Geçenlerde Mahfi Eğilmez'in Türkiye ile Rusya arasında milli paralarla ticaretin gerçekçi olamayacağını, ekonomik verilerle açıklamaya çalıştığı makalesini okudum. Sayın Eğilmez'in kapitalist ekonomik birikimine saygı duyuyorum. Kendi içerisinde tutarlı ve doğru da söylüyordur ona itirazım yok.
Benim itirazım şuna. Milli paralarla ticaret yapmak ve milli-yerli para tanımı ve o tanıma yüklenen misyon, ilk defa 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş tarafından iktisat literatürüne kazandırılmıştır. Bugüne kadar da 10 uluslararası Milli Ekonomi Modeli (MEM) kongrelerinde 500'ü aşkın iktisat âlimi tarafından tartışılmıştır. Kapitalizmden kaçan insanlığın ve devletlerin çıkış olarak sarıldığı 'milli para' tanımını orijinalinden (MEM) okuyarak, okuma zahmetini göstererek yorum yapılsaydı daha isabetli ve faydalı olurdu. Zira MEM'in piyasa mekanizmaları ve paraya getirdiği özgün ve orijinal tanım, kapitalist öğreti ile taban tabana zıttır.
Dış ticaret açığından kurtulmak için ihracat, ithalat makasının sıfır veya ihracat yönünde pozitif olmasının gerekliliğini herkes bilir. Bilinen bu gerçeğin realize edilebilmesi o kadar da kolay değildir. Yapısal değişiklikler gerekir. İlk önce yapmamız gereken, çözümü ekonomik sorunların kaynağı olan kapitalizmde aramaktan vazgeçerek yeni bir yol aramak olmalıdır. Onun için MEM'i incelemek, kongrelerde sunulan bilimsel tebliğleri okumak önem arz ediyor.
Kendi emek ve üretiminiz karşılığında maliyetsiz paranızı üretip piyasa mekanizmalarınızla gerekli yerlere maliyetsiz olarak yönlendiremiyorsanız, yerli emek ve üretiminiz karşılığında iç talebinizi borçlanarak sağlıyor iseniz, devletin en temel gelir kaynağını, sürdürülebilir borçlanmak ve vergi toplamak olarak gören kapitalizme teslimiyet gösteriyorsanız, mutlak manada dış ticaret açığından kurtulmanız mümkün değildir.
Tartışmamız gereken, Amerika'nın kendi yerli emek ve üretimini ihraç ederken kendi parasını talep etmesi en doğal hakkı olduğu gibi, bizim de kendi yerli emek üretimimizi ihraç ederken kendi paramızı niçin talep edebiliyor olamayışımız olmalıdır.
İşte bu noktada kapitalizmin karşısına milli parayla başkaldıran başta BRICS ülkeleri olmak üzere, arayışta olan diğer ülkelere yol göstermenin, yürek vermenin milletimizin de menfaatine olduğunu görmeliyiz. Ona göre safımızı belirleyip kalemimizi kullanmalıyız. Yoksa söyleminiz Amerikan emperyalizmine karşı olsa da finalde kendimizi Amerikan menfaatine hizmet eder durumda buluruz.
Milli paraya geçmenin zorluğu kadar zaruri olduğu gerçeğini ve doğru bir yerden başlamanın gerektiğini Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabjov; tüm ülkelerin doların kilit rezerv döviz olarak kullanılması konusunda zamanında endişe duymadıklarını ve ABD'nin herhangi bir nedenden bu durumu kötüye kullanabileceğini düşünmediklerini ifade ederek bugün yapılması gerekeni "Küresel dövizlerin çeşitlendirilmesi, ulusal dövizlerdeki ödemelerin genişletilmesi ve Amerika'nın bankalarındaki hesaplarına bağlı kalmayacağımız bir akış şemasına geçmemiz gerek" olduğunu ortaya koydu.
Bugün dünya bu tespiti yapıyor ve hararetli bir şekilde çözüm yollarını aralıyorsa bunu 2005 yılında ortaya koyulan milli para tanımına borçludur. Artık rahatlıkla şunu söyleyebiliriz, milli para kapitalizmin karşısında kendi bloğunu inşa etmektedir. Onun için 2005 yılı iktisatta bir miladın başlangıcıdır.
