Uzun zamandır bu konu hakkında yazmak istiyordum. Ama bir türlü fırsat olmadı. Herhalde çok önemli bir amacı olmadığı içindir:) Ama ilginç bir tespit olduğunu düşündüğüm için de yazmadan edemedim.
Pek sinema izlemeye fırsat bulamayan biriyim. Sinemada izleyemediğim için üzüldüğüm filmlerden biri de Avatar'dı. Yanlış hatırlamıyorsam görsel efektleri ve 3 boyutlu animasyonları en güçlü filmlerden biri. Çünkü filmin büyük bir kısmı 3 boyutlu tasarlanmış sanal bir mekânda geçiyor. Alışveriş merkezlerinde beyaz eşya mağazalarının vitrinlerindeki büyük ekran LCD'lerde bir ara yoğun bir şekilde gösteriliyordu. Eşim AVM'de diğer mağazalara göz atmaya gittiği zamanları fırsat kollayıp lokanta vitrininden acıklı bakan çocuklar gibi, ben de bu LCD'lerde oynayan Avatar filminin sahnelerine bakardım.
Nihayet 3-4 ay önce filmi hastalıktan yatağa düştüğüm bir vakit, sakin bir kafayla izleme fırsatı buldum. Başkaları filmi zevk alıp çok hızlı tüketirken ben filmleri genelde bir mühendislik yapıtını inceler gibi izlerim. Bu sefer bu filmde görsel mühendislik dışında bir toplum mühendisliğinin de izlerine rastladım. Çok şükür ki bu filmde yakaladığım mesaj emperyalistlerin dünyayı şekillendirmek için yaptıkları bir propaganda değildi.
Gelelim filmdeki mesaja. Navi denilen yaratıkların savaşırken attıkları naralar bana Kızılderilileri hatırlattı. Bu çağrışım bir anda filmdeki konu edilen her şeyi başka bir deyişle taşları yerine oturtuverdi. Navilerin yaşadıkları gezegenin doğası ile olan bağları ve iletişimleri Kızılderililerin toprak ve doğayla olan barışıklıklarının çok güzel bir ifadesiydi. Gezegeni işgal edip kaynaklarına çöreklenmek isteyen insanlar da Amerika kıtasını işgal edip Kızılderilileri katleden beyaz adamı tüm çıplaklığı ve çirkinliği ile ortaya koyuyordu.
Gerçek hayatta her ne kadar beyaz adam Kızılderililerin köklerini kurutmuş ve topraklarını işgal etmiş olsa da filmde Naviler işgalcileri püskürtmeyi başarmışlardı. Burada gezegenin doğasından gelen gizemli gücün devreye girmesi de ilginç bir senaryo. Her ne kadar filmdeki biraz materyalist bir ifade şekli olsa da Çanakkale'de Mehmetçiğin yardımına yetişen şehitleri hatırlatıyor. Film son derece fantastik bir âlemden görüntülerden oluşmasına karşın hatırlattıkları bakımından tam bir dünya tarihi geçidi gibiydi.
Filmi izlemiş olanların ilk bölümünü bu gözle bir daha izlemelerini tavsiye ederim.
- Uzayda yaşam / 28.01.2025
- Terörist muhalifler! / 12.12.2024
- Mustafa / 09.11.2024
- Üçüncü boyut / 29.10.2024
- Erzincan altın madeni / 09.10.2024
- Bağımlılıktan kurtulmak / 01.10.2024
- 23’ünde bir delikanlı / 27.09.2024
- MEM'de komşu köyle alışveriş / 21.09.2024
- Dava gardaşlığı / 13.09.2024