AKP ve MHP temsilcilerinin görüşüp bir noktaya getirdiği ittifak görüşmeleri Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli'nin ikili görüşmeleri ile nihayete ermiş görünüyor. Hazırlanan torba yasa meclise getirilecek ve 24 Mart'tan önce mutlaka meclisten geçecek ki yerel seçimlerle ilgili değişiklikler uygulanabilsin.
Bu ittifak daha önce gördüklerimizden biraz farklı. En azından iktidar partisi açısından. Zira eskiden ittifaklar tek başına meclise girme ihtimali zor olan partiler arasında, güçlerini birleştirip, % 10'luk barajı aşarak meclise girebilmek için yapılırdı. Ki MHP için yine öyle. Çünkü her ne kadar Abdülkadir Selvi % 11 dese de söylenenlere göre MHP'nin şu anki oy potansiyeli % 3?5 arası görünüyor kamuoyu araştırmalarında. Halk arasında karşılaştığımız birçok MHP'linin de 'Ben hala ülkücüyüm, ama artık MHP'li değilim' dediklerine sıkça rastlıyoruz. Yani MHP'nin tek başına meclise girebilmesi artık hayal gibi görünüyor.
Aslında MHP yönetiminin şapkasını önüne koyup 'Biz ne yaptık da partimizi bu hale getirdik?' diye düşünmeleri gerekirken 'Biz ne yapsak da tekrar milletvekili olsak?' derdindeler. Aslına bakarsanız bu ittifak yıllardır vardı zaten ama adı yoktu. Şimdi o da olacak. 'Cumhur İttifakı' veya 'Milli Mutabakat' olabilirmiş. Ama adı olsun ya da olmasın önemli değil.
Yıllardır AKP hükümetinin çıkardığı yasaların neredeyse tümü MHP oyları sayesinde çıkmıştır. Hatta meclis başkanı seçilemeyecek durumlarda kaldıklarında bile AKP adayları MHP sayesinde seçilmiştir. MHP muhalefet yapmayı bırakalı, sanki iktidar partisiymiş gibi davranmaya başlayalı zaten yıllar oldu. Tabir caizse uzun süredir AKP ile flört ediyorlardı, şimdi de nikah masasına oturdular.
MHP'nin bu ittifaktan çok kârlı çıkacağı şimdiden aşikar. Sayın Devlet Bahçeli'nin başkan yardımcısı olacağı, belli bir bakanlık sayısı üzerinde anlaşıldığı, hatta ?yerel seçimlere ayrı ayrı girecek olsalar da? 6 ve 8 gibi rakamların konuşulduğu büyükşehir belediye başkanlıkları üzerinde de mutabakata varıldığı, ne kadar doğru zaman gösterecek ama söylentiler arasında. Hatta Sayın Bahçeli, AKP'yi öyle sahiplenmiş ki; başka partilerle de ittifak yapılmasına sıcak bakmıyormuş. Herhalde seçim şarkıları da 'Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim' ya da 'Kıskanırım seni ben' olabilir. En son gelinen noktada, BBP gibi partilerle ittifaka 'olabilir' diye bakıldığı ancak oy pusulasında adlarının geçmeyeceği, gizli ortak olarak yer alabilecekleri kararı çıkmış.
Ancak burada düşündürücü olan AKP niye bu ittifaka bu kadar sıcak bakıyor, MHP'ye ihtiyaç duyuyor? Sayın Bahçeli'nin kızıl elması, meclis salonundaki kırmızı koltuklar; onu anladık. Çünkü TC'nin tabelalardan çıkarılması, Türklüğün ayaklar altına alınması, Atatürk'e yapılan hakaretler, Suriye'den 3.5 milyon mülteciyi kabul ettiğimiz halde Türkmenleri günlerce aç susuz bekletmemiz vb. mevzular hiç de umurundaymış gibi görünmüyor. Ama AKP niye başka partileri kendi koltuklarına ortak etmek istiyor? Yoksa Abdülkadir Selvi'nin aktardığı 'Afrin Harekatı'ndan sonra AKP'nin oyu % 55 oldu' bilgisi doğru değil mi?
