?(Dünden devam)
Türkiye ile Rusya arasında kullanılacak milli para yaklaşımını bir de MEM (Milli Ekonomi Modeli) gözüyle inceleyelim.
1) Rusya Türkiye'den, Türkiye de Rusya'dan mal alırken her iki ülkenin aracı parası dolar olarak kullanılıyor. Yani Rus'un ve Türk'ün emeğini satın alan Amerikan merkez bankası oluyor. Karşılıksız parasına karşılık olarak, bizlerin emek ve üretimlerimizi koyuyor.
Oysa MEM'de yerli-milli para, yerli emeğin ve üretimin karşılığıdır. Her ülke ürettiğinin karşılığını mutlak manada alabilmesi için kendi parasını talep etmesi lazım ki, kendi emek ve üretimini korumuş olsun. Başka bir ifadeyle Amerika benim yerli üretimimi kendi parasıyla alamıyor olması lazım. Yerli emek ve üretimimizi borçlanmadan yapıyor olmamız lazım. Dolayısıyla dış ticaret açığı veya fazlası rezerv para olarak kullanılan dolar üzerinden değil karşılıklı paralar üzerinden olmalıdır. O paraların arkasında da o ülkelerin emeği ve üretimi olması şarttır.
Bu yaklaşım bize; Karşılıklı milli paralarla yapılan ticaretin uygulandığı alanlarda, karşılığında emek ve üretimin olmadığı dolardan bağımsız olarak hareket edebilme imkânını verecektir. Bu yaklaşım aynı zamanda da milli paraların hâkim olduğu her alandan doların temizlenmesini sağlayacaktır. Yerli piyasalardan temizlenen her dolar Amerika'nın kâğıttan imparatorluğunun batmasına, Amerikan halkının uyanmasına vesile olacaktır.
2) Ruslar bizden 21 milyar TL'lik hizmet veya mal alabilmesi için kendi merkez bankasında TL tutmak zorunda kalacaktır. Biz de Rusya'dan alacağımız doğal gaz, petrol vs. için ise merkez bankamızda 150 milyar Ruble tutmak zorundayız. Buradaki dış ticaret açığını nasıl kapatabilirizin cevabını Mevlana'nın karanlıktaki fil tarifine benzetmeyelim. Işık yakılırsa yani MEM'in bütün mekanizmaları sırasıyla uygulanırsa bu durum ya ortadan kalkar ya da makul seviyelerde seyreder. Bu konu başlı başına birkaç makale konusudur. Ama şu kadarını ifade etmek gerekirse MEM, kendi iç pazarımızı yabancının iç pazarı durumundan kurtarmak için yeni (milli para) para tanımından hareketle üreticinin önündeki engellerin nasıl kaldırılacağını, eş zamanlı olarak sosyal devlet projeleriyle de iç pazarın alım gücünün borçlanmadan nasıl artırılacağını ortaya koymaktadır. Ayrıca MEM, dövizle borçlanmadan millet devlet ortaklığı ile yeli kaynakların devreye nasıl koyulacağını, üretilen katma değerden devletin ve özel sektörün ihtiyacı kadar hatta gerekiyorsa daha da fazla dövizin nasıl elde edeceğini ortaya koymaktadır.
3) Parayı doğru anlamak adına; "para kapitalizminde borsa, döviz ve faizle elde edilir. MEM'de ise para kazanılır." Kazanılan paranın arkasında emek ve üretim vardır. Elde edilen paranın arkasında spekülatif hareketler vardır. Dikkat edilirse güçlü firmaların yılsonu açıkladıkları karları incelendiğinde, faaliyet dışı kârı, faaliyet içi kârından daha fazla olduğu görülür. Kapitalizmin para tanımı, paranın reel sektörün dışına çıkmasını engelleyemez. Bu hasta yaklaşım işsizliğin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin de baş müsebbibidir.
MEM'de ise para, faizsiz mübadele aracıdır, ama değer saklama aracı değildir. Paranın reel sektörün dışındaki alanlarda kârlılığı sıfır limitinde olduğu için para üretim ve tüketim içinde hareket etmek durumundadır. Bu yaklaşım üretimin büyümesini, tüketicinin ise onurlu bir yaşama kavuşmasını sağlar.
4) Milli para anlayışının oluşturduğu bloğun, Türkiye, İran, Endonezya vs. ile 10 ülke olduğunu düşünerek, bu ülkelerinin milli paraları ihracat ve ithalatta rezerv para olarak kullanıldığında, her ülke payına düşen emeğinin ve üretiminin karşılığını almış olacaktır. Bu yaklaşım dolardan bağımsız bir ekonomik alanın doğmasıyla dolar vatanına dönmek zorunda kalacaktır. Bu süreç Amerika'nın batışına, halkının ise uyanmasına vesile olacaktır.
5) Her ülkenin emek ve üretiminin karşılık bulduğu bu havuzda dış ticaret açığının sürdürülebilir olması daha kolaydır. Bu sistem yerli üretimi ayağa kaldırır, karşılıklı dışa bağlılığı minimalize eder ve ülkelerin dış ticaret açıkları reel ve havuz içerisinde her ülkenin menfaatine eritilebilir.
Türkiye ile Rusya arasında kullanılacak milli para yaklaşımını bir de MEM (Milli Ekonomi Modeli) gözüyle inceleyelim.
1) Rusya Türkiye'den, Türkiye de Rusya'dan mal alırken her iki ülkenin aracı parası dolar olarak kullanılıyor. Yani Rus'un ve Türk'ün emeğini satın alan Amerikan merkez bankası oluyor. Karşılıksız parasına karşılık olarak, bizlerin emek ve üretimlerimizi koyuyor.
