Epeyce zamandan beri, Türkiye'mizin çeşitli vilayetlerinin yanı sıra, sık sık Karadeniz'e gidiyorum. Türkiye'nin çökertilişini vatandaşlarımızla müzakere imkanı buluyorum. M.Emin KOÇ'un yazısı...

 

Epeyce zamandan beri, Türkiye'mizin çeşitli vilayetlerinin yanı sıra, sık sık Karadeniz'e gidiyorum. Türkiye'nin çökertilişini ve dünyanın bunalımlarını, vatandaşlarımızla birebir mütalaa ve müzakere imkanı buluyorum.Sıcak çaylarımız yudumlarken, AKP hükümetinin Türkiye'yi sürüklediği noktaları konuşuyoruz. Millet ve devletteki dağılma ve bağbozumunun farkında herkes? Siyasetin kirli oyunlarından ve entrikalarından bıkmış ve bitap düşmüş milletimiz, gerçekten baş arıyor, sahip arıyor... Hani, bir bayrak rüzgar bekliyor, diyor ya Arif Nihat.BOP'un eş başkanı R. T. Erdoğan başkanlığındaki AKP hükümetinin, BOP'un ülkemize ilişkin düzenlemeleri ve son manevraları, bir gerçeği daha tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor; bir bayrak, bu rüzgar bekliyor!Karadeniz'de bir nüktedan son olayları şu fıkra ile tahlil etti? Erzurum'da Ermenilerin de olduğu dönemde, bir kurban bayramı? Halk kurbanlarını kesiyor. Bunu gören Ermeni'nin biri, arkadaşına,- Ben de kurban kesmek istiyorum, diyor.- Olur mu saçmalama... Sen Müslüman değilsin ki, niye kurban kesesin, diye çıkışıyor arkadaşı.Fakat Ermeni kararlı? Gidip bir büyükbaş hayvan satın alıyor, köy meydanına getiriyor. Bıçağı kaptığı gibi, hayvanın başına koşuyor. Bıçağı hayvanın boğazına başlıyor sallamaya; fakat hem hayvanı, hem de kendini kan revan içinde bırakıyor. Bir türlü ineğin canı çıkmıyor. Olayın vahametini fark eden Ermeni'nin arkadaşı yanına sokularak,- Yahu, bu kadar işkence çekeceğine; git şu karşıdaki Müslüman kahvesine, bir tanesinden rica et, gelip kessin, diyor.Ermeni, elinde bıçak, üstü başı kan-revan vaziyette kahveye dalıyor.- Bir Müslüman arıyorum, diyor telaşla.Kahvede pinekleyenlerden biri, korkudan "Ca... ca... camiye gittiler, burada Müslüman yok" diyor. Ermeni, soluğu camide alıyor; "Müslümanlar buradaymış, öyle mi?" diye haykırışı kubbeyi çınlatıyor. Cemaatte çıt yok?Derken biri, dayanamayıp, "Müslüman bu?" dercesine, cemaate arkası dönük olan hocayı gösteriyor. Üstü-başı kan revan içinde, elindeki bıçaktan kan damlayan Ermeni, hocanın karşısına dikiliyor, "Burada tek Müslüman sensin her halde?" Hoca, bir Ermeni'ye bakar, bir de kanlı bıçağa? Can korkusu içinde cevap verir: "Çim?! Ben? he! Bana Müslüman diyenin celmişini, ceşmişini... Anasını avradını!.." Ermeni donakalır caminin orasında!Türkiye, öyle bir anafora sürükleniyor ki, yüce milletimiz, "Bu vatanın, bu milletin, bu devletin sahibi var mı?!" diye sorulduğunda, mihraptaki hoca gibi yapmak istiyorlar. AB, ABD, IMF ve İsrail gibi küresel-bölgesel odaklar, dün ülkemizde başka bir oyunla bileğini bükmeye çalıştılar devlet ve milletimizin; bugün ise daha başka yöntemlerle iş görüyorlar.Karadenizli vatandaşımızın anlattığı, hikayenin bir başka varyantı daha var?Adamın biri, elinde büyük bir bıçakla camiye dalar veyüksek sesle cemaata sorar; - Aranızda Müslüman olan var mı?!Korkudan kimseden ses çıkmaz. Kısa bir süre sonra arkalardan yaşlı bir adam ayağa kalkar ve- "Ben varım" der, delikanlı gibi? Eli bıçaklı adam; - Gel arkamdan, der emir kipiyle. Beraberce camiden çıkarlar. Bıçaklı adam, dışarıdaki koyun sürüsünü gösterip;- Amca, şu koyunları kurban edeceğim; ama ben beceremem, bana yardım eder misin? der. Yaşlı adam;- Olur tabii, bu işte tecrübemiz var, der ve işe koyulur. Üç-beş koyunu kestikten sonra;- Ben yoruldum evlat, artık başka birini bulsan iyi olur, der ihtiyar. Üstü başı kan-revan adam kan damlayan bıçakla, tekrar camiye dalar, yüksek sesle haykırır:- Aranızda başka Müslüman var mı? Varsa çabuk benle gelsin! Cemaat irkilir. Az önce çıkan yaşlı adamın eli bıçaklı adam tarafından boğazlandığını düşünen cemaatten çıt çıkmaz, aynı anda herkes imama bakar, bazıları başparmaklarıyla imamı işaret ederler. Gelişmelerin vahametini fark eden imam, telaşa kapılarak başlanır söylenmeye:- Ulan, ne diye bana bakıyorsunuz!.. İki rekat namaz kıldırdık diye Müslüman mı olduk, ne yani?!Önümüzdeki süreçte bölgemiz ve ülkemiz üzerinde özel ölçekte BOP'larını tezgahlamayı sürdürecek olanlar ve onların yerli ortakçıları, vatanına, milletine, dinine, devletine, bayrağına, sancağına, toprağına sahip çıkan milletimizin vaziyetini, bu imamın haline dönüştürmek istiyor? Bir bayrak, bu bayrak rüzgar bekliyor!Bu rüzgar, senin yüreğindeki azim, kararlılık ve bağımsızlık aşkıdır ey yüce millet! Önümüzdeki yerel seçimlerde yürekler Milli Ekonomi Modeli modeli ve Sosyal Devlet projelerinin sahibi Bağımsız Türkiye Partisi ile atarsa, bayrak rüzgarına kavuşacaktır? Merhum Arif Nihat'ın adı geçmişken, "Bir bayrak rüzgar bekliyor!" şiiriyle yad edelim?Şehitler tepesi boş değil, Biri var bekliyor.Ve bir göğüs, nefes almak için; Rüzgar bekliyor.Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;Yattığı toprak belli,Tuttuğu bayrak belli, Kim demiş meçhul asker diye?Destanını yapmış, kasideye kanmış.Bir el ki; ahretten uzanmış,Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!Öpelim temizse dudaklarımız,Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.Rüzgarını kesmesin gövdelerSesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasideler.Geri gitsin alkışlar geri,Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,Yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter! Söyledi söyleyenler demin,Gel süngülü yiğit, alkışlasınlarŞimdi sen söyle, söz senin...Şehitler tepesi boş değil,Toprağını kahramanlar bekliyor! Ve bir bayrak dalgalanmak için;Rüzgar bekliyor!Destanı öksüz, sükutu derin meçhul askerin;Türbesi yakışmış bu kutlu tepeyeYattığı toprak belli,Tuttuğu bayrak belli,Kim demiş meçhul asker diye?...

Mehmet Emin KOÇ / meminkoc@yenimesaj.com.tr