Mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü coşkun dalgalanmıyor artık bu şafaklarda. Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü şimdilerde öksüz, sükutu derin...
Hiç çatmamıştı çehresini bu kadar Nazlı Hilal'imiz; hiç boğulmamıştı böylesine hüzne milletimin Ay Yıldızı. Irkına dargın, milletine küskün... Hakk'a tapan milletimin istiklali, Haçç'a reva görüleliberi kahraman ırkına celalli Al Bayrağımız... Garbın on iki yıldızlı kasveti sarmışken tüm âfâkı, nasıl gülsün yüzü bu kahraman ırka! Yüzerken bayrağı ehli salibin gökkubbede hayasızca, nasıl süzülsün ebedî yurdumun ufuklarında Al Sancağım!..
Sarmışsa etrafını "Medeniyet (!) denilen tek dişi kalmış canavar", nasıl helal etsin uğruna dökülen sonsuz kanları!
Vatanın bağrına düşman hançerini dayamış, incitirken altındaki binlerce kefensiz yatanı, nasıl doğsun güneşimiz?
"Bu, kıblendir" diye dikilirken karşımıza Haçlı bayrağı, nasıl parlasın gözümüzün ışığı?
* * *
Biçilirken esaret gömleği ezelden beridir hür yaşamış milletime; boynu bükük Türkün Bayrağı; dalgalanmak için bir rüzgar bekliyor. "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!" diye haykıran; "Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım" deyip "dağları yırtan", "enginlere sığmayıp, taşan" göğsü iman dolu Türk evladını bekliyor.
Ulusa da "tek dişi kalmış canavar", sarsa da tüm âfâkı çelik zırhlı duvar, yurduna alçakları uğratmayacak şehit torunlarının yolunu gözlüyor Nazlı Hilâl. Vücudunu siper edip, bu hayasızca akına "dur" diyecek Fatihleri özlüyor. Bastığı yerleri "alelade toprak" diyerek geçmeyen, tanıyan; Al Bayrağa al kanının rengini vermiş atalarının gözbebeği Yavuzları bekliyor.
Ey toprağı vatanlaştıran ezelden er oğlu erler! Ey Hakk'ın yiğitleri! Nerdesiniz? Hani Yıldırımlar, Hani Süleymanlar? Nerde Genç Osmanlar? Alsa da dünyaları, bu cennet vatanı vermeyen ölümsüz milletin ölümsüz çocukları! Ulubatlı Hasanlar! Bayrak size hasret... Mabedini namahrem elinden sakınacak, ehli salibin savletini kıracak ey Selahattinler, Kılıçarslanlar! Bitsin artık bu izmihlâl!
Kırılsın On iki yıldızlı Haçlı kasveti; ezelden beridir hür yaşamış Bayrağımın hakkıdır hürriyet, dalgalansın şafaklarda başı dik, şanlı Hilal'im.
* * *
Türkün Bayrağına duyduğu güveni, "Şehitler tepesi boş değil, biri var, bekliyor" dizesi ile dile getiren Arif Nihat Asya, "İşte AB İşte Lider" parolası ile AKP'nin, Türk Bayrağı'nın yanına On iki yıldızlı Avrupa Birliği bayrağını diktiğini görse acaba nasıl bir şiir yazardı?.. Bir yanda on iki Hıristiyan havariyi temsil eden Haçlı bayrağı, diğer yanda Ay'ı ile Tevhid'i Yıldız'ı ile de Muhammed Mustafa (sav)'yı temsil eden Türk Bayrağı... A. Nihat Asya "Bir bayrak dalgalanmak için rüzgar bekliyor" derken bugünleri görürcesine ne kadar da haklı... Dilerseniz Asya'ya kulak verelim:
Öpelim temizse dudaklarımız...
Fakat basmasın toprağına
Temiz değilse ayaklarımız.
Rüzgarını kesmesin gövdeler...
Sesinden yüksek çıkmasın
Nutuklar, kasideler!
Geri gitsin alkışlar, geri...
Geri gitsin ellerin
Yapma çiçekleri!
Ona oğullardan, analardan
Dilekler yeter...
Yazın sarı, kışın beyaz
Çiçekler yeter.
Söyledi söyleyenler demin...
Gel süngülü yiğit, alkışlasınlar,
Şimdi sen söyle, söz senin!
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor...
Ve bir bayrak dalgalanmak için
Rüzgar bekliyor...
