Sevgi ve nefret yönünden en değerli, ilkeli, kişilikli ve nitelikli insan çekicilik ve iticilik özelliğini İlahi vadide kullanandır. Elbette bu iki özelliğin ölçüsü de olmalıdır. O ölçüde de mana ve maneviyat olmalıdır. Eğer bu iki özelliğin ölçüsü madde ve mecaz olursa, maddi ve mecazi şeyler yok olduğu zaman bu iki özellikte yok olup gider.
Netice olarak, çekicilik ve iticiliğin ölçüsü Allah için sevmek ve Allah için nefret etmek olmalıdır. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor; “Amellerin en faziletli olanı Allah için sevmek ve Allah için buğz etmektir”. Hadis-i kutside şöyle bir rivayet nakledilir; “Allah-u Teâlâ Hz. Musa’ya şöyle buyurdu; "Ey Musa benim için hangi ameli yaptın?" Hz. Musa şöyle dedi; "Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim, zikrettim." Allah şöyle buyurdu; "Ey Musa, namaz senin için delil ve burhandır. Oruç, cehennem ateşine karşı bir siperdir. Sadaka, kıyamet gününün sıcaklığında senin için gölgedir. Zikir ise, senin kalbin için nurdur. Bunların hepsi senin kendin içindir. Öyleyse hangi ameli benim için yaptığını söyle?" Bunun üzerine Hz. Musa; "Ya Rabbi senin için olan ameli bana söyle onu yapayım.’ Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu; ‘Ey Musa benim için, benim velim ve dostumu sevdin mi?" Bunu duyan Hz. Musa en faziletli amelin Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek olduğunu anladı."
Sevgi ve muhabbetin birkaç çeşidi vardır. Kur’an-ı Kerim muhabbetin çeşitlerinden bahsetmiştir. Kur’an-ı Kerim’de iki çeşit sevgi ve muhabbetten söz edilir. Bu muhabbetlerden biri menfi diğeri ise müspet muhabbettir. Allah-u Teâlâ menfi muhabbet hakkında şöyle buyuruyor;"Ey iman edenler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin." ( Nisa, 14)
Müspet muhabbet de kendi arasında ikiye ayrılır. Umumi ve genel muhabbet, hususi ve özel muhabbet. Umumi muhabbet hakkında Allah’u Teâlâ şöyle buyuruyor; "Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten men ederler. Namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir." (Tevbe, 71) Bunun yanı sıra Kur’an-ı Kerim'in beyan buyurduğu özel ve hususi muhabbet de vardır. Hususi muhabbetin de kendi içinde kısımları vardır. Bu muhabbetin bir kısmı, dostluk ve yakınlığı içeren muhabbettir. Diğer bir kısmı ise, din, dünya ve Müslümanların idaresi manasına gelen ve imametle isimlenen muhabbettir. Özel ve hususi muhabbet hakkında Allah’u Teâlâ şöyle buyuruyor; "Deki ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Sadece benim yakınlarımı seviniz yeter."( Şura, 23)
Mecmeu’l-Beyan tefsirinde yukarıdaki ayetin nüzul şanında şunlar nakledilir; “Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) Medine’ye hicret ettikten sonra bir grup ensar kendi aralarında meşveret ettikten sonra Hz. Peygamber (s.a.a)’in yanına gelerek şöyle dediler; "Ey Allah’ın Resulü, bizim malımız, canımız senin hizmetindedir. Malımız ve canımızı senin ideal hedeflerin doğrultusunda feda etmeye hazırız." Bu tekliften sonra Şura süresinin yirmi üçüncü ayeti nazil oldu. Resul-i Ekrem (s.a.a) de nazil olan ayeti oradakilere duyurdu. Bu ayet nazil olduktan ve duyurulduktan sonra münafıklar; "Muhammed ne yapmak istiyor, kendisinden sonra yakınlarını, Ehl-i Beyt’ini bizlere hâkim kılmak istiyor" diyerek rahatsız olmaya başladılar. Bu dedikodulardan, ileri geri konuşmalardan dolayı Şura süresinin yirmi dördüncü ayeti nazil oldu. "Yoksa onlar (senin için) Allah’a karşı yalan uydurdu mu derler. Allah dilerse senin kalbini de mühürler ve Allah bâtılı yok eder, sözleriyle hakkı ortaya koyar. Şüphesiz, o kalplerde olanları bilendir." Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) bu ayetin nazil olmasından sonra ayeti tilavet ederek Müslümanlara duyurdular. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) hakkında kötü nispetler de bulunanlardan bazıları ayeti duyduktan sonra pişman oldular. Ağlayarak Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a)’in yanına geldiklerinde, Şura süresinin yirmi beşinci ayeti nazil oldu. "O, kulların tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir."
