logo
19 NİSAN 2024

Bilinmeyen Vatikan - Ekümenizm ve İslam dünyası

26.12.2000 00:00:00
Hıristiyanlığa ve Ekümenizm hareketinin yönlendiricilerine göre Yahudiler ve Müslümanlar "Doğru Yolda Yanlış Adımlar Atan" iman sahibi insanlardır. Bunları "Ekümeneye-Uygarlık" kazanabilmek için Hıristiyanlaştırmak ilk hedeftir

Ekümenik kavramı son iki yıl içinde Türkiye'de de duyuldu. Hıristiyan aleminin bu en önemli kavramının Türkiye'de tartışma konusu olması Fener Patriği I. Bartolomew'un kendini "Konstantinopolis Ecumenical Patriği" olarak lanse ediyor oluşuyla bağlantılıydı. Fener Patriği'nin bu iddiasının Hıristiyanların gerçekliğine uygun olup olmadığı bu bölümde görüşlerinize sunulacaktır. Ayrıca Ekümenik kavramının tarihsel gelişimi ve bu kavramın Hıristiyan alemindeki yeri ve rolü açıklanacaktır. Özellikle Vatikan ve Papalık için Ekümenizm'in ne anlama geldiği doğrudan doğruya Papalık belgelerinden yola çıkılarak gösterilecektir.

EKÜMENE-KATEŞİZM-EKONOMİ

Ekümenik kavramı Hıristiyanlık aleminde çok belirleyici rol oynayan bir üst kavramdır. İznik Konseyi'ne (325) kadar geçen süre içinde bu kavram Hıristiyanlığın kuruluş dönemi sayılan bu ilk üç yüz yılda Kilise Babaları tarafından ele alınmış ve yazılarında ve vaazlarında sıkça dile getirilmiştir. Şimdi kısaca bu Kilise Babaları'nın anladıkları anlamdaki Ekümenik kavramını anlatalım. Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, söz konusu Kilise Babaları Ekümenik kavramını, bugün kullanılan ama bambaşka bir anlam ifade eden "Ekonomi" kavramıyla karşılıyorlardı. Günümüzde çok kullanılan "Ekonomi" kavramı gerçekte, örneğin I.S. 4. yüzyılda, Hıristiyanlığın en temel kavramıydı. Günümüzde Katolik Kilisesi her türlü resmi belgede Ekonomi kavramını, iktisat anlamında değil, "Ekümene"anlamında kullanmayı sürdürmektedir. Örneğin Katoliklerin İncil'den sonraki en önemli kitabı Kateşizm'de "Economy" kavramı işte bu şekilde kullanılmıştır. (Babtism in the Economy of Salvation- 313 gibi). Günümüzde bir bilim dalı olan iktisat, işte Hıristiyanlığın temel kavramı olan bu Grekçe Ekümene kavramının "Sekülarize Edilmiş" (Dünyevileştirilmiş) olan şeklidir.