Hiç çatmamıştı çehresini bu kadar Nazlı Hilal'imiz; hiç boğulmamıştı böylesine hüzne milletimin Ay Yıldızı. Irkına dargın, milletine küskün... Hakk'a tapan milletimin istiklali, Haçç'a reva görüleliberi kahraman ırkına celalli Al Bayrağımız... Garbın on iki yıldızlı kasveti sarmışken tüm âfâkı, nasıl gülsün yüzü bu kahraman ırka! Yüzerken bayrağı ehli salibin gökkubbede hayasızca, nasıl süzülsün ebedî yurdumun ufuklarında Al Sancağım!..
Sarmışsa etrafını "Medeniyet (!) denilen tek dişi kalmış canavar", nasıl helal etsin uğruna dökülen sonsuz kanları!
Vatanın bağrına düşman hançerini dayamış, incitirken altındaki binlerce kefensiz yatanı, nasıl doğsun güneşimiz?
"Bu, kıblendir" diye dikilirken karşımıza Haçlı bayrağı, nasıl parlasın gözümüzün ışığı?
* * *
Biçilirken esaret gömleği ezelden beridir hür yaşamış milletime; boynu bükük Türkün Bayrağı; dalgalanmak için bir rüzgar bekliyor. "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!" diye haykıran; "Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım" deyip "dağları yırtan", "enginlere sığmayıp, taşan" göğsü iman dolu Türk evladını bekliyor.
Ulusa da "tek dişi kalmış canavar", sarsa da tüm âfâkı çelik zırhlı duvar, yurduna alçakları uğratmayacak şehit torunlarının yolunu gözlüyor Nazlı Hilâl. Vücudunu siper edip, bu hayasızca akına "dur" diyecek Fatihleri özlüyor. Bastığı yerleri "alelade toprak" diyerek geçmeyen, tanıyan; Al Bayrağa al kanının rengini vermiş atalarının gözbebeği Yavuzları bekliyor.
Ey toprağı vatanlaştıran ezelden er oğlu erler! Ey Hakk'ın yiğitleri! Nerdesiniz? Hani Yıldırımlar, Hani Süleymanlar? Nerde Genç Osmanlar? Alsa da dünyaları, bu cennet vatanı vermeyen ölümsüz milletin ölümsüz çocukları! Ulubatlı Hasanlar! Bayrak size hasret... Mabedini namahrem elinden sakınacak, ehli salibin savletini kıracak ey Selahattinler, Kılıçarslanlar! Bitsin artık bu izmihlâl!
Kırılsın On iki yıldızlı Haçlı kasveti; ezelden beridir hür yaşamış Bayrağımın hakkıdır hürriyet, dalgalansın şafaklarda başı dik, şanlı Hilal'im.
* * *
Türkün Bayrağına duyduğu güveni, "Şehitler tepesi boş değil, biri var, bekliyor" dizesi ile dile getiren Arif Nihat Asya, "İşte AB İşte Lider" parolası ile AKP'nin, Türk Bayrağı'nın yanına On iki yıldızlı Avrupa Birliği bayrağını diktiğini görse acaba nasıl bir şiir yazardı?.. Bir yanda on iki Hıristiyan havariyi temsil eden Haçlı bayrağı, diğer yanda Ay'ı ile Tevhid'i Yıldız'ı ile de Muhammed Mustafa (sav)'yı temsil eden Türk Bayrağı... A. Nihat Asya "Bir bayrak dalgalanmak için rüzgar bekliyor" derken bugünleri görürcesine ne kadar da haklı... Dilerseniz Asya'ya kulak verelim:
Öpelim temizse dudaklarımız...
Fakat basmasın toprağına
Temiz değilse ayaklarımız.
Rüzgarını kesmesin gövdeler...
Sesinden yüksek çıkmasın
Nutuklar, kasideler!
Geri gitsin alkışlar, geri...
Geri gitsin ellerin
Yapma çiçekleri!
Ona oğullardan, analardan
Dilekler yeter...
Yazın sarı, kışın beyaz
Çiçekler yeter.
Söyledi söyleyenler demin...
Gel süngülü yiğit, alkışlasınlar,
Şimdi sen söyle, söz senin!
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor...
Ve bir bayrak dalgalanmak için
Rüzgar bekliyor...
Oğuz Köroğlu / diğer yazıları
- Nereden geldiğini unutma ki Nereye gideceğini unutmayasın / 22.01.2012
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011