Dünyada meydana gelen karmaşık olayları ve çevrilen entrikaları, halkın doğru bir şekilde analiz etmesini beklemek haksızlık olur. Bunu yapmak, halkı da, siyasetçileri de aydınlatmak aydınların görevidir. Merhum Cemil Meriç'in dediği gibi, "Aydınların aydınlatmadığı halkı, soytarılar aldatır." Maalesef, ülkemizde aydın sıfatı taşıyan birçok kişi, soytarılarla birlikte halkı aldatmanın peşindedir. Böyle insanlar, bilgisi, unvanı, şanı-şöhreti, makamı- mevkisi ne olursa olsun, aydın olarak nitelendirilemez. Çünkü aydını aydın yapan, doğru bildiğini korkmadan, çekinmeden, her yerde ve şartta ortaya koymasıdır.Aydın kişi, günümüzde ve ülkemizde örneğini çok gördüğümüz gibi, siyasetçilerin sözcülüğünü ve yandaşlığını asla yapmaz. Ne yazık ki, sözünü ettiğimiz gerçek aydınlar, istisna kabilinden tek tük kalmıştır. Genelde aydın unvanlı kişilerimiz, menfaatlerinin hatırını, hakkın, adaletin ve doğrunun hatırından üstün tutmaktadır. Batı dünyasında da aydın, haksızlığa ve zulme karşı çıkan kişilere denilmektedir. Her ülkede insanların çoğu, şu veya bu biçimde susturulduğunda aydın, sonucunda ölüm olsa bile hakkı haykırmaktadır. Özelliğini ifade ettiğimiz bu tür aydınlar, Batı toplumlarından da çıkmıştır. Örnek olarak G. Bruno gösterilebilir.G. Bruno, Engizisyon tarafından yakılarak idam edilmeden önce, dünya görüşünü ve yaşadıklarını şöyle anlatmıştı: "Ne gördüğüm gerçeği gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Karanlık ve aydınlık arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde nefretle karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı ve aptal çoğunluğun öfkesine de hedef olarak yaşadım." Görülen o ki, aydının düşmanı çok, dostu az olur. Ama o, yönünü bunlara bakarak tayin etmez. Tek kişi de kalsa, doğrunun yanında yer alır.Milletlerin tarihinde dönüm noktası oluşturan olağanüstü evreler vardır. Bu evrelerde verilecek kararlar geleceği belirlediği için çok önemlidir. Böyle evrelerde siyasetçilerin isabetli karar vermelerini sağlamak için aydınlar, kârı-zararı hesap etmeden yalın kılıç mücadele etmelidir. Çünkü kritik dönemlerde siyasi kararların, doğru olması ve tam zamanında alınması gerekir.Siyasetçiler, zamanla şöyle bir yanlışa düşüyorlar: Kendilerini destekleyenlerin çokluğuna güvenip gurura kapılıyor ve aydınları önemsemiyorlar. Hâlbuki siyasetçilerin, özellikle de iktidarların en mühim dayanağı gerçek aydınlar olmalıdır.Bir ülkenin en büyük değeri yeraltı ve yerüstü kaynakları değil, aydınlarıdır. Söz konusu kaynaklar, aydınlar sayesinde kıymet kazanırlar. Aksi halde heba olup giderler. Kalkınmış ülkelerin hepsi bu yolu takip etmiş, yani aydınlarına gereken değeri vermişlerdir. Ülkemizde aydın sorumluluğu ile hareket edilmediğinin en büyük ispatı Prof. Dr. Haydar Baş'a ve onun dünyayı şekillendiren 'Milli Ekonomi Modeli'ne karşı takınılan tavırdır. Milli Ekonomi Modeli'nin 9. Uluslararası Kongresi yapıldı. Söz konusu kongreleri ve o kongrelerde sunulan bildirileri sağır sultan dahi duydu, ama "aydınım" diye hava atan insanlarımız duymadı. Eğer aydın geçinenlerimiz, hakkıyla aydın olsalardı, 'Milli Ekonomi Modeli'ni görmezden gelmek şöyle dursun, onu tanıtmak ve hatta uygulatmak için seferber olurlardı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018