Aylardır süren seçim çalışmaları boyunca hükümetin yürüttüğü seçim çalışmalarında milletimizin aklında bir soru kaldı. Milletimiz soruyor, yolda, işte her yerde konuşuyor. AKP bu kadar seçim harcamaları için harcadığı parayı nerden buluyor? Bu soruya ise pek çok AKP'li şöyle cevap veriyor: Devlet yardımı ve adayların harcamalarından geliyor bu para. İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası'nın "Belediyelerin Reklama Kapalı Yüzü" araştırması şimdi yazacaklarımız için gerçek rakamları ortaya koydu. İşte dudak uçuklatan harcama bütçesi.AKP bu seçimden önce seçim için 100 Milyon TL ayırdıklarını söylemişti. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı bu seçime toplam 600 milyon TL harcadı. Oysa Sayın Topbaş bu seçime 60 milyon TL harcayacakların söylemişti. Sadece ana yollardaki reklamlar için İstanbul'da 40 milyon TL harcayan AKP dört büyük ilde toplam 2,5 Milyar TL harcadı.Şimdi kaba bir hesap yapalım. Devletin verdiği 100 Milyon sizin harcadığınız 2,5 Milyar. Devletin verdiği, harcananın yanında neredeyse cep harçlığı olmuş.Akıllara başka bir soru geliyor tabi. AKP dört büyük il için 2,5 Milyar TL'yi nereden bulmuştur. Yoksa AKP'nin dediği gibi Başkan Sayın Topbaş mı koydu bu parayı ortaya? Krizin her yeri sardığı şu günlerde dağa taşa afiş, ilan asanlar, milletin kapılarına bulgur, pirinç bırakanlar, belli başlı noktalarda para saçanlar, aba altından sopa göstermeyi ihmal etmeyerek bana oy vermezseniz işiniz görülmez demeyi sürdürüyorlar. Batan bir ekonominin içinde batmayan mutlu bir azınlığın sürdüğü sefa bitmek bilmiyor.Milletimizin bu hükümetin artık mağdur edebiyatı yapamayacağını anlaması gerekir. Şu anda krizin değmediği hükümet ve yandaşlarıdır. Baksanıza sadece seçilmek için ceplerinden 2,5 Milyar TL harcadıkları İstanbul'da beklentileri nedir acaba? Bir başka açıdan bakalım. Milletimiz, "asarlarsa assınlar benden çıkmıyor" da diyebilir. İşin gerçeği o değil. Seçimlerin hemen ardından başlayacak yeni zamlarla bu afişlerin parasını yine bu millet ödeyecektir. Hükümet şu anda pek çok şirkete işçi çıkarmayın diye baskı kurmakta ve bu baskı seçimlerden sonra dalga dalga işsiz kalanlarla devam edecektir. Bu horoz dövüşüne bir son demek gerekmiyor mu? Bu nereden geldiği belli olmayan paraları harcayanların, saçıp savuranların bu gemiyi batırmalarına dur demek gerekmiyor mu? Bu açlığa bu sefalete dur demek gerekmiyor mu?Mağdur edebiyatı yaparken sefa sürenlere gerçek mağdurlar olan milletimiz bu seçimde bu hükümete ciddi bir cevap vermesi gerekmiyor mu?Gerekiyor, gerekiyor, gerekiyor. Bu seçimlerde bu açlığa son vermek, iş demek, aş demek Haydar BAŞ demek gerekiyor.
Cüneyt Sezer / diğer yazıları
- Durun demek zor mu efendiler? / 29.07.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009