İmam Zeynelâbidin'in; oruç ayı, İslam ayı, temizlenme ayı ve arınma ayı olarak adlandırdığı; 11 ayın sultanı olan Ramazan ayını idrak ediyoruz. Allah-u Teala buyuruyor ki: "Receb Allah'ın ayıdır, Şaban Benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır." (Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, 1/423).Ramazan neden ümmetin, yani bizlerin ayı?Sebebi hepimizin malumudur ki, Ramazan ayı bizlerin kurtuluş ayıdır. Allah'ın af ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı, affedilmeyi isteyen tüm kulların affedildiği, cehennemin tüm kapılarının kapatıldığı, şeytanın zincire vurulduğu ve her Ramazan ayında süslenen cennet kapılarının tüm Müslümanlara açıldığı bir aydır. Kişi kendini Allah'a affettirmeden bu ayı bitirmemelidir.Ramazan ayı oruç ve ibadet ayı olmanın yanı sıra, nefsi terbiye etmeye vesile olan aylardandır. Allah'ın "Ben kimim?" sorusuna "Ben benim, Sen Sensin" diyerek cevap veren nefs, Allah'a karşı benlik iddiasında bulunmuştur. Allah, nefsi üç bin yıl cehennem ateşinde yakar da, nefs benlik iddiasından vazgeçmez. Allah tarafından üç gün aç bırakıldıktan sonra Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğünü kabul eder ve "Sen benim Rabbimsin, ben de senin aciz kulunum" diyerek benlik duygusunu yıkar ve Allah'ın huzurunda bir hiç olduğunu haykırır. (Eşrefoğlu Rumi, Müzekkin Nüfus, s.311-312).Demek ki açlık, insanın Rabbini bilmesinde en önemli etken. Cehennem ateşi binlerce yıl nefsi yola getirememişken; üç günlük açlık, nefsin Allah'ı bilmesine ve kendisinin aciz bir kul olduğunun farkına varmasına sebep olmuştur. Öyleyse nefsi aç bırakmak, onu terbiye edecek en önemli metotlardan. Nitekim birçok eliya-i kiram, nefsini terbiye hususunda, midelerini aç bıraktıkları ve kendilerini bu şekilde terbiye ettikleri bilinen bir gerçek. Öyleyse oruç Allah'ın emrettiği, aynı zamanda da nefsimizi terbiye eden büyük bir ibadettir.İmam Sâdık buyurmuştur ki: "İmam Zeynelâbidin (a.s.) oruç tuttuğu gün, bir koyunun alıp kesilmesini, doğranmasını ve pişirilmesini emrediyordu. Akşam olduğunda oruçlu olduğu halde yemeğin kokusunu almak için eğilip kazanlara bakar, şöyle buyururdu: 'Kapları getirin, falan ve filan aile için yemek doldurun.' Son kazana kadar böyle yapardı. Daha sonra kendisi için hurma ile ekmek getirirlerdi ve bu onun akşam yemeği olurdu." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelâbidin, s.120).Aç geçen bütün bir günün sonunda, et pişen kazan başında, başkalarının karnını en leziz yiyecekle doyurarak; kendisi hurma ve ekmekle oruç açan bir İmam. Böylesi bir ahlak, böylesi bir nefis terbiyesi ancak Ehl-i Beyt soyuna yaraşırdı.Allah'ın cennetinin, af ve mağfiret kapılarının açıldığı ana kadar, o kapıyı çalmaya devam etmeli, hatta oradan hiç ayrılmamalıyız. Bu mübarek ayı; Allah'ın affına ve rızasına mazhar olmuş, nefsini terbiyede mertebeleri aşmış bir Müslüman olarak tamamlamayı ve böylece Bayrama ulaşmayı cümlemize nasip etsin.
Elif Gökgöz / diğer yazıları
- Yeniden kuruluş anayasası şeyi / 17.02.2021
- Kürtler azınlık değil, kardeşimizdir / 04.08.2015
- Kan ve gözyaşına son / 30.07.2015
- Hatayı nerede yaptık? / 24.07.2015
- Bir doğru tüm yanlışları götürür mü? / 22.07.2015
- Nefs terbiyesi ve açlık / 03.07.2015
- Kürtler azınlık değil, kardeşimizdir / 04.08.2015
- Kan ve gözyaşına son / 30.07.2015
- Hatayı nerede yaptık? / 24.07.2015
- Bir doğru tüm yanlışları götürür mü? / 22.07.2015
- Nefs terbiyesi ve açlık / 03.07.2015