Anadolu Selçuklu'nun sır kapısı: Kalehisar Kalesi
Tarihi kaynaklarda "Demirli Karahisar" adıyla geçen bu alan, özellikle Anadolu Selçuklu Devleti döneminin devasa bir kenti olduğuna işaret ediyor
15.11.2025 00:10:00
Abdülkadir Gündoğdu
Abdülkadir Gündoğdu





Çorum'un Alaca ilçesi yakınlarında, Mahmudiye (Çerkez Kalehisarı) köyü sınırları içinde yer alan Kalehisar Kalesi ve Ören Yeri, Anadolu tarihinin en az bilinen ancak en önemli merkezlerinden biri olarak arkeolojik kazılarla yeniden gün yüzüne çıkarılıyor.
Tarihi kaynaklarda "Demirli Karahisar" adıyla geçen bu alan, özellikle Anadolu Selçuklu Devleti döneminin devasa bir kenti olduğuna işaret ediyor.
Yapısı ve Mimari Özellikleri: Moloz Taş Üzerine Kurulu Hâkimiyet
Kalehisar Kalesi, çevresindeki yerleşimi kontrol eden stratejik bir tepe üzerine kurulmuştur. Köyün yaklaşık 1 km batısında, 100 metreyi aşan bir yüksekliğe sahip, sarp bir tepeyi kullanır.
Kalenin Mimarisi

Konum ve Yapı: Kale, tabandan tepeye doğru daralan ve sivrilen bu doğal tepe üzerine inşa edilmiştir. Yaklaşık 150-200 metre çapındaki tabana oturan kale, hâkimiyet kurduğu bölgeyi net bir şekilde görmesini sağlamaktadır.
Malzeme: Surların ve temel kalıntılarının büyük bir kısmı, bölgenin mimari geleneğine uygun olarak moloz taş kullanılarak ve doğrudan kaya yüzeyine örülerek inşa edilmiştir.
İç Yapı: Kalenin güneybatı uç noktalarında su kuyularının varlığı, uzun süreli kuşatmalara karşı dayanıklılık sağlamak amacıyla yapıldığını göstermektedir. Ayrıca kalenin tepesinde Hitit dönemine ait olduğu düşünülen bir sunak kalıntısı da bulunmaktadır.
Çevreleyen Kent Mimarisi
Kalenin eteklerinde ve çevresindeki ören yerinde yapılan kazılar, buranın bir kent merkezi olduğunu kanıtlayan anıtsal yapıların kalıntılarını ortaya çıkarmıştır:
Hüsamiye Medresesi (Kervansaray): Kalenin 500 metre güneydoğusunda yer alan medrese, kaynaklarda XIII. yüzyıl itibarıyla Kalehisar veya Hüsamiye Medresesi olarak anılmaktadır. Sanat tarihi açısından çarpık planlı ve simetrisi olmayan iki eyvanlı bir Selçuklu eseri olduğu düşünülmektedir.
Kervansaray, Hamam ve Seramik Fırınları: Surlar, medrese, kervansaray ve hamam kalıntılarının varlığı, bu yerleşimin sadece bir askerî nokta değil, aynı zamanda canlı bir ticaret ve kültürel merkez olduğunu göstermektedir. Seramik ve çini fırınlarının tespiti ise Kalehisar'ın önemli bir seramik üretim merkezi olduğuna işaret etmektedir.
Tarihsel Serüveni ve Önemi

Kalehisar, Hitit, Frig, Bizans, Selçuklu ve Beylikler dönemi izlerini taşıyan katmanlı bir tarihe sahiptir. Ancak en büyük önemi, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde kazandığı merkezî rolden gelmektedir.
Bir Selçuklu Metropolü
Stratejik Konum: Kalehisar, tarihi ticaret yolları üzerinde, özellikle Ankara-Sungurlu-Yozgat bağlantısı ile Samsun-Çorum hattının kesişme noktasında yer almaktaydı. Bu konumu, onu Orta Anadolu için hem askerî hem de ekonomik açıdan kritik bir merkez yapmıştır.
Selçuklu'nun Hattuşa'sı: Kazı başkanları, Kalehisar'ın mimarisi, seramik buluntuları ve anıtsal yapılarıyla, Anadolu Selçuklu Devleti için tıpkı Hititler için Hattuşa'nın taşıdığı öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Burası, Sultan I. Alaaddin Keykubat döneminde (1218-1237) büyük bir yapılaşma sürecine girmiş, kurallı ve geniş yapılarla gelişmiş bir kent olmuştur.
Kültürel Zenginlik: Kazılarda bulunan 800 yıllık sağlam seramik kandiller, tek renkli ve kazıma tekniğinde yapılan Selçuklu seramik ve çini örnekleri; Kalehisar'ın zanaat ve sanatsal üretimde ne kadar ileri düzeyde olduğunu göstermektedir.
Güncel Kazı Çalışmaları
Tarihi kaynaklarda önemli bir merkez olarak geçmesine rağmen 1966 yılından 2019 yılına kadar kapsamlı bir çalışma yapılmayan Kalehisar, 2021 yılından bu yana yoğun arkeolojik kazılarla incelenmektedir.
Devam eden çalışmalar, Kalehisar'ın Ahlat, Hasankeyf ve Kubadabad gibi diğer önemli Selçuklu kentleriyle aynı düzeyde bir merkez olduğunu kanıtlamaktadır.
Yapılan jeofizik çalışmalar, bilinen yapıların yanı sıra yeni yapıları da tespit etmiş ve buranın sanılandan çok daha büyük bir yerleşim yeri olduğunu ortaya koymuştur.
Kalehisar Kalesi ve Ören Yeri, Anadolu Selçuklu tarihine ışık tutarak, bölgenin kültürel mirasını zenginleştirecek en önemli arkeolojik keşiflerden biri olma yolunda ilerlemektedir.
Tarihi kaynaklarda "Demirli Karahisar" adıyla geçen bu alan, özellikle Anadolu Selçuklu Devleti döneminin devasa bir kenti olduğuna işaret ediyor.
Yapısı ve Mimari Özellikleri: Moloz Taş Üzerine Kurulu Hâkimiyet
Kalehisar Kalesi, çevresindeki yerleşimi kontrol eden stratejik bir tepe üzerine kurulmuştur. Köyün yaklaşık 1 km batısında, 100 metreyi aşan bir yüksekliğe sahip, sarp bir tepeyi kullanır.
Kalenin Mimarisi