KİLİSE BABALARINA GÖRE EKÜMENİK KAVRAMI

Şimdi Kilise Babaları için Ekümenik ne anlama geliyordu, kısaca bunu görelim. Economy-Ekümene kavramına ilk kez Antakyalı İgnatius'da rastlıyoruz. I. S. 115 yılında öldürülmüş olan bu din adamı Kilise'yi en çok savunmuş olan ilk üç Apostolic Baba'dan biriydi. Ona göre Meryem'in bakire olarak gebe kalabilmesi Tanrı'nın Planı'nın "Economysi" idi. (To the Ephesians, XVIII). Dolayısıyla, Ignataeus'a göre bu bir "Dispentation" idi. Diğer bir deyişle "İlahi iradenin yeryüzünde tecelli edebilmesi için gereken Berat'tı". Günümüzde bu anlamını hala sürdürmekte olan Dispentation (Economy) kavramı Masonlukta da kullanılmaktadır ve en az dört masonun bir araya gelerek yeni bir Loca kurabilmek amacıyla ana Loca'dan Berat, yani "Dispentation" alması olarak anlaşılmaktadır. İkinci olarak zikredeceğimiz Kilise Babası Irenaeus'tur. 130-200 yılları arasında yaşamış olan Irenaeus'un en önemli eseri Adversus Haereses (Sapkınlığa Karşı) adlı Latince kitaptır. Ona göre "Economy" Tanrı'nın insanları kurtuluşa yönlendirişidir. Irenaeus'la birlikte "Economy" Tanrı'nın yeryüzünü ve tüm canlıları yönetmesi (Ministry) anlamını kazanmıştır. (Ah, IV. XX.5-ad fin -6). Üçüncü Kilise Babası Irenaus'un çağdaşı ünlü Tertullianus'tur. Tertullian, Credo quia absurdum est diye bilinen "İkrarı" yazan din adamıdır. Tertullian, din felsefesine "Bölünmeden Ayrışma" ilkesini (Distinction Without Division) getiren şahıstır. Ona göre "Economy" Tanrı'nın insanları yönetişi ve kendisini onlara açıklaması anlamına (vahiy) geliyordu. (Adversus Praxaen, 8). Tertullian, Teslis'in (Trinite) Ekonomisi diye bir kavram geliştirmişti. Bu anlamında Economy, Tanrı'nın kendisine ait sırlarından biriydi ve buna kesin iman gerekiyordu. Bu nedenle de Economy, "Rule of Faith" (İman Yönetimi) için gerekli ön koşuldu. Yine aynı çağdan İskenderiyeli Clement de Economy kavramına çok önem vermişti. Ona göre de Economy, "Holy Dispentation" (Kutsal Berat) idi (Stromateis, VIII.II-5). Bu Beratın cihanşumul (Universal) olduğunu öne süren ilk Kilise Babası odur. Ona göre imanlı olan bir kişinin Hıristiyan veya Grek olması fark etmezdi. Çünkü Tanrı'nın beratı (Yolgöstericiliği) İsa'ya tüm insanlığı değiştirmesi için verilmişti. Bu nedenle de Evrensel'di. Bu anlamında Ekümene "Yol=Yön=Way"dir. Tanrı'ya giden Evrensel Yol'dur. 185-255 yılları arasında yaşamış olan Origen ise tarihe Katolikliği ve Ortodoksluğu kuran Kilise Babası olarak geçmiştir. Ona göre Economy=Ekümene, Tanrısal Krallığın (Trinite) yeryüzündeki "Ev Halkını" (Kilise'yi ve Hıristiyanları) yönetmesi (Management) anlamına gelmektedir. Origen, Economy'nin Trinite'yi yapan sır olduğunu ve bunun da Kilise'de bulunduğunu ısrarla savunmuştur. (De Principiis, III.1-14) 296-373 yılları arasında yaşamış olan İskenderiye Piskoposu Athanasius ise günümüze kadar gelen ve halen de özellikle Ortodoks alemi için bağlayıcılığı olan İznik Konseyi'nde ve sonrasında Kilise'nin ayakta kalmasını sağlayabilmiş olan bir din adamıdır. Ona göre Economy, bu kez "Enkarnasyon" anlamına geliyordu ve Vaftiz, Trinite, Eukarist ve Liturgy ile bağlantılıydı. Athanasius, Trinite'yi kabul etmeyen Arianist görüşlere karşı, işkencelere ve sürgünlere rağmen görüşlerini kabul ettirebilmeyi başarmış bir dinadamıydı. Sürgünde yaşadığı yıllarda Athanasius'dan "İnvisible Patriarch" (Göze Görünmeyen Patrik) diye söz edilirdi. Toparlarsak, Ekümene bu din adamlarına göre ilahi iradenin evrensel bir tecellisi ve Beratı; ev halkının yönetilmesi; onların İsa'yla bütünleşerek (Eukarist) Ölümsüzleşmesini ve İmanın Evrensel Yönetimselliği gibi anlamlara geliyordu. Bu dönemde şekillenen Ekümene'nin İslamiyet'teki "corralative" karşılığı Dar'ül İslam'dır. Zamanla Ekümene (gr. Oecumenicus) "Sürekli Yerleşim Alanı" bir tür Hıristiyan Habitat'ı anlamında kullanılmaya başlandı. Bu nedenle medeniyet kavramıyla bağlantı oldu. İslami söylemde Medine=Uygar Yerleşim Birimi gibi bir anlam taşıdı. Aynı zamanda üstün bir dinsel-kültürün varlığı da Ekümene kavramıyla anlatılır oldu. Şöyle ki Ekümene sayılan bir bölgedeki kültürel gelişmişlik, Ekümene bölgesinin periferisinde bulunan diğer kültürleri kendisine silah zoruyla olmasa da hayranlık yoluyla, (İmitation=Özenme ve Nemesis=Benzeyişe) aracılığıyla bağlamıştır.

