Kuva-yı Miliye yürüyüşleri devam ediyor. 1 Eylül 2001'de Ankara'da sanayi ve işadamları ile bir araya gelindi.
İki bini aşkın sanayicinin katıldığı toplantı tek kelime ile mükemmel oldu. İnsanımız tek yürek, tek vücut halinde birleşti, bütünleşti. Gecenin konuşmasını yapan muhterem hocamız Prof. Dr. Haydar Baş Bey, ülke sorunlarını tam bir vukufla sıraladı ve tek tek çözümlerine değindi. Marş söyledi, bayrak salladı, Ankara halkı ile bütünleşti.
İzleyiciler tam bir katılımla olayları yaşıyorlardı. Zira bunun en açık delili parlayan gözleri idi. Zira gözlerinin yalan söylemeyeceği herkesin malûmu olan bir gerçektir.
Özellikle Sn. Baki Tuğ, son derce anlamlı ve heyecanlı bir ifade ile: "Sn. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın bu iddialı, inançlı ve kararlı davasına aynen katılıyor ve O'nu baş tâcı ediyorum" sözleri salonu ayağa kaldırdı.
Tek kelime ile izleyenler, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le tek yürek oldu.
Kuva-yı Milliye ekibimizin de kısa selamlama konuşmaları yaptığı gecede, Ali Altın'ın sunduğu müzik ziyafeti gönüllere su serpti. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, Tuna Nehri marşını bizzat söylemesi, salonu ayağa kaldırdı. Kendisine ait "gençliğe hitabesi" de ilk bestesi ile takdim edildi.
Ankara 1 Eylül akşamını tam bir huzur, moral ve çözüm gecesi olarak idrak etti.
Ekonominin eksi onikilere gerilediği bir zamanda "Biz bu problemleri çözeriz. Milli bir reçete ile çözeriz. Yeter ki birbirimize güvenelim. Fırsat ve imkan verilsin, biz yaparız" diyordu Prof. Dr. Haydar Baş Bey. Ayrıca "Milli Birlik" konusununda da altını çiziyordu.
Ülkemin bağımsızlığı ve egemenliği tartışma konusu yapılıyordu Ankara'da.
Parlamentomuza dayatmalar vardı. Hele çıkarılan 15 kanun, daha nelerin bu parlamentodan geçireleceğine işaret ediyordu. Eylül ve Ekim ayları kuşkuyla, kaygıyla geçireceğimiz günler olacaktır.
Türkiye AB'ye zorlanmakla bir maceraya sürüklenmek isteniyor. Azınlıklar tahrik ediliyor. Şimdi Ermenilerin tazminat ve toprak talepleriyle karşılacağız. AB'ye girilirse, artık geçerli olacak hüküm AB Parlamentosunun kararıdır.
Görülen o ki, AB Parlamentosu, eskiden olduğu gibi, şimdi de Türkiye aleyhine kararlar çıkartacaktır.
TL'ye dönüş konusunda başlatılan hareketi olumlu bulan muhterem Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Eğer dalgalı kurdan vazgeçilmeden bu işe girişilirse bu iş Türkiye aleyhine olacaktır" dedi. İşin temeline inilmesini istedi.
Ankara buluşması, Kuva-yı Milliye'nin tarihi toplanma merkezi olması itibariyle de fevkalâde önemli olmuştur.
Ankaralıların katılımı ve alakası tebrik edilmeye değer. Bu vesile ile Kuva-yı Milliye'nin öncüsü muhterem Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i, ekibini ve tüm katılanları bir kere daha tebrik ediyoruz.
İki bini aşkın sanayicinin katıldığı toplantı tek kelime ile mükemmel oldu. İnsanımız tek yürek, tek vücut halinde birleşti, bütünleşti. Gecenin konuşmasını yapan muhterem hocamız Prof. Dr. Haydar Baş Bey, ülke sorunlarını tam bir vukufla sıraladı ve tek tek çözümlerine değindi. Marş söyledi, bayrak salladı, Ankara halkı ile bütünleşti.
İzleyiciler tam bir katılımla olayları yaşıyorlardı. Zira bunun en açık delili parlayan gözleri idi. Zira gözlerinin yalan söylemeyeceği herkesin malûmu olan bir gerçektir.
Özellikle Sn. Baki Tuğ, son derce anlamlı ve heyecanlı bir ifade ile: "Sn. Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın bu iddialı, inançlı ve kararlı davasına aynen katılıyor ve O'nu baş tâcı ediyorum" sözleri salonu ayağa kaldırdı.
Tek kelime ile izleyenler, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le tek yürek oldu.
Kuva-yı Milliye ekibimizin de kısa selamlama konuşmaları yaptığı gecede, Ali Altın'ın sunduğu müzik ziyafeti gönüllere su serpti. Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, Tuna Nehri marşını bizzat söylemesi, salonu ayağa kaldırdı. Kendisine ait "gençliğe hitabesi" de ilk bestesi ile takdim edildi.
Ankara 1 Eylül akşamını tam bir huzur, moral ve çözüm gecesi olarak idrak etti.
Ekonominin eksi onikilere gerilediği bir zamanda "Biz bu problemleri çözeriz. Milli bir reçete ile çözeriz. Yeter ki birbirimize güvenelim. Fırsat ve imkan verilsin, biz yaparız" diyordu Prof. Dr. Haydar Baş Bey. Ayrıca "Milli Birlik" konusununda da altını çiziyordu.
Ülkemin bağımsızlığı ve egemenliği tartışma konusu yapılıyordu Ankara'da.
Parlamentomuza dayatmalar vardı. Hele çıkarılan 15 kanun, daha nelerin bu parlamentodan geçireleceğine işaret ediyordu. Eylül ve Ekim ayları kuşkuyla, kaygıyla geçireceğimiz günler olacaktır.
Türkiye AB'ye zorlanmakla bir maceraya sürüklenmek isteniyor. Azınlıklar tahrik ediliyor. Şimdi Ermenilerin tazminat ve toprak talepleriyle karşılacağız. AB'ye girilirse, artık geçerli olacak hüküm AB Parlamentosunun kararıdır.
Görülen o ki, AB Parlamentosu, eskiden olduğu gibi, şimdi de Türkiye aleyhine kararlar çıkartacaktır.
TL'ye dönüş konusunda başlatılan hareketi olumlu bulan muhterem Prof. Dr. Haydar Baş Bey, "Eğer dalgalı kurdan vazgeçilmeden bu işe girişilirse bu iş Türkiye aleyhine olacaktır" dedi. İşin temeline inilmesini istedi.
Ankara buluşması, Kuva-yı Milliye'nin tarihi toplanma merkezi olması itibariyle de fevkalâde önemli olmuştur.
Ankaralıların katılımı ve alakası tebrik edilmeye değer. Bu vesile ile Kuva-yı Milliye'nin öncüsü muhterem Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i, ekibini ve tüm katılanları bir kere daha tebrik ediyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002