Belediye başkanlarını tenzih ederim. Piramidin en üst noktasında oldukları için onlar daima kentte yaşayanlardan yana bir tavır sergilerler.
Ancak piramidin alt katlarına doğru indiğinizde partizanlık, adam kayırma, vatandaş kayırma başlar. Bu da özellikle partili olup olmama noktasına kadar gider. Piramit'in tabanı olan ve halkla birebir muhatap olan nokta adeta bir ayrım süzgeci gibi çalışır.
Belediyelerde personel değiştirmek veya personel almak öyle kolay bir iş değildi. Görevlendirme veya görevden almak ayrı bir işlemdi. Ancak belirgin bir suç yoksa görevlinin yaptığı işler kitabına uygun ise onun memuriyeti maaş ve özlük hakları saklı kalır, en kötü ihtimal ile yol veya temizlik işlerinde görevi devam ederdi.
İşçi alımları da belediye başkanının iki dudağı arasında idi. Mevsimlik, sezonluk veya geçici işçi statüsü asıl kadroya geçene kadar bir istihdam noktası olarak kullanılırdı.
Geçtiğimiz günlerde merak ettim. Sistem aynen devam ediyor mu diye… Birkaç arkadaşa sorduğumda 'aşağı-yukarı aynı' dedi. Sadece 'sözleşmeli personelin hizmet akdinin yenilenip-yenilenmeyeceğine kararı daha çok parti karar veriyor' dedi.
***
Burada bir nokta koyalım.
Belediyeler halkın hizmet beklediği yerlerdir ve partilerden bağımsız olmalıdır. Hizmet götürürken halka sormadan belediyeyi borçlandırmaya bile hakkı yoktur. Ne yazık ki bizde "Halk beni seçti, ben ne istersem yaparım" zihniyeti bu dönemde giderek yaygınlaştı. Her ne kadar bir belediye meclisinden bahsedilse de, oralarda da partilerin sözü geçiyor. Halkın değil…
Halkın yararına olacak şeyden ziyade partinin isteklerine göre hareket ediliyor ve buna da hizmet politikası diyorlar.
Gerçekten belediyeler tarafsız mı? Herkese eşit hizmet götürüyor mu? Sorusunu sorduğunuzda çok komik cevaplar alıyorsunuz.
Çünkü halka hizmet götürmek sadece çöp arabası, su saati takmak, yollara göstermelik bir asfalt atmaktan ibaret değildir. Yaşanılan yere makyaj yaparak bir takım çevrelere şirin görünmek de değildir.
Aslolan halkın ihtiyaçlarına eğilebilmek, nüfus artışının getirdiği planlama becerisini kullanabilmektir.
***
Mevcut iktidar döneminde büyükşehir belediyeleri ile ilçe belediyeleri ayrı partilerde ise büyük çekişmeler yaşandığını, birinin olur dediğine ötekinin olmaz dediğini, bütün kenti ilgilendiren projelerde bile çekişme halinde olduklarına şahit oluyoruz.
Mahalleden kendi partilerine çıkan oy sayısına göre hizmet planlayan anlayış büyükşehirlerde yaygın bir hizmet eğilimi olarak görülüyor.
Tabii, bu konuda merkezi hükümetin seçim üstü kaynaklarını tamamen yandaş belediye veya kurumlara yönlendirmiş olması, muhalefet belediyelerini zora sokacak tutum ve davranışlar içinde olması siyasi bir tercih olarak algılansa da doğru değildir.
Yıllarca Anadolu'yu sömüren payitaht anlayışı bugün de devam ediyor. Saray halkı mutluluk ve refah içinde yaşarken, kurban bayramlarında kolcuların Anadolu kentlerinden hayvan topladıklarını, beş kuruşa mal olan sürüleri üç kuruşa devlet emri diyerek satın alarak, saray efradınca İstanbul halkına hayır adı altında dağıttıklarını, suni bir refah yaratarak beyleri paşaları kendilerine sadık kalmaya yönlendirdiklerini biliyoruz.
Anadolu halkının her zaman gönlü zengin, ama kesesi hep boştu. Kışı geçirecek bulguru, fasulyeyi depolamak, hayvanlar için samanlığı doldurmak, üzüm pekmezi yapmak, odun veya tezek deposunu dolu tutmak, bir köyden diğerine gidecek bir yük hayvanına sahip olmak mutluluk ve varlık olarak kabul ediliyordu.
Bugün de durum pek farklı değil. Herkesin arabası var. Ama benzin koyacak parayı bulamıyor. Evi olan tamiratını yaptıramıyor, bahçesi olan gübreyi alıp tarlasına atamıyor. Ürünü olan elektrik parası çok gelip kesilince sulamasını yapamıyor. Ürünü yevmiyeler yüksek, satış fiyatı düşük olunca tarladan toplatamıyor.
***
Kentte ve köyde yaşayan insanların sorunlarını çözmek ve onlara hizmet götürme görevi sanıldığı gibi valilerin değil, belediye başkanlarının ve yerel yönetim görevlilerinin işidir. Köyde tarım yapandan, kentte dükkânının kepengini açamamış esnafa kadar onun yanında olması gereken yerel yönetimlerdir.
Eğer ürün tarlada kalıyor, esnaf kan ağlıyorsa bu tamamen belediyelerin duyarsızlığındandır.
Nerede bir halk mutlu ise bakınız, onun arkasında gerçek belediye desteği vardır.
Valilikler mi? Gelin onu bir başka yazıya bırakalım.
Ama herşeyin başında "Milli Devlet" kavramının olması lazım.
Sağlıkla kalın.
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023
- Haydar Hoca'yı unutmayın / 02.12.2023
- Öğretmenim… / 23.11.2023
- Bir zeytin öyküsü… / 11.11.2023
- Yağmur mevsimi… / 07.11.2023
- Çocuk! / 05.11.2023
- Deprem gerçeği / 01.11.2023
- Cumhuriyet anlayışı / 28.10.2023