraki kare, birgün önceki kareyi unutturabiliyor.
Dolayısıyla kareleri bir araya getiremeyenler, "vahim tabloyu" göremiyorlar. Böylece günübirlik karelere takılıp, -şayet AKP'nin ucu kendilerine dokunmuyorsa- renklerinden, şekillerinden "hikmetler" çıkartmaya çalışıyorlar.
Bu arada millet gidiyor, milletin kurumları gidiyor, ekonomi gidiyor, Kıbrıs gidiyor, Musul-Kerkük gidiyor, GAP gidiyor, vatan gidiyor.
Atı alan ise Üsküdar'ı geçiyor.
Atı da münavebeli olarak ya Avrupa alıyor, ya Amerika, ya IMF ya da azınlıklar... Üsküdar'ı da onlar geçiyor, İstanbul'u da, Irak'ı da, Kıbrıs'ı da.
Sıra millete gelince "Allah kerim; tabana kuvvet."
Şu kadar destekle işbaşına getirilen AKP hükümeti, Avrupa'nın, Amerika'nın, IMF'nin, azınlıkların ve hatta Apo'nun işlerini yoluna koymaktan, milletin işlerine vakit ve nakit kalmıyor.
Başbakan, millete "çok köşeli diplomasi" yapıyor.
Başörtüsü meselesinde çok köşeli diplomasi... Kur'an Kursu, İHL meselesinde çok köşeli diplomasi... Irak meselesinde çok köşeli diplomasi... İsrail meselesinde çok köşeli diplomasi...
Ses var, görüntü yok, icraat yok.
Başbakan ve AKP, ne AB'ye, ne ABD'ye, ne IMF'ye, ne de azınlıklara böyle çok köşeli bir diplomasi uygulamıyor. Onların talepleri karşısında anında icraat, anında görüntü...
AİHM, Türkiye'de üniversite öğrencileri başörtülü okula gidemez kararı veriyor. Davayı açan mağdur bir öğrenci, davalı ise Türkiye... Muhatap hükümet. Savunma yapan Dış İşleri Bakanlığımız.
Karar, "yasağa aynen devam".
Başbakan, eski dostları Birlik Vakfı'nın heyet-i umumiyesi huzurunda "bedel çamuru"na yatıyor. Moraller sıfırın altına düşüyor.
İşte tam bu noktada bir manevra daha... 369 sandalyeli Başbakan "kamusal alan" çıkışı yapıyor. Bol kepçeden kamusal alan dağıtıyor lâfta.
İcraat? Orada tık yok.
369 vekil ne demek biliyor musunuz?
Hiçbir engel yok demek; ne referandum, ne Sezer.
AKP'den tık yok.
İsrail meselesinde de aynı "çok köşeli diplomasi".
Başbakan gürlüyor: İsrail "devlet terörü" uyguluyor.
İsrail sadece onu mu yapıyor? Yoook.
Ne hak tanıyor, ne hukuk, ne Güvenlik Konseyi uyarısı... Güneydoğumuzda, burnumuzun dibine sızmış. Bizim terk ettiğimiz Musul'a-Kerkük'e konuşlanmış... 80 bin-100 bin Yahudi Peşmerge cirit atıyor ortalıkta.
Dahası...
Yerli Peşmergeyi ve PKK'yı bunlar eğitiyor.
Duymayan kalmadı İsrail'in bu işlerini; sağır sultanlar bile...
AKP'ye gelince yine tık yok.
ABD'nin rayında gidiyor Ortadoğu'da ya. ABD de İsrail'in dayısı ve hamisi.
Konuş konuşabilirsen, söyle söyleyebilirsen. Tavır al, alabilirsen...
İsrail'e tavır değil; derhal milletimize yönelik "çok köşeli diplomasi" devreye alınıyor. Bizim gürleyen Başbakan, İsrailli Bakan Ehud Olmert'e randevu vermedi... Bak şu duruşa.
Randevu vermedi ama Abdullah Gül ve Hilmi Güler eliyle, çok şeyler verdi.
Manavgat suyu da tamam.
Yetmez, diyor İsrailli Bakan, "GAP bizim için önemli" diye ekliyor.
Eyvallah, diyor bizimkiler, "3-5 projeyle başlayalım; parasızlık yüzünden işler aksadı, sakın ha öyle tavır filan diye algılamayın" demeyi de ihmal etmiyorlar.
İsrailli Bakan Olmert heybesini umutla ve projeyle dolduruyor, gidiyor.
Olan milletimize oluyor. AKP "çok köşeli diplomasi"yle oynuyor.
Nereye kadar mı?
Millet, oyunu bozana kadar. Oyunu görene kadar. Tablonun karelerini birleştirene kadar.
Her gün "ilginç kare"ler yaşıyoruz. Ayrı ayrı... Parça parça.
Hafıza-i beşer nisyan ile ma'lul ya. Birgün sonraki kare, birgün önceki kareyi unutturabiliyor.
Dolayısıyla kareleri bir araya getiremeyenler, "vahim tabloyu" göremiyorlar. Böylece günübirlik karelere takılıp, -şayet AKP'nin ucu kendilerine dokunmuyorsa- renklerinden, şekillerinden "hikmetler" çıkartmaya çalışıyorlar.
