Mustafa Kemal Paşa ilk olarak 1905 Şubat'ında İzmir'i görmüştür.
Eylül 1907'de Selanik'e geçerken İzmir'e uğramıştır ki bu onun şehre ikinci gelişidir. Üçüncüsü Trablusgarb'a giderken, İzmir'e uğramıştır. Dördüncü gelişinde Gazi Mustafa Kemal Paşa İzmir'e bir gelmişler pir gelmişlerdir? Kelimelerin tarife kifayetsiz kaldığı bir karşılama ile Yunan'ın ve bilumum emperyalizmin denize döküldüğü kutlu gündür 9 Eylül?
11 Ekim 1925 günü İzmir Belediye Balkonu'ndan halka hitaben yaptığı konuşmada: "Ben İzmir'i ilk gördüğüm gün mektebi terk ederek sürgüne gittiğim gündür. Bu güzel memlekette, sürgüne giderken birkaç saat geçirmiştim. O zaman bu güzel rıhtımı baştanbaşa bize hasmîâi can olan yabancı bir ırkın mensuplarıyla memlû görmüştüm. O zaman hükmetmiştim ki; İzmir hakiki, asil ve necip Türk İzmirlilerden gitmişti..." Evet sevgili okurlar Osmanlı'nın hâkim olduğu o yıllarda İzmir tam manası ile bir 'gavur İzmir'di. Türkler öz yurdunda itilen kalkılan üçüncü sınıf vatandaşlar idi ve yaptıkları meslek sadece hamallık idi. İşte Gazi Paşa hazretleri başlattığı kurtuluş savaşı ile tekrar bu toprakları asil sahipleri Türklere emanet edecekti. Yoksul, eğitimsiz ve aç bir milletle verilen bu savaşta başkomutan elbette en zor olanı başarmıştı.
15 günde İzmir'deyiz
25 Ağustos 1922 gecesi Keçiören'de bir evde "Düşmana hücum haberini aldığınız zamandan itibaren hesap ediniz. 15. gün İzmir'deyiz!" der. 15 güne kimse ihtimal vermez. 6 ayda aşılamaz denilen Yunan birlikleri 14 gün içerisinde Afyon'dan başlayarak İzmir'de denize dökülür? Mustafa Kemal Paşa yanılmıştır. Hatta Keçiören'deki evde yanında bulunanlara, 9 Eylül günü İzmir Kordon'da imalı şekilde yanıldığını ifade eder ve "sadece bir gün yanılmışım ama bu kusur bende değil düşmanda" diye söyler.
Bu sensin
Başkumandan 9 Eylül günü Salihli, Turgutlu derken Kemalpaşa Armutlu köyündedir. Mustafa Kemal'in otomobili bu köyden geçerken hayvanların, askerlerin geçmesi için bir ara durmak zorunda kaldı. Mustafa Kemal, kara toz gözlüğünü çıkarır çıkarmaz, köylülerin içinden yaşlı bir adam hızla ona doğru ilerledi. Otomobile iyice yaklaşarak paşanın yüzünü dikkatlice süzdü. Sonra elini koynuna sokarak bir kartpostal çıkardı. Bunu avucunda sallayarak otomobilin basamağına tırmandı. Bir karta bir de paşaya baktı, baktı. Sağ elinin şahadet parmağını ilkin karta sonra paşaya uzatarak:
- Bu sensin!
Diye bağırarak öbür köylüleri de uyardı:
- Arkadaşlar, bu Mustafa Kemal'dir.
Bunu işiten askerlere su vermekte olan köylüler, kadın- erkek, çoluk-çocuk ellerindeki testileri, bakraçları bir yana bırakıp dört yandan otomobile saldırdılar. Gözyaşları dökerek paşanın kalpağını, omzunu öptüler. Paşanın ayağındaki tozları sürme gibi gözlerine çekenler vardı. Köylüler, bir türlü otomobilden ayrılmak istemiyorlardı. Şoför, arabayı çalıştırıp kornayı basınca hepsi kaçıştı. Otomobil, piyadenin yanı sıra tozu dumana katarak ilerlerken arkadan hâlâ:
- "Yaşa paşamız, namusumuzu, hayatımızı kurtardın. Hepimiz sana kurban olalım" diye bağırıyorlardı. Bu durum başta Gazi Paşa olmak üzere herkesi ağlatıyordu.
Derken Mustafa Kemal Paşa Belkahve'ye varır, İzmir'i bir güzel süzer ve seyreder ve yanındaki Halide Edip Adıvar'a; "asıl savaşımız bundan sonra başlayacaktır" der ve tarihi cümlesini söyler: "En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır. Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur."
Ata'ya sonsuz minnet ve saygı
Geceyi geçirmek için Nif'e (Kemalpaşa) gelinir. Kalacak olduğu evin kapısında başları beyaz örtülerle sımsıkı sarılı köy kadınları Paşa'yı karşılarlar. Gölgeler gibi çekingen yedi sekiz kadın... Dar girişli merdivenlerde yerlere doğru eğilip Ata'ya sarılıp dizlerinden öptüler; başörtülerinin ucu ile ayaklarından tozlar aldılar, bir ikisi o tozları gözlerine sürdüler! Yaşlı gözlerle çok duygusal anlar yaşanıyordu. Ata'ya karşı bu el bağlayışlar, bu susuşlar sonsuz minneti ve hayranlığı bin sözden daha iyi anlatıyordu?
Ertesi gün Atatürk İzmir'dedir. Büyük bir coşku ve sevgi seli ile karşılanan Ata,
Hükümet Konağı balkonundan Konak alanını hınca hınç dolduran İzmirlileri selamlayarak kısa bir konuşma yapar: "Bu başarı milletindir."
