Tüm dünya ülkelerini etkileyen salgın yalnızca insanlığı sağlık açısından tehdit etmiyor.
Hayatı durma noktasına getirdiği için ekonomi üzerindeki etkisi bugün olduğu gibi gelecekte de hissedilecek.
Salgın etkisi hayat pahalılığı olarak kendini göstermeye başladı bile.
Önceki gün açıklama yapan Türkiye şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, koronavirüs tedbirleri kapsamında yolcu taşıma kapasitelerinin yarı yarıya düşürülen taksici, dolmuşçu ve halk otobüsçü esnafın zor günler geçirdiğini ifade ederek, taşıma fiyatlarına güncelleme istedi.
Malumunuz Türkiye'de güncelleme kelimesi 'zam' anlamına gelmektedir.
Hükümet zamları gizlemek için kullandığı 'güncelleme' gibi kelimeleri nedense artık esnaf odaları da kullanıyor.
Yaklaşık 2 aydır kapalı olan berber ve kuaförler de açıldıklarında fiyatlarını güncellediler. Yani yaklaşık yüzde 40 oranında fiyatlara zam yapmak zorunda kaldılar. Gerçekten tek kullanımlık malzemeler ve sınırlı sayıda müşteri kabulüne izin verilmesi maliyet artışı demek. Bunu müşteriye yansıtmaları anlaşılır bir durum.
Dün Mersin'den gelen bir haber de yaklaşan krizin ayak sesleri gibiydi adeta.
Koronavirüs sürecinde üreticilerin ve komisyoncuların yaşadıkları sıkıntıları anlatan Mersin Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği (MERSEMKOM) Başkanı Münir Şen, sebze ve meyvede ciddi arz fazlası oluştuğu için fiyatların hâlde dip yaptığını açıkladı.
Şen'in ifadelerine göre Mersin hâlinde patates 1-1.5 TL, soğan 80 kuruş-1 TL, salatalık 40-60 kuruşa satılıyor. Bugün Mersin'de 1 TL olan bir ürün İstanbul ve Ankara'da marketlerde 5-6 TL'ye satılıyor. Bu sürece fazla dayanamayacaklarına dikkat çeken MERSEMKOM Başkanı Münir Şen, olayın çözümü için bir an önce hükümetin tanzim satış noktalarını devreye sokması gerektiğini ifade etti.
Üretici için talep edilen tanzim satışlar hayata geçmeli, ancak geçici bir çözümden başka bir anlam taşımadığı da bilinmeli.
Zira yaşanan krizin altındaki sebepler çok daha kapsamlı adımlar atılması gerektiğini bize gösteriyor.
Temelde üretici maliyetler altında eziliyor ve para kazanmıyor. Alım gücü düştüğü için tüketici de iyi durumda değil.
Yani hükümet vergi azaltma ve gerçekçi tarımsal desteklerle hem üreticinin maliyet sorununu, hem de tüketicinin alım gücündeki erimeyi kalıcı gelir artışlarıyla çözmek zorunda.
Ancak bu dediklerimizi hükümetin yapabileceğinden ciddi şüphelerim var. Zira tarımın içine düştüğü sorunların müsebbibi olan bir hükümet, yani üretimdeki sorunların temel kaynağı olan bir hükümet tarımın sorunlarını çözemez.
Karşısında aciz kaldığı ekonomik sorunlar daha fazla palazlanmasın diye hükümet normalleşme konusunda anormal derecede acele ediyor.
Ancak, hiçbir normalleşme adımı her şeyin eskisi gibi olmasını sağlamayacak. Dolayısıyla da bugün gündeme gelen maliyet artışları kalıcı olacak ve gelirlerde yaşanacak artışlar bu maliyetleri karşılamakta yetersiz kalacak.
Bu durum koronavirüs salgının etkisi devam ettiği müddetçe başka başka sorunlarla yüzleşmek zorunda olacağımızı gösteriyor.
Bu sorunlarda en öncelikli olan gıda tedariki ve bu gıdaya vatandaşların sorunsuz erişimi sağlanması için hükümetin bir kriz masası kurması gerekiyor. Ardından acil olarak tarımda üreticinin maliyetlerini düşürecek, ürünlerini zararına satmasını engelleyecek ve tüm Türkiye'ye gıda tedarikinin maliyetsiz ulaşmasını sağlayacak mekanizmanın kurulması gerekiyor.
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023