EKÜMENİK HAREKETİN GÜNÜMÜZDEKİ MERKEZİ İSVİÇRE'DEDİR

Günümüzdeki Ekümenik hareketin merkezi İsviçre'dedir. Cenevre'de etkili olan Protestanlığın Kalvinist kanadının yönlendiriciliğindedir. Almanya'da ise yine Protestan (Luteran) Kiliselerin yönlendiriciliğindedir. Ekümenik, bu Kiliseler tarafından "Tanrısal Strateji" anlamında kullanılmaktadır. Bu stratejinin günümüz dünyasında etkili olan üç uluslararası temsilcisi vardır. Bunlar ECEC (Avrupa İşbirliği İçin Ekümenik Komisyon); WCC (Dünya Kiliseler Konseyi) ve CCREC (Avrupa İşbirliği İçin Hıristiyan Sorumluluğu Komitesi). Ekümenik, bu uluslararası kurumlar tarafından, Katolik Kilisesi'nin "Spiritual Ecumenism'i" gibi değil doğrudan doğruya bir ideoloji ve dünya görüşü olarak benimsetilmek amacıyla kullanılmaktadır. Katolikler de dahil tüm Hıristiyanlık için bir "İzm" olarak Ekümenik Hareket, ilkin Hıristiyanların kendi içlerindeki bütünleşmeyi bu Üst Kavram'ın çatısı altında yapmayı öngörmektedir. Bu boyutuna Ekümenikalizm denilir. Fener Patrikhanesi bu ideolojinin Ortodoks temsilcisidir.

İLK VE SON EKÜMENİKAL KONSEY

Hıristiyan alemindeki ilk Ekümenikal Konsey I. S. 325 yılında İmparator Konstantin tarafından toplanmıştır. Açıkça görülebileceği üzere "Ekümenikal" kavramı bu ilk konseyde İmparator'un veya bir Patrik'in özel sıfatı olarak değil, doğrudan doğruya bir Din'in en üst yasama kavramı olarak kullanılmıştır. Bu nedenle herhangi bir şahsın ister imparator ister Patrik olsun "Ekümenikal" kavramını kendi tekeline alması söz konusu olmamıştır. Konstantin isteseydi bu ilk konseyi topladığı için kendisini "Ekümenikal İmparator" ilan edebilirdi ama etmemiştir. Ekümenik Patrik nitelemesini ilk kullanan Patrik, Johan'dır. İstanbul Patriği kendi topladığı bir Synod'da (Din Meclisi) kendisine "Ekümenik Patrik" denilmesini karara bağlamıştır. I.S. 587/88 yılında İstanbul'da toplanan bu Synod da Patrik Johan (Acul, Aceleci diye bilinir) o sırada Papa olan 2. Pelagius'a karşı kendisine bu sıfatı yakıştırmış ve güç yarışına girmiştir. Papa bunu duyunca derhal harekete geçmiş ve Bizans'taki delegesini (Apocrisiarius) görevlendirerek onun Eukarist (Şarap ve ekmek) törenine katılmasını engellemiştir. Papa, böylelikle kendisine "Ekümenikal" diyen bir Patrik'in yöneteceği dinsel törenlerin Hıristiyanlığa aykırı olacağını açıklamış oluyordu. Pelagius'tan sonra Papa seçilen Gregory de Acul Johan'ın bu sıfatı kullanmasını yasaklamıştır. Gregory bu kadarla da kalmamış bu sıfatı kullanmakta ısrar eden patriği "Anti-Christ" (Deccal) ilan etmiştir! Hıristiyan alemindeki en son "Ekümenikal Konsey" ise Türk dostu diye tanıtılan Papa 23. John'un girişimiyle 1962-65 yılları arasında toplanmıştır. Burada da açıkça görüldüğü üzere Ekümenikal takısı sadece bir din konseyinin sıfatı olarak kullanılmıştır; Papa kendisini "Ekümenik Papa" olarak tanımlamamıştır.