(Devam edecek)?
Benim itirazım şuna. Milli paralarla ticaret yapmak ve milli-yerli para tanımı ve o tanıma yüklenen misyon, ilk defa 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş tarafından iktisat literatürüne kazandırılmıştır. Bugüne kadar da 10 uluslararası Milli Ekonomi Modeli (MEM) kongrelerinde 500'ü aşkın iktisat âlimi tarafından tartışılmıştır. Kapitalizmden kaçan insanlığın ve devletlerin çıkış olarak sarıldığı 'milli para' tanımını orijinalinden (MEM) okuyarak, okuma zahmetini göstererek yorum yapılsaydı daha isabetli ve faydalı olurdu. Zira MEM'in piyasa mekanizmaları ve paraya getirdiği özgün ve orijinal tanım, kapitalist öğreti ile taban tabana zıttır.
Dış ticaret açığından kurtulmak için ihracat, ithalat makasının sıfır veya ihracat yönünde pozitif olmasının gerekliliğini herkes bilir. Bilinen bu gerçeğin realize edilebilmesi o kadar da kolay değildir. Yapısal değişiklikler gerekir. İlk önce yapmamız gereken, çözümü ekonomik sorunların kaynağı olan kapitalizmde aramaktan vazgeçerek yeni bir yol aramak olmalıdır. Onun için MEM'i incelemek, kongrelerde sunulan bilimsel tebliğleri okumak önem arz ediyor.
Kendi emek ve üretiminiz karşılığında maliyetsiz paranızı üretip piyasa mekanizmalarınızla gerekli yerlere maliyetsiz olarak yönlendiremiyorsanız, yerli emek ve üretiminiz karşılığında iç talebinizi borçlanarak sağlıyor iseniz, devletin en temel gelir kaynağını, sürdürülebilir borçlanmak ve vergi toplamak olarak gören kapitalizme teslimiyet gösteriyorsanız, mutlak manada dış ticaret açığından kurtulmanız mümkün değildir.
Tartışmamız gereken, Amerika'nın kendi yerli emek ve üretimini ihraç ederken kendi parasını talep etmesi en doğal hakkı olduğu gibi, bizim de kendi yerli emek üretimimizi ihraç ederken kendi paramızı niçin talep edebiliyor olamayışımız olmalıdır.
İşte bu noktada kapitalizmin karşısına milli parayla başkaldıran başta BRICS ülkeleri olmak üzere, arayışta olan diğer ülkelere yol göstermenin, yürek vermenin milletimizin de menfaatine olduğunu görmeliyiz. Ona göre safımızı belirleyip kalemimizi kullanmalıyız. Yoksa söyleminiz Amerikan emperyalizmine karşı olsa da finalde kendimizi Amerikan menfaatine hizmet eder durumda buluruz.
Milli paraya geçmenin zorluğu kadar zaruri olduğu gerçeğini ve doğru bir yerden başlamanın gerektiğini Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabjov; tüm ülkelerin doların kilit rezerv döviz olarak kullanılması konusunda zamanında endişe duymadıklarını ve ABD'nin herhangi bir nedenden bu durumu kötüye kullanabileceğini düşünmediklerini ifade ederek bugün yapılması gerekeni "Küresel dövizlerin çeşitlendirilmesi, ulusal dövizlerdeki ödemelerin genişletilmesi ve Amerika'nın bankalarındaki hesaplarına bağlı kalmayacağımız bir akış şemasına geçmemiz gerek" olduğunu ortaya koydu.
Bugün dünya bu tespiti yapıyor ve hararetli bir şekilde çözüm yollarını aralıyorsa bunu 2005 yılında ortaya koyulan milli para tanımına borçludur. Artık rahatlıkla şunu söyleyebiliriz, milli para kapitalizmin karşısında kendi bloğunu inşa etmektedir. Onun için 2005 yılı iktisatta bir miladın başlangıcıdır.
(Devam edecek)?
Harun Kayacı / diğer yazıları
- O kurtuluş kapısıydı / 14.04.2024
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021