Bu ülke 20 yıldır başörtüsü yasağı ile meşgul ediliyor. Bir millet başörtüsü ekseninde boğuşturulmak isteniyor.20 yıllık yasak sürecinde başörtüsü etrafında binbir türlü fırtına oluşturuldu, gerilim yaşatıldı.Anlamsız bir biçimde kavgalar üretildi, haklar ihlal edildi. Masum Anadolu çocuklarının eğitimleri ellerinden alındı. Üniversitelerde bilim unutuldu, yasak ile avunuldu. Sokaklar gözyaşları ile doldu, üniversite giriş kapılarında işgal dönemlerini andırır polis zoru ile baş açtırma gibi aşağılayıcı uygulamalar oldu. Siyaset zemin başörtüsü ekseninde kutuplaştırıldı, provokasyonlar üretildi, çarşaflı erkek ajanlar yakalandı. Başörtüsünden kırmızı görmüş boğa gibi ürken bürokratlar görüldü. Devri iktidarlarında yasağı ortadan kaldıramayan hükümetler, milletin oyunu kapmak için Meclis'e başörtülü vekil sokma ucuzluğunu denediler. Ürettikleri gerginlikle yetindiler. Ama her defasında bir yeni aldatış, bir yeni aldanış sahneleri ile bugünlere geldik.Ajanlar gördük, yalanlar gördük, yasaklar gördük, mağdurlar gördük, mağdur edebiyatı yapıp iktidar olanlar gördük.Başörtüsü ekseninde dün ve bugün üretilen gerilime bakıp da bunun bir psikolojik savaş taktiği olduğunu anlamamak mümkün mü?Bir millet kurtuluş savaşını tetikleyen en önemli semboller ekseninde devleti ile kavgalı hale getiriliyor.2000 yılına kadar birinci safha böyle tamamlanıyor. Milletinin değerleri kavgalı devlet ve devletine düşman millet. Bu gerginlikten beslenip iktidar veya muhalefet olan partiler haricinde bu süreç ne milleti ne de devlete yarıyor. Bundan daha büyük bir psikolojik savaş olabilir mi? Bu süreci 1987 yılından bugüne sağlıklı okuyan bir tek tefekkür adamı, ilim adamı ve devlet adamı var: Prof. Dr. Haydar Baş.Onun dışında hemen her siyasi figür bu gerilimin körükleyicisi, uygulayıcısı ya da yasakçı zihniyetin ısrarcısı daha da kötüsü referansı konumunda. 28 Şubat sürecinden sonra psikolojik savaşta ikinci safhaya geçiliyor. Sözde bir hocaefendi ve 11 Eylül'ün çocuğu olmakla övünen AKP kadroları tarafından...önce Vatikan misyonunun bir parçası -kartel medyasına göre- "müslüman rahip" müslümanlara "hocaefendi" olarak dayatılan ABD-CIA çadırında ikamet eden kişi "başörtüsü teferruattandır..." "AB'ne karşı olan bir mürteci cami cemaatinde bile yoktur" çifte fetvası ile toplum mühendisliğini üstlenir.Ardından "başörtüsü namusumuzdur" nutukları ile iktidar olan AKP kadrosu, Diyanet'ten sorumlu bakanlığı, "başörtüsü kimi alimlere göre farz da değildir" diyen hocaefendinin Abant konsillerinin organizatörüne verir. Ve toplumu germeme bahanesiyle bir yandan yasakta ısrar eden Erdoğan da "isteyen peruk takar" fetvasıyla işi sulandıracaktı. Üç yıllık iktidarı boyunca millete devletin engel olduğu, çözümün AB'de olduğunu propaganda eden iktidar, psikolojik savaşın ikinci safhasının figüranlığına soyunuyor.AİHM'den de yasak kararı tescil edilince tehlikeli bir kulvara giriyor AKP.Kamusal alanda süren başörtüsü yasağı bizzat Erdoğan'ın başdanışmanı Zapsu'nun eşi eliyle camilere taşınıyor. Gazete manşetlerine yansıyan dehşet sahnesi şöyle: Cüneyt Zapsu'nun eşinin ön safta olduğu bir grup bayan erkeklerle karışık kolları ve başı açık olarak Cuma namazına duruyorlar. İstanbul Müftüsü "dini açıdan bu fotoğraf yanlış, bütün İslam bilginlerine göre bu namaz geçersizdir, bilginlerimiz bu genel uygulamaya aykırı tutumları fitne yani kargaşa olarak niteleyip şiddetle karşı çıkmışlardır" diyor.Diyanet İşleri Başkanı sessizce durumu seyrediyor. Başörtüsü namusunuzdu hani sayın Arınç? Bu işi toplumsal mutabakatla çözecektiniz hani sayın başbakan? Hangi toplumla, mason topluluklarına uyarak mı?Şimdi millet olarak başbakana seslenmenin vaktidir: En yakınınızdakilerin tehlikeli fitneye yol açacak maskaralığına son verin. Yeter. Yeter ki inancımızla, değerlerimizle, ölçülerimizle oynamayın. Sizden çözüm mözüm istemiyoruz. Anlaşılıyor ki bu sizin harcınız değil. Yeter ki ölçülerimizi hercümerç etmeyin, ettirmeyin. Ve bu konuda ebediyyen susun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014