AKP'nin namus borçları

AKP'nin başörtüsü konusundaki "yasakçı tavrı" basit bir tavır değildir.AİHM'nin Büyük Dairesi'nde AKP hükümeti avukatının "başörtüsü yasağıda ısrar edilmesine dair" savunma, AKP'nin asıl kimliğini ortaya koymaktadır.AKP'nin gerçek yüzü budur.Halkımızın bir kısmı iki-üç sene önce, bunlar değişmemişler, bazı odaklara karşı kendilerini farklı göstermek için böyle davranıyorlar şeklinde bir yaklaşım sergileseler de, ortaya konan icraatlar neticesinde, kamuoyunun artık ittifak halindeki kaanati, "AKP'nin ta baştan beri gerçekten değişmiş olduğu"dur.Nihayet icraatlarıyla herkes tarafından anlaşıldı ki AKP, mütedeyyin ve muhafazakâr milletimizin AKP'si değildi ve değil?AKP'nin gerçek yüzü, AİHM Büyük Dairesi'nde "başörtüsü yasağını savunan kimliği"dir.Aynı AKP, yeni TCK'nin Meclis'e sunulan taslağında, başörtülü öğrenciye 1 yıla kadar hapis düzenlemesi getirmişti.Halen TBMM Başkanlığı'nı yürüten AKP'nin Bülent Arınç'ı seçim sath-ı mahallinde Kahramanmaraş ve Gaziantep'te "Başörtüsü meselesini çözmek bizim namus borcumuzdur" diye gürlemişti.Namus borcunu, "yasağa aynen devam savunması yaparak ödeyen "değişmiş AKP", yüzde 99'luk kesimi Müslüman olan yüce milletimizin AKP'si değildir.AKP, "kangren olmuş sosyal yara diye nitelediği başörtüsü problemini çözmeyi vaad eden" MHP'nin daha ilk gün kendi vekilinin başını TBMM kapısında açtırmak suretiyle çözmesinden daha beter biçimde çözmüştür? AKP, başörtüsü yasağını savunmuştur.AKP, yasakçıdır.AKP'nın "yasakta ısrar edilmesi"ne dair verdiği "yasakçı savunma", "ne yapalım, iktidarız ama muktedir değiliz; içteki bazı odaklar bize yaptırmıyor" oyununu da bozmuştur.Bu bağlamda BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ne kadar haklı olduğu bir kez daha görülmüştür.AKP'nin başörtüsü yasağını savunan asıl yüzü bir başka şeyi daha ortaya çıkarmıştır? "AB ve ABD'deki ağababaların talimatları" sebebiyle Türk Milletinin hiçbir makul talebini karşılamayan AKP hükümeti, Müslüman milletimizi baskı altına alacak her türlü yasakçı düzenlemeyi yaparken azınlıkların önünü diledikleri biçimde açıyor.Başörtüsü yasakçısı AKP, hükümetin icraatlarını eleştiren imam, müftü ve vaizlere yeni TCK'nın 219. maddesinde hapis cezasını getiriyor. Öte yandan ekümeniklik (yani devlet içinde din devleti olmak) niyetini ve sevdasını daim izhar eden Patrik, İstanbul'un göbeğinde Haçlı Mahkemesi kuruyor, papaz yargılıyor; başörtüsü yasakçısı AKP hükümeti ise süt dökmüş kedi gibi olan biteni seyrediyor.AKP yağdanı kartel ve akit-nakit, zaman-maman, şafak-mafak gibi "yeşil gazeteler" ise, bu "yasakçı TCK"yı güya hedef küçültmek için "Cemil Çiçek'in TCK"sı olarak lanse etmeye çalışıyor. Bu TCK Çiçek'in değil; AKP'nin TCK'sıdır. Başörtüsü yasakçısı AKP, yeni TCK'nın 263. maddesinde 15 yaşından küçük torunlarına veya komşularının çocuklarına gusül abdestini, Fatiha'yı, namazı öğreten herhangi bir dedeye veya nineye dahi 3 yıl hapis cezası getiriyor. Aynı AKP, her apartmanın altına kilise ev açılarak Haçlı öğretilerinin ve İncil esaslarının yaş sınırı olmaksızın öğretilmesine zemin hazırlıyor, bir tek Hristiyan'ın bulunmadığı Müslüman mahallelerinde 36 bin ev-kilise açılması çığırını açıyor. İşte AKP'nin kimliği bu, kişiliği bu, demokratik karakteri bu.Bütün bunları göz ününe alan yüce milletimiz, hadi başörtüsü halledemedin, neden başımıza TCK çorapları ördün, neden mantar gibi ev-kiliseler türettin diye sormaktadır.İşte bu icraatlar, AKP'nin milletimizden ziyade kendilerini iktidara taşıyan ağababalarına namus borçlarını ödemede mükellef ve mesul hissettiklerini göstermektedir.AKP'nin milletimize olan namus borçları karşısındaki yasakçı duruşu, AKP'nin ne olduğunu anlamak için yeter de artar bile?Milletimizin makul talepleri karşısındaki bu yasakçı karakterini, yani AKP'nin gerçek kimliğini, -yeter ki iza'an ve insaf ehli olsunlar- körler ve sağırlar dahi fark eder.