Bu ittifak daha önce gördüklerimizden biraz farklı. En azından iktidar partisi açısından. Zira eskiden ittifaklar tek başına meclise girme ihtimali zor olan partiler arasında, güçlerini birleştirip, % 10'luk barajı aşarak meclise girebilmek için yapılırdı. Ki MHP için yine öyle. Çünkü her ne kadar Abdülkadir Selvi % 11 dese de söylenenlere göre MHP'nin şu anki oy potansiyeli % 3?5 arası görünüyor kamuoyu araştırmalarında. Halk arasında karşılaştığımız birçok MHP'linin de 'Ben hala ülkücüyüm, ama artık MHP'li değilim' dediklerine sıkça rastlıyoruz. Yani MHP'nin tek başına meclise girebilmesi artık hayal gibi görünüyor.
Aslında MHP yönetiminin şapkasını önüne koyup 'Biz ne yaptık da partimizi bu hale getirdik?' diye düşünmeleri gerekirken 'Biz ne yapsak da tekrar milletvekili olsak?' derdindeler. Aslına bakarsanız bu ittifak yıllardır vardı zaten ama adı yoktu. Şimdi o da olacak. 'Cumhur İttifakı' veya 'Milli Mutabakat' olabilirmiş. Ama adı olsun ya da olmasın önemli değil.
Yıllardır AKP hükümetinin çıkardığı yasaların neredeyse tümü MHP oyları sayesinde çıkmıştır. Hatta meclis başkanı seçilemeyecek durumlarda kaldıklarında bile AKP adayları MHP sayesinde seçilmiştir. MHP muhalefet yapmayı bırakalı, sanki iktidar partisiymiş gibi davranmaya başlayalı zaten yıllar oldu. Tabir caizse uzun süredir AKP ile flört ediyorlardı, şimdi de nikah masasına oturdular.
MHP'nin bu ittifaktan çok kârlı çıkacağı şimdiden aşikar. Sayın Devlet Bahçeli'nin başkan yardımcısı olacağı, belli bir bakanlık sayısı üzerinde anlaşıldığı, hatta ?yerel seçimlere ayrı ayrı girecek olsalar da? 6 ve 8 gibi rakamların konuşulduğu büyükşehir belediye başkanlıkları üzerinde de mutabakata varıldığı, ne kadar doğru zaman gösterecek ama söylentiler arasında. Hatta Sayın Bahçeli, AKP'yi öyle sahiplenmiş ki; başka partilerle de ittifak yapılmasına sıcak bakmıyormuş. Herhalde seçim şarkıları da 'Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim' ya da 'Kıskanırım seni ben' olabilir. En son gelinen noktada, BBP gibi partilerle ittifaka 'olabilir' diye bakıldığı ancak oy pusulasında adlarının geçmeyeceği, gizli ortak olarak yer alabilecekleri kararı çıkmış.
Ancak burada düşündürücü olan AKP niye bu ittifaka bu kadar sıcak bakıyor, MHP'ye ihtiyaç duyuyor? Sayın Bahçeli'nin kızıl elması, meclis salonundaki kırmızı koltuklar; onu anladık. Çünkü TC'nin tabelalardan çıkarılması, Türklüğün ayaklar altına alınması, Atatürk'e yapılan hakaretler, Suriye'den 3.5 milyon mülteciyi kabul ettiğimiz halde Türkmenleri günlerce aç susuz bekletmemiz vb. mevzular hiç de umurundaymış gibi görünmüyor. Ama AKP niye başka partileri kendi koltuklarına ortak etmek istiyor? Yoksa Abdülkadir Selvi'nin aktardığı 'Afrin Harekatı'ndan sonra AKP'nin oyu % 55 oldu' bilgisi doğru değil mi?
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020