Demokrasinin ve cumhuriyet yönetim şeklinin temel öğesidir siyaset.
İnsanlar kendilerinin her türlü ihtiyacını ve yaşama biçimini en iyi şekilde yönetmesi için seçimler yaparlar.
Siyaset kurumu tam da bu noktada devreye girer.
Halk kimini iktidar yapar kendisini yönetsin diye, kimini de onu denetlesin, sorgulasın ve alternatifi olsun diye muhalif yapar.
Siyasetin olmazsa olmazı da güvendir.
İnsanlar siyasetçinin anlattıklarına inanır, verdikleri vaatlerini yerine getirmelerini beklerler.
İnsanlar, doğası gereği konuşa konuşa anlaşır.
Fakat günümüzde bu işler içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı.
Siyasetin dili gitgide bozuldu.
Birbirine ağır itham eden siyasi parti yöneticileri işi o kadar azıttılar ki ne ahlak kaldı, ne edep.
İthamların önüne geçti söylenenler.
Öyle ki yapılan açıklamalar ve kullanılan kötü dil, artık yan yana gelmelerini ve demokratik bir şekilde tartışmalarını imkansız hale getirdi.
Peki ama neden? Neden bu şiddet, neden bu kadar kin ve nefret?
Bu kötü siyaset dilinin neden olduğunun bir tek açıklaması var: Koltuk derdi, başa geçme sevdası, benlik duygusu, hükmetme sevdası...
"Beni seçin benden başkası yapamaz."
"Yaparsa en iyisini biz yaparız."
"Ölene kadar bizi seçin."
"Biz halktan yanayız, diğerleri tukaka..."
90'lı yıllarda koalisyon hükümetlerini görmüş birisi olarak, şimdi anlıyorum ki meğer ne kadar seviyeli, ne kadar naif insanlarmış çoğu rahmetli eski siyasiler.
Beyefendilermiş; üslup ve seviye meğer ne kadar üst seviyede imiş.
Gün geldi, bizi o kadar gerdiler, o kadar daralttılar ki, 30 yıl öncesine muhtaç hale getirildik.
Ülke yönetimini tırnak içinde "ele geçirenler" yani yönetmek için halktan yetki alan siyasetçiler, bir daha o koltuktan kalkmamak için, tekrar tekrar seçilmek için her yolu mübah gördüler, bu sebeple siyasetin dili gitgide daha da çirkinleşti.
Halk artık sıkıldı bu kötü dil ve kavga siyasetinden.
Kanalı değiştiriyor, TV nin sesini kısıyor...
Kim ki kötü siyaset dili kullanıyor, haberi olsun, fişi çekmek için koltuğundan ayağa kalktı, izleyen...
- 1 Mayıs: Bayram mı, yasaklar mı? / 02.05.2025
- Hükümet Konağı / 30.04.2025
- Talimat / 29.04.2025
- Gölcüönü / 28.04.2025
- Eskihisar / 27.04.2025
- Çiçek / 25.04.2025
- İstanbul depremi / 24.04.2025
- Sazlıbosna / 23.04.2025
- Ehliyet / 22.04.2025