Bana göre;
Asıl tehlike ayak sesleri duyulan tehlikeyi hafife almaktır.
Asıl bela, belayı inkârdır.
Asıl afet, en yüksek volümde "geliyorum" diye bağıran afeti "yok öyle bir şey" diye savuşturmaya çalışmaktır.
Güncelleştirirsek, en tehlikeli misyonerlik; "amma da büyütüyorsunuz. Bu kadar işi abartmaya ne gerek var, Allah'ın dininden mi korkuyorsunuz? Allah büyüktür, dinini korur" türü laflardır.
Tam bir misyoner ağzı.
Hatta daha da tehlikelisi.
Niye?
Çünkü, bu sözü "Müslüman" söylüyor.
Kim söyletiyor?
Tabii ki misyoner söyletiyor.
"Ben çalışacağım, sen de; yok öyle bir şey diyeceksin. Ben dersem kimse inanmaz."
Paranoyak olmaya gerek yok. Vesvese de yapmanın alemi yok. Bu kadar işi büyütmek niye?
Toplumda bazı kuş beyinli zevat bunları söylemiyor mu?
İşte onlarda bir tanesi.
Diyalog sürecini eleştirip gelebilecek tehlikenin altını çizen bir kişiye 1998 tarihli makalesinde bakın ne buyuruyor(!) bu çok bilmiş cahil:
"İslam'ın kefili Allah olduğuna göre bu kadar endişe biraz indi ve yersiz. Her halde kimse Allah'ın dininin korunmasında Allah'la yarışa giremez. Öyleyse herkes haddini bilmeli."
Ne kadar sakat bir mantık yürüttüğünü anlaması için bu kafadaki adamın bir batman akla ihtiyacı olsa gerek.
Niye?
1- Kula düşen Allah'ın büyüklüğünün miktarını hesaplamak değildir. Zaten o terazi O sıkleti çekmez. Kula düşen "Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz" ayetine göre hareket etmesidir.
2- Hiç kimse Hz. Muhammed (as) kadar ne Allah'a teslimiyet hususunda, ne de O'nun büyüklüğü kavrama hususunda boy ölçüşemez. Böyle olmasına rağmen O (as) Bedir'e kadar gitmiş, mevzisini tutmuş, ellerini semaya kaldırıp; "Ey Rabbim! Eğer şu Bedir meydanına toplanmış bir avuç Müslüman'a yardımını göndermezsen, şu yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmıyor, ne olur bize yardım eyle" duasını yapmıştır, bu esnada öyle bir vecd hali yaşamış, öyle kendinden geçmiş ki, omzundan ridası düşmüş. Hz. Ebu Bekir (ra): "Anam-babam sana feda olsun! Ne olur kendini bu kadar yorma. Seni Rabbim şu ana kadar mahcup etmedi, bundan sonra da etmez" diyerek O'na moral vermiştir.
3- Bu sakat mantığa verilecek bir başka cevap da şudur:
Ne İslam, Allah'ın gönderdiği tek dindir,
Ne Kur'an Allah'ın gönderdiği tek kitaptır.
Ne de Muhammed (as) O'nun gönderdiği tek peygamberidir.
Daha önce gelmiş ve insanlar tarafından tahrip ve inkar edilmiş onlarca ilahî din, kitap ve peygamber var.
Peki, İncil tahrif edilirken, Hıristiyanlık aslını kaybederken, İsa'nın (as) getirdiği ilahî ölçüleri inkâr eden insanlar imandan küfre dönüşürken Allah -haşa- küçük müydü?
Ondan önce gelmiş olan Hz. Musa (as), getirdiği ilahî prensipler -din- tahrif edilmedi mi?
Ya O'ndan önce gelen Hz. İbrahim'in (as) hanif dinine ne oldu?
Hz. Nuh'un (as) tufanından kurtulanların tamamı tevhid ehli değil miydi?
Sonları ne oldu?
Demek ki, İslam'dan önce gelen ilahî mesajlar insanlar tarafından tahrif edilmiştir.
Allah o zaman da "en büyüktü", şimdi de en büyüktür.
Kula düşen Allah'ın büyüklüğünün muhasebesini yapmak değildir.
Kula düşen O'nun emir ve ölçülerine uymaktır.
1400 yıllık İslam tarihinde Müslümanlar, yukarıdaki meşhur(!) vecizenin sahibi kadar Allah'ın büyüklüğünün farkında olamadılar mı yani?
İslam'ın tahrifi için başlatılan süreç/oyun ile önceki dinlerin tahrifinde uygulanan süreç/oyun aynıdır.
İnanmayan incelesin, araştırsın.
1998 tarihinde bu veciz(!) sözleri sarfeden aciz bugün de aynı kanaatte mi acaba?
Aynı kanaattedir. Çünkü o bir misyonun adamıdır.
Bugün misyon, yarın promosyon olmak zorundadır.
Allah ayıktırsın!