Netice olarak, çekicilik ve iticiliğin ölçüsü Allah için sevmek ve Allah için nefret etmek olmalıdır. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor; “Amellerin en faziletli olanı Allah için sevmek ve Allah için buğz etmektir”. Hadis-i kutside şöyle bir rivayet nakledilir; “Allah-u Teâlâ Hz. Musa’ya şöyle buyurdu; "Ey Musa benim için hangi ameli yaptın?" Hz. Musa şöyle dedi; "Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim, zikrettim." Allah şöyle buyurdu; "Ey Musa, namaz senin için delil ve burhandır. Oruç, cehennem ateşine karşı bir siperdir. Sadaka, kıyamet gününün sıcaklığında senin için gölgedir. Zikir ise, senin kalbin için nurdur. Bunların hepsi senin kendin içindir. Öyleyse hangi ameli benim için yaptığını söyle?" Bunun üzerine Hz. Musa; "Ya Rabbi senin için olan ameli bana söyle onu yapayım.’ Allah-u Teâlâ şöyle buyurdu; ‘Ey Musa benim için, benim velim ve dostumu sevdin mi?" Bunu duyan Hz. Musa en faziletli amelin Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek olduğunu anladı."
Sevgi ve muhabbetin birkaç çeşidi vardır. Kur’an-ı Kerim muhabbetin çeşitlerinden bahsetmiştir. Kur’an-ı Kerim’de iki çeşit sevgi ve muhabbetten söz edilir. Bu muhabbetlerden biri menfi diğeri ise müspet muhabbettir. Allah-u Teâlâ menfi muhabbet hakkında şöyle buyuruyor;"Ey iman edenler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin." ( Nisa, 14)
Müspet muhabbet de kendi arasında ikiye ayrılır. Umumi ve genel muhabbet, hususi ve özel muhabbet. Umumi muhabbet hakkında Allah’u Teâlâ şöyle buyuruyor; "Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten men ederler. Namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir, hikmet sahibidir." (Tevbe, 71) Bunun yanı sıra Kur’an-ı Kerim'in beyan buyurduğu özel ve hususi muhabbet de vardır. Hususi muhabbetin de kendi içinde kısımları vardır. Bu muhabbetin bir kısmı, dostluk ve yakınlığı içeren muhabbettir. Diğer bir kısmı ise, din, dünya ve Müslümanların idaresi manasına gelen ve imametle isimlenen muhabbettir. Özel ve hususi muhabbet hakkında Allah’u Teâlâ şöyle buyuruyor; "Deki ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Sadece benim yakınlarımı seviniz yeter."( Şura, 23)
Mecmeu’l-Beyan tefsirinde yukarıdaki ayetin nüzul şanında şunlar nakledilir; “Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) Medine’ye hicret ettikten sonra bir grup ensar kendi aralarında meşveret ettikten sonra Hz. Peygamber (s.a.a)’in yanına gelerek şöyle dediler; "Ey Allah’ın Resulü, bizim malımız, canımız senin hizmetindedir. Malımız ve canımızı senin ideal hedeflerin doğrultusunda feda etmeye hazırız." Bu tekliften sonra Şura süresinin yirmi üçüncü ayeti nazil oldu. Resul-i Ekrem (s.a.a) de nazil olan ayeti oradakilere duyurdu. Bu ayet nazil olduktan ve duyurulduktan sonra münafıklar; "Muhammed ne yapmak istiyor, kendisinden sonra yakınlarını, Ehl-i Beyt’ini bizlere hâkim kılmak istiyor" diyerek rahatsız olmaya başladılar. Bu dedikodulardan, ileri geri konuşmalardan dolayı Şura süresinin yirmi dördüncü ayeti nazil oldu. "Yoksa onlar (senin için) Allah’a karşı yalan uydurdu mu derler. Allah dilerse senin kalbini de mühürler ve Allah bâtılı yok eder, sözleriyle hakkı ortaya koyar. Şüphesiz, o kalplerde olanları bilendir." Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) bu ayetin nazil olmasından sonra ayeti tilavet ederek Müslümanlara duyurdular. Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) hakkında kötü nispetler de bulunanlardan bazıları ayeti duyduktan sonra pişman oldular. Ağlayarak Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a)’in yanına geldiklerinde, Şura süresinin yirmi beşinci ayeti nazil oldu. "O, kulların tevbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir."
Mehdi Aksu / diğer yazıları
- Eleştiri nedir ve nasıl olmalıdır? / 03.12.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012
- Maruf’a davet terk edilince değerler yozlaşır / 02.12.2012
- Hayırlı ümmetin önemli özelliği / 28.11.2012
- Marufa davet etmenin yöntemleri / 27.11.2012
- Marufa emretme ve münkerden nehyetme / 25.11.2012
- Bu mudur Ehl-i Beyt sevgisi / 22.11.2012
- İmam Hüseyin ve sünnet kavramı / 21.11.2012
- Muharrem aylarında genelde konuşulmayanlar / 20.11.2012
- İmam Hüseyin’i anlayabildik mi? / 19.11.2012
- Sönmeyen ebedi aşkın Hüseyin / 17.11.2012