Eylül 1907'de Selanik'e geçerken İzmir'e uğramıştır ki bu onun şehre ikinci gelişidir. Üçüncüsü Trablusgarb'a giderken, İzmir'e uğramıştır. Dördüncü gelişinde Gazi Mustafa Kemal Paşa İzmir'e bir gelmişler pir gelmişlerdir? Kelimelerin tarife kifayetsiz kaldığı bir karşılama ile Yunan'ın ve bilumum emperyalizmin denize döküldüğü kutlu gündür 9 Eylül?
11 Ekim 1925 günü İzmir Belediye Balkonu'ndan halka hitaben yaptığı konuşmada: "Ben İzmir'i ilk gördüğüm gün mektebi terk ederek sürgüne gittiğim gündür. Bu güzel memlekette, sürgüne giderken birkaç saat geçirmiştim. O zaman bu güzel rıhtımı baştanbaşa bize hasmîâi can olan yabancı bir ırkın mensuplarıyla memlû görmüştüm. O zaman hükmetmiştim ki; İzmir hakiki, asil ve necip Türk İzmirlilerden gitmişti..." Evet sevgili okurlar Osmanlı'nın hâkim olduğu o yıllarda İzmir tam manası ile bir 'gavur İzmir'di. Türkler öz yurdunda itilen kalkılan üçüncü sınıf vatandaşlar idi ve yaptıkları meslek sadece hamallık idi. İşte Gazi Paşa hazretleri başlattığı kurtuluş savaşı ile tekrar bu toprakları asil sahipleri Türklere emanet edecekti. Yoksul, eğitimsiz ve aç bir milletle verilen bu savaşta başkomutan elbette en zor olanı başarmıştı.
15 günde İzmir'deyiz
25 Ağustos 1922 gecesi Keçiören'de bir evde "Düşmana hücum haberini aldığınız zamandan itibaren hesap ediniz. 15. gün İzmir'deyiz!" der. 15 güne kimse ihtimal vermez. 6 ayda aşılamaz denilen Yunan birlikleri 14 gün içerisinde Afyon'dan başlayarak İzmir'de denize dökülür? Mustafa Kemal Paşa yanılmıştır. Hatta Keçiören'deki evde yanında bulunanlara, 9 Eylül günü İzmir Kordon'da imalı şekilde yanıldığını ifade eder ve "sadece bir gün yanılmışım ama bu kusur bende değil düşmanda" diye söyler.
Bu sensin
Başkumandan 9 Eylül günü Salihli, Turgutlu derken Kemalpaşa Armutlu köyündedir. Mustafa Kemal'in otomobili bu köyden geçerken hayvanların, askerlerin geçmesi için bir ara durmak zorunda kaldı. Mustafa Kemal, kara toz gözlüğünü çıkarır çıkarmaz, köylülerin içinden yaşlı bir adam hızla ona doğru ilerledi. Otomobile iyice yaklaşarak paşanın yüzünü dikkatlice süzdü. Sonra elini koynuna sokarak bir kartpostal çıkardı. Bunu avucunda sallayarak otomobilin basamağına tırmandı. Bir karta bir de paşaya baktı, baktı. Sağ elinin şahadet parmağını ilkin karta sonra paşaya uzatarak:
- Bu sensin!
Diye bağırarak öbür köylüleri de uyardı:
- Arkadaşlar, bu Mustafa Kemal'dir.
Bunu işiten askerlere su vermekte olan köylüler, kadın- erkek, çoluk-çocuk ellerindeki testileri, bakraçları bir yana bırakıp dört yandan otomobile saldırdılar. Gözyaşları dökerek paşanın kalpağını, omzunu öptüler. Paşanın ayağındaki tozları sürme gibi gözlerine çekenler vardı. Köylüler, bir türlü otomobilden ayrılmak istemiyorlardı. Şoför, arabayı çalıştırıp kornayı basınca hepsi kaçıştı. Otomobil, piyadenin yanı sıra tozu dumana katarak ilerlerken arkadan hâlâ:
- "Yaşa paşamız, namusumuzu, hayatımızı kurtardın. Hepimiz sana kurban olalım" diye bağırıyorlardı. Bu durum başta Gazi Paşa olmak üzere herkesi ağlatıyordu.
Derken Mustafa Kemal Paşa Belkahve'ye varır, İzmir'i bir güzel süzer ve seyreder ve yanındaki Halide Edip Adıvar'a; "asıl savaşımız bundan sonra başlayacaktır" der ve tarihi cümlesini söyler: "En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır. Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur."
Ata'ya sonsuz minnet ve saygı
Geceyi geçirmek için Nif'e (Kemalpaşa) gelinir. Kalacak olduğu evin kapısında başları beyaz örtülerle sımsıkı sarılı köy kadınları Paşa'yı karşılarlar. Gölgeler gibi çekingen yedi sekiz kadın... Dar girişli merdivenlerde yerlere doğru eğilip Ata'ya sarılıp dizlerinden öptüler; başörtülerinin ucu ile ayaklarından tozlar aldılar, bir ikisi o tozları gözlerine sürdüler! Yaşlı gözlerle çok duygusal anlar yaşanıyordu. Ata'ya karşı bu el bağlayışlar, bu susuşlar sonsuz minneti ve hayranlığı bin sözden daha iyi anlatıyordu?
Ertesi gün Atatürk İzmir'dedir. Büyük bir coşku ve sevgi seli ile karşılanan Ata,
Hükümet Konağı balkonundan Konak alanını hınca hınç dolduran İzmirlileri selamlayarak kısa bir konuşma yapar: "Bu başarı milletindir."
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023