Cumhurbaşkanı Vilson 1915 yılında Genel Savaşla ilgili siyasası şöyledir: Bu savaşta A.B.D'nin dünya liderliğinde önünü alacak iki büyük engel vardır. Birincisi; üzerinde güneş batmayan bir sömürge imparatorluğu kurmuş olan İngiltere, ikincisi ise, Almanya'nın uyguladığı Pan Germanist siyasadır. Çünkü savaşı bu iki devletin siyasi ihtirasları başlatmıştır. Savaşı durdurarak amacına ulaşmak isteyen A.B.D Albay Havz'ı Londra'ya gönderir. Albay Havz ile başlattığı bu çalışmasından istenen neticeyi alamaz. Bu siyasi çalışmasında başarılı olamayan Başkan Vilson hem seçimi almak, hem de dünya liderliğine oynamak için yeni bir siyasa izler. Bu siyasanın ana prensibini Başkan Vilson, Amerikan halkına şöyle açıklamıştır: Bu güne kadar güttüğüm siyasa hem A.B.D'nnin hem de bütün insanlığın yararına olarak olumlu bir yansızlık siyasasıydı, Acun barışını sağlamak ve korumak için öbür devlet ve uluslarla işbirliğine hazırım; Gelecek barış hak kavramına dayanmalıdır. Başkan Vilson'un bu yeni siyasası ona 7 Kasım 1916'da seçim zaferini kazandırarak onun yenden Cumhurbaşkanı olmasını sağlar.İngiltere ve Fransa'nın, 1915 Amerikan siyasasına karşı onu kendilerine zarar vereceğini ileri sürerek birinci genel savaş kararlarında ona söz hakkı vermek istemediler. Çünkü savaşın sonundaki kazanımları kendi aralarında paylaşmayı düşünüyorlardı. Fakat 1915 yılında olduğu gibi 1916 yılında da düşmanlarına karşı toprak kazancı bakımından üstün olan Almanya ve bağlaşıkları 12 Aralık 1916 günü, barış için aracılık yapması için Başkan Vilson'a bir nota gönderirler. 18 Aralık 1916 günü A.B.D Dışişleri Bakanı Lansig, Başkan Vilson adına onun düşüncelerini ifade eden bir Notayı savaşan taraf Devletlere gönderir. Bu notada tarafların toprak bütünlüklerini muhafaza ederek barışa gitmelerini, gelecekte de barışın devamı ve savaşların önlenmesi için bir Uluslar Birliği teşkilatının kurulmasını esas alan düşünceleri belirtir.18 Aralık tarihli Amerikan notasına İngiltere Başbakanı Loyd Corc şöyle cevap verir: Bu ezici yenilgiden sora barış isteyen, yahut savaş gidişinin aleyhine döndüğünü sezen, yahut ta yenilmekten korkmamakla birlikte savaş uzarsa her ili yan içinde yıkım olacağını anlayan bir düşmanın dili değildir. Bu daha çok, ordularının yenilmez gücüne güvenen, düşmanlarına karşı kazanılmış parlak zaferlerle öğünen, elde ettiği yerleri geri almak için düşmanlarca yapılacak her saldırıyı püskürteceğine güvenen, ancak savaşın uzatma sorumluluğunu düşmanlarına yüklemek isteyen bir devletin sesiydi? Tamamiyle Askerlerin nüfuzu altında bulunan Alman Siyasası bu barış saldırısına şu üç amaçla girmiştir:1- Sayısız parlak zaferlerin sonsuz kayıp ve sıkıntıdan başka bir şey sağlamadığını anlamaya başlayan bir kısım Almanları barışa ermek için son ve kesin zaferden başka yol olamadığına inandırmak. 2- Yansız Devletlerle onların halkını ve Alman Bağlaşıklarının ülkelerindeki halkı, düşman Devletlerin barıştan kaçan, kana susamış devletler olduklarına inandırmak. 3- Alman Orduları düşman topraklarında iken görüşmelere başlanmış olmak? Loyd Corc 19 Aralık 1916'da kendi bağlaşıklarının isteği üzerine de şu demeci verir: Bu korkunç çatışmayı yeter sebep olmadan uzatanlar ruhlarında okyanusların bile yıkayamayacakları bir cinayeti taşırlar, ancak yorgunluk ve ümitsizlik yüzünden, erişmek istedikleri yüksek amaca ulaşmadan bu savaşı bırakanlar da aynı durumda olurlar? Ne gibi önergelerde bulunacağını hiç bildirmeden kendini muzaffer ilan eden Almanya'nın Konferans çağrısına gitmek ipin ucu onun elinde bulunan bir düğüme kafamızı sokmak olur? Bizim yanca yapılan görüşme önerisine öbür yanın karşılığı, bu gibi duygu ve düşüncelerle 30 Aralık 1916'da bağlaşıkları adına Fransız Hükümetince Paris'teki Amerikan Büyük elçiliğine verilir? Bu Notanın esası, karşı yan barış şartları bildirmediğine göre, onun notası bir barış notası değil savaş manevrası olabilir. Bu nedenle ulusal haklarla ilgili teminat elde edilmedikçe barış yapılamaz.Wilson'un barış önerisine, Almanya ve bağlaşıkları ayni günde karşılık verirler. Hepsside aynı anlayışla barış koşullarından hiç bahsetmezler. Çünkü A.B.D.eri temsilcisi Albay Hawz 1915 yılında Barış Konferansı çalışmalarında daha çok İngiltere ile temas kurduğu için A.B.D. erinin İngiliz ve bağlaşıklarından yana olduğuna dair şüpheli düşünceleri vardır. Bunun için sadece bir Barış Konferansı toplanmasını önerisinde bulunurlar. 27 Aralık günü Albay Hawz, Başkan Wilson'a, savaşan tarafların verdikleri karşılıklar dolayısı ile savaş olabilirliğini göz önünde bulundurarak hazırlıklarda bulunmasını söyler. Başkan Wilson ona şu karşılığı verir: Savaş olmayacak Ülkemiz hiçbir şey pahasına bu çatışmaya katılmak istemiyor. Bu gün biz savaş dışı kalmış beyaz ırktan tek büyük ulusuz. Ona katılmamız uygarlığa karşı Cinayet olur der. Ayni gün savaşan taraflar için basına verdiği söylevde de ileri sürdüğü birinci düşünce şudur: Barış koşullarının ayrıntılı bir biçimde acuna bildirilmesidir. Başkan Wilson, Albay Hawz ile barış konusunda yaptığı tartışmaların sonucunda 3 Ocak 1917'de şu karara varır: Gelecekte savaşlara karşı Acun güvenliğini temel olarak ele almak ve toprak değiştirme konusunu bu esasa amaca uydurmak düşüncesini Amerikan Senatosunda işleyeceğini kararlaştırır.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011