Bu arada millet gidiyor, milletin kurumları gidiyor, ekonomi gidiyor, Kıbrıs gidiyor, Musul-Kerkük gidiyor, GAP gidiyor, vatan gidiyor.
Atı alan ise Üsküdar'ı geçiyor.
Atı da münavebeli olarak ya Avrupa alıyor, ya Amerika, ya IMF ya da azınlıklar... Üsküdar'ı da onlar geçiyor, İstanbul'u da, Irak'ı da, Kıbrıs'ı da.
Sıra millete gelince "Allah kerim; tabana kuvvet."
Şu kadar destekle işbaşına getirilen AKP hükümeti, Avrupa'nın, Amerika'nın, IMF'nin, azınlıkların ve hatta Apo'nun işlerini yoluna koymaktan, milletin işlerine vakit ve nakit kalmıyor.
Başbakan, millete "çok köşeli diplomasi" yapıyor.
Başörtüsü meselesinde çok köşeli diplomasi... Kur'an Kursu, İHL meselesinde çok köşeli diplomasi... Irak meselesinde çok köşeli diplomasi... İsrail meselesinde çok köşeli diplomasi...
Ses var, görüntü yok, icraat yok.
Başbakan ve AKP, ne AB'ye, ne ABD'ye, ne IMF'ye, ne de azınlıklara böyle çok köşeli bir diplomasi uygulamıyor. Onların talepleri karşısında anında icraat, anında görüntü...
AİHM, Türkiye'de üniversite öğrencileri başörtülü okula gidemez kararı veriyor. Davayı açan mağdur bir öğrenci, davalı ise Türkiye... Muhatap hükümet. Savunma yapan Dış İşleri Bakanlığımız.
Karar, "yasağa aynen devam".
Başbakan, eski dostları Birlik Vakfı'nın heyet-i umumiyesi huzurunda "bedel çamuru"na yatıyor. Moraller sıfırın altına düşüyor.
İşte tam bu noktada bir manevra daha... 369 sandalyeli Başbakan "kamusal alan" çıkışı yapıyor. Bol kepçeden kamusal alan dağıtıyor lâfta.
İcraat? Orada tık yok.
369 vekil ne demek biliyor musunuz?
Hiçbir engel yok demek; ne referandum, ne Sezer.
AKP'den tık yok.
İsrail meselesinde de aynı "çok köşeli diplomasi".
Başbakan gürlüyor: İsrail "devlet terörü" uyguluyor.
İsrail sadece onu mu yapıyor? Yoook.
Ne hak tanıyor, ne hukuk, ne Güvenlik Konseyi uyarısı... Güneydoğumuzda, burnumuzun dibine sızmış. Bizim terk ettiğimiz Musul'a-Kerkük'e konuşlanmış... 80 bin-100 bin Yahudi Peşmerge cirit atıyor ortalıkta.
Dahası...
Yerli Peşmergeyi ve PKK'yı bunlar eğitiyor.
Duymayan kalmadı İsrail'in bu işlerini; sağır sultanlar bile...
AKP'ye gelince yine tık yok.
ABD'nin rayında gidiyor Ortadoğu'da ya. ABD de İsrail'in dayısı ve hamisi.
Konuş konuşabilirsen, söyle söyleyebilirsen. Tavır al, alabilirsen...
İsrail'e tavır değil; derhal milletimize yönelik "çok köşeli diplomasi" devreye alınıyor. Bizim gürleyen Başbakan, İsrailli Bakan Ehud Olmert'e randevu vermedi... Bak şu duruşa.
Randevu vermedi ama Abdullah Gül ve Hilmi Güler eliyle, çok şeyler verdi.
Manavgat suyu da tamam.
Yetmez, diyor İsrailli Bakan, "GAP bizim için önemli" diye ekliyor.
Eyvallah, diyor bizimkiler, "3-5 projeyle başlayalım; parasızlık yüzünden işler aksadı, sakın ha öyle tavır filan diye algılamayın" demeyi de ihmal etmiyorlar.
İsrailli Bakan Olmert heybesini umutla ve projeyle dolduruyor, gidiyor.
Olan milletimize oluyor. AKP "çok köşeli diplomasi"yle oynuyor.
Nereye kadar mı?
Millet, oyunu bozana kadar. Oyunu görene kadar. Tablonun karelerini birleştirene kadar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
A. Faik Nabi / diğer yazıları
- Nuriye nenemin ağzından Atatürk / 10.11.2015
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009
- Nesli ve ekini yok eden asıl fitne bunlar / 04.01.2013
- Buzun üstünde açlık dansı / 07.02.2010
- AKP, ülkeyi parasızlığa mahkum ederse / 05.02.2010
- Almanya AB'yi komaya soktu / 08.09.2009
- Erdoğan'ın "gel-git" vaziyeti patinaj mı, taktik mi? / 29.08.2009
- Sadece "fındık"tan değil, bu gidişle her şeyimizden olacağız! / 31.07.2009
- TRT'de bazı işgüzarlar var! / 30.06.2009
- Vakit'in çelebisinin sponsoru kim'! / 18.06.2009
- Bir lokmanın gücü / 29.04.2009