Asıl tehlike ayak sesleri duyulan tehlikeyi hafife almaktır.
Asıl bela, belayı inkârdır.
Asıl afet, en yüksek volümde "geliyorum" diye bağıran afeti "yok öyle bir şey" diye savuşturmaya çalışmaktır.
Güncelleştirirsek, en tehlikeli misyonerlik; "amma da büyütüyorsunuz. Bu kadar işi abartmaya ne gerek var, Allah'ın dininden mi korkuyorsunuz? Allah büyüktür, dinini korur" türü laflardır.
Tam bir misyoner ağzı.
Hatta daha da tehlikelisi.
Niye?
Çünkü, bu sözü "Müslüman" söylüyor.
Kim söyletiyor?
Tabii ki misyoner söyletiyor.
"Ben çalışacağım, sen de; yok öyle bir şey diyeceksin. Ben dersem kimse inanmaz."
Paranoyak olmaya gerek yok. Vesvese de yapmanın alemi yok. Bu kadar işi büyütmek niye?
Toplumda bazı kuş beyinli zevat bunları söylemiyor mu?
İşte onlarda bir tanesi.
Diyalog sürecini eleştirip gelebilecek tehlikenin altını çizen bir kişiye 1998 tarihli makalesinde bakın ne buyuruyor(!) bu çok bilmiş cahil:
"İslam'ın kefili Allah olduğuna göre bu kadar endişe biraz indi ve yersiz. Her halde kimse Allah'ın dininin korunmasında Allah'la yarışa giremez. Öyleyse herkes haddini bilmeli."
Ne kadar sakat bir mantık yürüttüğünü anlaması için bu kafadaki adamın bir batman akla ihtiyacı olsa gerek.
Niye?
1- Kula düşen Allah'ın büyüklüğünün miktarını hesaplamak değildir. Zaten o terazi O sıkleti çekmez. Kula düşen "Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz" ayetine göre hareket etmesidir.
2- Hiç kimse Hz. Muhammed (as) kadar ne Allah'a teslimiyet hususunda, ne de O'nun büyüklüğü kavrama hususunda boy ölçüşemez. Böyle olmasına rağmen O (as) Bedir'e kadar gitmiş, mevzisini tutmuş, ellerini semaya kaldırıp; "Ey Rabbim! Eğer şu Bedir meydanına toplanmış bir avuç Müslüman'a yardımını göndermezsen, şu yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmıyor, ne olur bize yardım eyle" duasını yapmıştır, bu esnada öyle bir vecd hali yaşamış, öyle kendinden geçmiş ki, omzundan ridası düşmüş. Hz. Ebu Bekir (ra): "Anam-babam sana feda olsun! Ne olur kendini bu kadar yorma. Seni Rabbim şu ana kadar mahcup etmedi, bundan sonra da etmez" diyerek O'na moral vermiştir.
3- Bu sakat mantığa verilecek bir başka cevap da şudur:
Ne İslam, Allah'ın gönderdiği tek dindir,
Ne Kur'an Allah'ın gönderdiği tek kitaptır.
Ne de Muhammed (as) O'nun gönderdiği tek peygamberidir.
Daha önce gelmiş ve insanlar tarafından tahrip ve inkar edilmiş onlarca ilahî din, kitap ve peygamber var.
Peki, İncil tahrif edilirken, Hıristiyanlık aslını kaybederken, İsa'nın (as) getirdiği ilahî ölçüleri inkâr eden insanlar imandan küfre dönüşürken Allah -haşa- küçük müydü?
Ondan önce gelmiş olan Hz. Musa (as), getirdiği ilahî prensipler -din- tahrif edilmedi mi?
Ya O'ndan önce gelen Hz. İbrahim'in (as) hanif dinine ne oldu?
Hz. Nuh'un (as) tufanından kurtulanların tamamı tevhid ehli değil miydi?
Sonları ne oldu?
Demek ki, İslam'dan önce gelen ilahî mesajlar insanlar tarafından tahrif edilmiştir.
Allah o zaman da "en büyüktü", şimdi de en büyüktür.
Kula düşen Allah'ın büyüklüğünün muhasebesini yapmak değildir.
Kula düşen O'nun emir ve ölçülerine uymaktır.
1400 yıllık İslam tarihinde Müslümanlar, yukarıdaki meşhur(!) vecizenin sahibi kadar Allah'ın büyüklüğünün farkında olamadılar mı yani?
İslam'ın tahrifi için başlatılan süreç/oyun ile önceki dinlerin tahrifinde uygulanan süreç/oyun aynıdır.
İnanmayan incelesin, araştırsın.
1998 tarihinde bu veciz(!) sözleri sarfeden aciz bugün de aynı kanaatte mi acaba?
Aynı kanaattedir. Çünkü o bir misyonun adamıdır.
Bugün misyon, yarın promosyon olmak zorundadır.
Allah ayıktırsın!
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024