EKÜMENİZM İLE GÜDÜLEN STRATEJİ

Bu Konsey'in belgelerinde Ekümenizm, ilkin, Hıristiyanların kendi içlerinde bütünleşmelerini öngören bir üst düzey kavram olarak ele alınmıştır. Ayrıca "Evrensel Berat" anlamına geldiği için diğer dinlerle özellikle de Yahudilik ve İslamiyet'le ilişkilerin kurulması için düşünülen "Strateji" anlamında kullanılmıştır. Vatikan'ın Fener Patrikhanesi'yle ilgili ilişkilerini geliştirme meselesi de yine bu kavrayışın kapsamındadır. Nedir ki Vatikan, Fener Patriği'nin kendisini değil, Ortodokslar tarafından toplanmış olan konseylerini "Ekümenikal" kabul etmektedir. Fener Patriği'ni "Konstantinopolis Ekümenikal Patriği" olarak değil, dikkat çok önemlidir ki, "Ortodoks Ekümenikal Patrik" olarak kabul ve beyan etmektedir. II.Ekümenikal Konsey'ın 1965'de tamamlanan ve 1992'de ve 1995'de yayınlanan Kateşizm Kitabına göre İslamiyet'e bakış şöyledir: "Kilise'nin Müslümanlarla ilişkisi. "Kurtuluş Planı Yaradan'ı dile getirenleri de kapsamaktadır. Bunların arasında ilk sırayı Müslümanlar alırlar. Bunlar Hz. İbrahim'in imanına bağlıdırlar. Ve bizlerle birlikte onlar da tek ve bağışlayıcı bir Tanrı'ya bağlıdırlar ve Kıyamet gününe ve onun yargısına sığınılacağına inanırlar." (841) Burada dikkat edilmesi gereken husus Ekümenizm'in özellikle 20. Yüzyılda tüm Hıristiyan aleminde yaygınlaştırılmış olan devlet destekli "Sekülarizm"e alternatif bir nefsi müdafaa stratejisi gibi başlayıp hızlı bir gelişme gösterdiğidir. Ekümenizm, 2000 yılında tüm kiliselerin yeniden daha önce sözünü ettiğim "Bölünmeden Ayrışma" ilkesi çerçevesinde bir araya gelmelerini ve çok güçlü bir Dinsel-Siyasal-İdeolojik akım olarak özellikle Hıristiyanlık-Dışı ülkeleri ve halkları ilk elden etkilemeye çalışmayı öngörmektedir. Kendi içinde ise başta Katolik-Anglikan bütünleşmesini sağlamaya, kiliseden istifa etmiş olan "Kilisesiz Hıristiyanları" yeniden kazanmaya ve Hıristiyanlık içi "Mezhep Değiştirme" faaliyetlerine hız vereceği anlaşılmaktadır. Örneğin Katolikler yoğun olarak Ukrayna'da Ortodoksları yeniden Katolikliğe döndürmeye uğraşmaktadırlar. Kilise bu girişimlerinde çok eski bir kural olan ve Atanasius tarafından formüle edilmiş olan "Tanrı Babaya evlat olabilmek için Kilise-Ana'nın çocuğu olmak gerekir" şeklindeki Tanrı-Baba ile Kilise-Ana dogmasını işlemektedir.

İLK HEDEF HIRİSTİYANLAŞTIRMAK

Son söz: Hıristiyanlığa ve çağımızdaki güçlü Ekümenizm hareketinin yönlendiricilerine göre Yahudiler ve Müslümanlar "Doğru Yolda Yanlış Adımlar Atan" iman sahibi insanlardır. Bunları "Ekümeneye-Uygarlık" kazanabilmek için Hıristiyanlaştırmak ilk hedeftir. Onlara göre Batı'nın istediği ölçülerde ve koyduğu normlar çerçevesinde "Laikleştirilmiş" ve böylelikle de "Nötralize" edilmiş olan bazı Müslüman ülkeler bu "Geçiş dönemlerini" tamamlamak üzeredirler. Bu ülkelere yapılacak yoğun misyonerlik faaliyetleri ve "Evangelization" günümüzde Ekümenik hareketin olmazsa olmaz önkoşuludurlar. Oysa, Trinite'nin üstünlüğünü savunan ve deyim yerindeyse, "Yanlış Yoldan Doğru Hedefe" gitmekte olduğunu sanan Ekümenistler, Devletleri zoruyla laikleştirilmiş de olsalar Müslüman ülkelerinde bir direnişle karşılaşmakta ve sadece yoksul kırsal alanların Devlet terörüne maruz kalmış kesimlerinde yaşayan yurttaşların ve büyük kentlerin "kökünden" kopartılmış gençliği arasında etkili olabilmektedirler. Buna rağmen önümüzdeki beş yıl içinde "Gümrük Birliği" içine alınarak ehlileştirilmiş olan Türkiye'nin Müslüman halkı Ekümenizm'in çeşitli kılıflar ve maskelerle ortaya çıkacak olan formlarından çok etkilenmeye adaydır. Dolayısıyla Müslümanların bu konuda çok dikkatli olmaları gerekmektedir.
 
Aytunç Altındal / diğer yazıları
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.