7 Haziran seçimleri sonucu, milletimizin kararının ülkenin koalisyonla yönetilmesi olduğunu gösterdi. Hükumeti hangi partilerin kuracağı konusu hala muallâktayken, milletvekillerinin yeminlerini izledik televizyonlardan. Medyanın vekillerimizin eğitimlerinden, ülkemize katacağı değerlerden bahsetmesini beklerken; asıl konu bayan milletvekillerinin başörtüleriyle meclise girmeleri ve giyim kuşamlarına karışılmaması oldu.Yıllardır örtü sorunundan dolayı devlet binasına giremeyen örtülü kardeşlerimiz, şimdi meclise giriyor, hem de milletvekili olarak. Elbette ki başörtümüzle okulda da, devlet dairesinde de, mecliste de olmalıyız. Zira İslam yaşanan bir dindir ve sosyal hayatımızın her mecrasında yer almalıdır. Bizleri de şüpheye düşüren mesele bu. Bir yanda yöneticilerimizin İslam'a aykırı icraatleri hayata geçirmesi; bir yanda milletvekillerinin meclise başörtüsüyle girilmesinin sağlanması. Sizce de "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedirten bir durum değil mi?Ülkemizde zina suç olmaktan çıkarıldı, oysa zina dinimizce haramdır! Domuz eti kasaplık et statüsüne getirildi. O da dinimizce haramdır, üstelik uzak durmak iman göstergesidir. %99'u Müslüman olan ülkemizde 40 bini aşkın kilise evi açıldı. Haram olan faiz için, Başbakanımız, "Helali hoş olsun, Allah sayısını bereketini arttırsın!" deme zafiyetinde bulundu.İşte tam da bu noktada, biz kadınlar bayan milletvekillerimizi göreve çağırıyoruz. Zinanın suç olmaktan çıkarılmasına, domuz etinin kasaplık et statüsüne getirilmesine ve Müslüman çocuklarımız için on binlerce kilise açılmasına müsaade etmeyin. Çocuklarımızı haramların helal; helallerin haram yapıldığı, İslam dairesi dışında türlü icraatlerin olduğu bir ülkede büyütmek ve yetiştirmek istemiyoruz!Hükumet açısından tam bir sektör haline gelen din istismarı, seçim sonrasında da devam etti elbet. Ne yazık ki; ülkemizde zaten yapılması gereken işleri bir lütufmuş gibi anlıyoruz. Müslüman bir ülkede başörtüsüyle meclise girmek kadar olağan bir durum olamaz! Bunun sürekli gündemde tutulmasının bir amacı vardı elbette. İnsanımızı dinle kandırmak. İslam akaidine göre yanlış icraatlerin üzerini böyle küçük oyunlarla gizlemek. Maalesef ki şu son 12 yıldır Türk milleti kendine, en önemlisi dinine, yapılan tüm kötülükleri unuttu da; yapılması zaruri olan bir iyiliği asla unutmadı.Günümüz Türkiye'sinde bir kadının meclise örtüyle girmesi demek; milletimizin gözünde hükumetin yaptığı tüm yanlış icraatleri örtmek demek, yani görmezden gelmek demek. Her ne kadar İslam'a aykırı işler yapılmış olsa da, artık devlet dairelerine ve meclise örtümüzle girebiliyoruz ya o yeter! Şimdi hükumetin tüm yanlışları temizlendi. Yani tek bir doğru, tüm yanlışları götürdü.Toplumu yetiştiren kadınlardır ve başarmak istediği takdirde yapamayacağı bir iş yoktur. Tüm bu yanlışları mecliste gündem etmek; görevinizin gereği, Müslüman olarak boynunuzun borcudur. Ne güzel başörtünüzle meclise girdiniz ve mecliste biz hanımların sesini duyuran vekilleri oldunuz. Şimdi lütfen başınızdaki örtünün hakkını verin! Verin de, dinimize göre tamamen yanlış olan icraatleri mecliste dillendirin. Deyin ki; "Zina etmek, domuz eti yemek ve kilise açmak dinimizce haramdır."
Elif Gökgöz / diğer yazıları
- Yeniden kuruluş anayasası şeyi / 17.02.2021
- Kürtler azınlık değil, kardeşimizdir / 04.08.2015
- Kan ve gözyaşına son / 30.07.2015
- Hatayı nerede yaptık? / 24.07.2015
- Bir doğru tüm yanlışları götürür mü? / 22.07.2015
- Nefs terbiyesi ve açlık / 03.07.2015
- Kürtler azınlık değil, kardeşimizdir / 04.08.2015
- Kan ve gözyaşına son / 30.07.2015
- Hatayı nerede yaptık? / 24.07.2015
- Bir doğru tüm yanlışları götürür mü? / 22.07.2015
- Nefs terbiyesi ve açlık / 03.07.2015