Kısa bir süre önce Lozan Anlaşmasının yıldönümünü geçirdik. Özellikle bölünmenin ve Kürtlere özerklik verilmesinin konuşulduğu, bu uğurda sivil ve askerlerimiz kaybettiğimiz günlerle denk gelmesiyle de manidar. Lozan Anlaşması ülkemiz için ne ifade ediyor ve önemi nedir?Birinci Dünya Savaşı sonrasında yabancıların azınlıklar konusunu sürekli gündem etmesiyle, Lozan'ın en büyük meselelerinden olmuştur. Azınlıklar meselesini net bir açıklamaya kavuşturan Lozan anlaşması; aynı zamanda dünya kamuoyunda Türkiye'nin siyasi, hukuki varlığını ve diğer ülkelerle eşit olduğunun kabul edildiğinin göstergesidir.Osmanlı Devleti döneminde de geçerli olan azınlık tanımı din ile oluşmuş, Müslüman olmayan herkes azınlık olarak kabul edilmişti. Müslüman olan ırkları azınlık statüsüne getirerek, Müslüman olan ama Türk olmayan diğer ırkların da Türkiye Cumhuriyeti'nden ayrılması hedeflenmişti. Amaç azınlık grupları kullanarak, onların sözde bağımsızlıklarını sağlamak ve bizden koparmaktı. Türk Heyeti azınlık olarak adlandırılacak sınıfın sadece Gayri Müslimlerden oluştuğu konusunda ısrarcıydı. Zira Birinci Dünya Savaşı Laz Hasan, Çerkez Mehmet, Kürt Ali ile yapılmış, Çanakkale Zaferi de onlarla birlikte galibiyetle sonuçlanmıştı. Irkları farklı olan toplulukların ortak paydası İslam'dı. Yıllarca kardeş gibi yaşayan milletin birbirinden koparılması mümkün değildi.En büyük ortak paydası İslam olan bir ülke; şimdi "Kürt açılımı, çözüm süreci, halkların özgürlüğü ve barışı" gibi kelime oyunlarıyla bölünmeye çalışılıyor. Dün Lozan'da gayrimüslimler olarak tanımlanan azınlık kesim, şimdi özgür halklar olarak tanımlanıyor. Yıllar önce hayata geçirilmeyen Sevr'in, yanlış uygulanan politikalarla gerçekleştirilmesine fırsat veriliyor.Ülkemizde azınlık olarak gördüklerimiz; Kürtler değil, gayrimüslimlerdir. Onlara karşı asla olumsuz bir yaptırımımız olmamıştır. Azınlık meselesini Meclis'e taşımak için, İsmet İnönü Mustafa Kemal Atatürk'ün yanına gelerek, azınlıklar konusunu Mustafa Kemal'e açar. Atatürk, İsmet Paşa'ya gitmesini ve bu konuyu yarın konuşacaklarını söyler. Ardından hizmetindekileri çağırır ve onlara bahçedeki laleler dışındaki tüm çiçekleri söküp atmalarını emreder. İsmet Paşa ertesi gün köşke gelir bakar ki, bahçedeki çiçekler sökülmüş sadece laleler kalmış. Görevlilere bahçenin durumunu sorar ve emrin Atatürk'ten geldiğini öğrenir. Atatürk'ün yanına gider ve sorar: "Paşam bu bahçenin hali nedir?" Atatürk cevap verir: "Azınlıkları attım İsmet Paşa!" der. İsmet Paşa vaziyeti anlamıştır ve başı öne düşmüştür. Atatürk devam eder; "Ben ne mutlu Türküm diyene sözünü boş yere söylemedim. Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladıdır." Bu ülkede yaşayan Kürtler bizim kardeşimizdir, bu vatanın öz evladıdır. Türkiye Cumhuriyeti altında yaşayan herkes o bahçedeki çiçeklere benzer. Kimimiz lale, kimimiz gül, kimimiz papatyadır ve lalesiyle, gülüyle, papatyasıyla güzeldir o bahçe. Bizler bahçemizden hiçbir çiçeğin koparılmasına razı değiliz. Onların ortak paydası çiçek olmaksa, bizlerin ortak paydası Müslüman olmaktır. Bizi bölmeye, birbirimizden ayrıştırmaya çalışanlara duyurulur, tüm emeğiniz boşa çıkacaktır. Biz her türden çiçeğin olduğu bir ülkede kardeşçe yaşamaktan başka bir şey istemiyoruz. Bunun için hiçbir oyuna ve tahriklere fırsat vermeyeceğiz. Bu güzel bahçede bin bir rengimizle, birlik ve beraberlik içerisinde hayatımıza devam edeceğiz.
Elif Gökgöz / diğer yazıları
- Yeniden kuruluş anayasası şeyi / 17.02.2021
- Kürtler azınlık değil, kardeşimizdir / 04.08.2015
- Kan ve gözyaşına son / 30.07.2015
- Hatayı nerede yaptık? / 24.07.2015
- Bir doğru tüm yanlışları götürür mü? / 22.07.2015
- Nefs terbiyesi ve açlık / 03.07.2015
- Kürtler azınlık değil, kardeşimizdir / 04.08.2015
- Kan ve gözyaşına son / 30.07.2015
- Hatayı nerede yaptık? / 24.07.2015
- Bir doğru tüm yanlışları götürür mü? / 22.07.2015
- Nefs terbiyesi ve açlık / 03.07.2015