Oysa MEM'de yerli-milli para, yerli emeğin ve üretimin karşılığıdır. Her ülke ürettiğinin karşılığını mutlak manada alabilmesi için kendi parasını talep etmesi lazım ki, kendi emek ve üretimini korumuş olsun. Başka bir ifadeyle Amerika benim yerli üretimimi kendi parasıyla alamıyor olması lazım. Yerli emek ve üretimimizi borçlanmadan yapıyor olmamız lazım. Dolayısıyla dış ticaret açığı veya fazlası rezerv para olarak kullanılan dolar üzerinden değil karşılıklı paralar üzerinden olmalıdır. O paraların arkasında da o ülkelerin emeği ve üretimi olması şarttır.
Bu yaklaşım bize; Karşılıklı milli paralarla yapılan ticaretin uygulandığı alanlarda, karşılığında emek ve üretimin olmadığı dolardan bağımsız olarak hareket edebilme imkânını verecektir. Bu yaklaşım aynı zamanda da milli paraların hâkim olduğu her alandan doların temizlenmesini sağlayacaktır. Yerli piyasalardan temizlenen her dolar Amerika'nın kâğıttan imparatorluğunun batmasına, Amerikan halkının uyanmasına vesile olacaktır.
2) Ruslar bizden 21 milyar TL'lik hizmet veya mal alabilmesi için kendi merkez bankasında TL tutmak zorunda kalacaktır. Biz de Rusya'dan alacağımız doğal gaz, petrol vs. için ise merkez bankamızda 150 milyar Ruble tutmak zorundayız. Buradaki dış ticaret açığını nasıl kapatabilirizin cevabını Mevlana'nın karanlıktaki fil tarifine benzetmeyelim. Işık yakılırsa yani MEM'in bütün mekanizmaları sırasıyla uygulanırsa bu durum ya ortadan kalkar ya da makul seviyelerde seyreder. Bu konu başlı başına birkaç makale konusudur. Ama şu kadarını ifade etmek gerekirse MEM, kendi iç pazarımızı yabancının iç pazarı durumundan kurtarmak için yeni (milli para) para tanımından hareketle üreticinin önündeki engellerin nasıl kaldırılacağını, eş zamanlı olarak sosyal devlet projeleriyle de iç pazarın alım gücünün borçlanmadan nasıl artırılacağını ortaya koymaktadır. Ayrıca MEM, dövizle borçlanmadan millet devlet ortaklığı ile yeli kaynakların devreye nasıl koyulacağını, üretilen katma değerden devletin ve özel sektörün ihtiyacı kadar hatta gerekiyorsa daha da fazla dövizin nasıl elde edeceğini ortaya koymaktadır.
3) Parayı doğru anlamak adına; "para kapitalizminde borsa, döviz ve faizle elde edilir. MEM'de ise para kazanılır." Kazanılan paranın arkasında emek ve üretim vardır. Elde edilen paranın arkasında spekülatif hareketler vardır. Dikkat edilirse güçlü firmaların yılsonu açıkladıkları karları incelendiğinde, faaliyet dışı kârı, faaliyet içi kârından daha fazla olduğu görülür. Kapitalizmin para tanımı, paranın reel sektörün dışına çıkmasını engelleyemez. Bu hasta yaklaşım işsizliğin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin de baş müsebbibidir.
MEM'de ise para, faizsiz mübadele aracıdır, ama değer saklama aracı değildir. Paranın reel sektörün dışındaki alanlarda kârlılığı sıfır limitinde olduğu için para üretim ve tüketim içinde hareket etmek durumundadır. Bu yaklaşım üretimin büyümesini, tüketicinin ise onurlu bir yaşama kavuşmasını sağlar.
4) Milli para anlayışının oluşturduğu bloğun, Türkiye, İran, Endonezya vs. ile 10 ülke olduğunu düşünerek, bu ülkelerinin milli paraları ihracat ve ithalatta rezerv para olarak kullanıldığında, her ülke payına düşen emeğinin ve üretiminin karşılığını almış olacaktır. Bu yaklaşım dolardan bağımsız bir ekonomik alanın doğmasıyla dolar vatanına dönmek zorunda kalacaktır. Bu süreç Amerika'nın batışına, halkının ise uyanmasına vesile olacaktır.
5) Her ülkenin emek ve üretiminin karşılık bulduğu bu havuzda dış ticaret açığının sürdürülebilir olması daha kolaydır. Bu sistem yerli üretimi ayağa kaldırır, karşılıklı dışa bağlılığı minimalize eder ve ülkelerin dış ticaret açıkları reel ve havuz içerisinde her ülkenin menfaatine eritilebilir.
Harun Kayacı / diğer yazıları
- O kurtuluş kapısıydı / 14.04.2024
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021
- Zulme baş kaldırmak sistemle olur / 19.11.2023
- Hamaset mi, çözüm mü? / 16.11.2023
- Asıl hedef Türkiye! / 06.11.2023
- Sahi siz kimsiniz, Sayın Önkibar? / 08.05.2023
- Yeni Mesaj’la çeyrek asır / 01.12.2022
- İslam’ı yaşamak, Ehl-i Beyt’i anlamaktan geçer / 04.08.2022
- Gadir-i Hum bayramını anlamak / 18.07.2022
- Bermuda ekonomi üçgeninden kurtulmanın yolu / 02.12.2021
- Böyle bir şey olabilir mi, biz neyi tartışıyoruz? / 01.12.2021