Konum ve Yapı: Kale, tabandan tepeye doğru daralan ve sivrilen bu doğal tepe üzerine inşa edilmiştir. Yaklaşık 150-200 metre çapındaki tabana oturan kale, hâkimiyet kurduğu bölgeyi net bir şekilde görmesini sağlamaktadır.
Malzeme: Surların ve temel kalıntılarının büyük bir kısmı, bölgenin mimari geleneğine uygun olarak moloz taş kullanılarak ve doğrudan kaya yüzeyine örülerek inşa edilmiştir.
İç Yapı: Kalenin güneybatı uç noktalarında su kuyularının varlığı, uzun süreli kuşatmalara karşı dayanıklılık sağlamak amacıyla yapıldığını göstermektedir. Ayrıca kalenin tepesinde Hitit dönemine ait olduğu düşünülen bir sunak kalıntısı da bulunmaktadır.
Çevreleyen Kent Mimarisi
Kalenin eteklerinde ve çevresindeki ören yerinde yapılan kazılar, buranın bir kent merkezi olduğunu kanıtlayan anıtsal yapıların kalıntılarını ortaya çıkarmıştır:
Hüsamiye Medresesi (Kervansaray): Kalenin 500 metre güneydoğusunda yer alan medrese, kaynaklarda XIII. yüzyıl itibarıyla Kalehisar veya Hüsamiye Medresesi olarak anılmaktadır. Sanat tarihi açısından çarpık planlı ve simetrisi olmayan iki eyvanlı bir Selçuklu eseri olduğu düşünülmektedir.
Kervansaray, Hamam ve Seramik Fırınları: Surlar, medrese, kervansaray ve hamam kalıntılarının varlığı, bu yerleşimin sadece bir askerî nokta değil, aynı zamanda canlı bir ticaret ve kültürel merkez olduğunu göstermektedir. Seramik ve çini fırınlarının tespiti ise Kalehisar'ın önemli bir seramik üretim merkezi olduğuna işaret etmektedir.
Tarihsel Serüveni ve Önemi

Kalehisar, Hitit, Frig, Bizans, Selçuklu ve Beylikler dönemi izlerini taşıyan katmanlı bir tarihe sahiptir. Ancak en büyük önemi, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde kazandığı merkezî rolden gelmektedir.
Bir Selçuklu Metropolü
Stratejik Konum: Kalehisar, tarihi ticaret yolları üzerinde, özellikle Ankara-Sungurlu-Yozgat bağlantısı ile Samsun-Çorum hattının kesişme noktasında yer almaktaydı. Bu konumu, onu Orta Anadolu için hem askerî hem de ekonomik açıdan kritik bir merkez yapmıştır.
Selçuklu'nun Hattuşa'sı: Kazı başkanları, Kalehisar'ın mimarisi, seramik buluntuları ve anıtsal yapılarıyla, Anadolu Selçuklu Devleti için tıpkı Hititler için Hattuşa'nın taşıdığı öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır. Burası, Sultan I. Alaaddin Keykubat döneminde (1218-1237) büyük bir yapılaşma sürecine girmiş, kurallı ve geniş yapılarla gelişmiş bir kent olmuştur.
Kültürel Zenginlik: Kazılarda bulunan 800 yıllık sağlam seramik kandiller, tek renkli ve kazıma tekniğinde yapılan Selçuklu seramik ve çini örnekleri; Kalehisar'ın zanaat ve sanatsal üretimde ne kadar ileri düzeyde olduğunu göstermektedir.
Güncel Kazı Çalışmaları
Tarihi kaynaklarda önemli bir merkez olarak geçmesine rağmen 1966 yılından 2019 yılına kadar kapsamlı bir çalışma yapılmayan Kalehisar, 2021 yılından bu yana yoğun arkeolojik kazılarla incelenmektedir.
Devam eden çalışmalar, Kalehisar'ın Ahlat, Hasankeyf ve Kubadabad gibi diğer önemli Selçuklu kentleriyle aynı düzeyde bir merkez olduğunu kanıtlamaktadır.
Yapılan jeofizik çalışmalar, bilinen yapıların yanı sıra yeni yapıları da tespit etmiş ve buranın sanılandan çok daha büyük bir yerleşim yeri olduğunu ortaya koymuştur.
Kalehisar Kalesi ve Ören Yeri, Anadolu Selçuklu tarihine ışık tutarak, bölgenin kültürel mirasını zenginleştirecek en önemli arkeolojik keşiflerden biri olma yolunda ilerlemektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.














































































