Dış kapıyı açtığımda gözümün önünden bir şeyin kaçtığını fark ettim. Dikkatlice o yöne doğru bakınca küçük bir kedi yavrusu gördüm. Ne arıyorsun burada sen, nereden geldin, dediysem de yaklaştığımı görünce, hırıltılı sesini çıkarıyor, minik tırnaklarını gösteriyordu. Her neyse, dedim buralarda duracak değilsin ya, nasıl olsa kaybolup gidersin. Hem tek başınasın, hem de ne bulup yiyeceksin. Annen de yok galiba.Bir kaç gün kapı önünde miyavlayıp durdu. Sonra sesi kesilir gibi oldu. bir süre sonra yine dış kapıyı açtığımda ani bir sesle miyavlayıp gözümün önünden kaçıp, boş dükkana kaçtı. Anladım ki başını sokacak bir yer bulmuş onu bana göstermeye çalışıyor...Kapı önünde park halinde bir araç vardı. Şimdi de o küçükcük boyuyla arabanın tekerini mesken tutmasın mı?.. Yoldan biri geçse, kapı açılsa hemen tekerin üstüne saklanıyor. Bu kedi benimle oynuyor...Eve doğru geliyordum, kapı önünde günlerce park halinde olan aracın sahibi gelmişti. Arabasını çalıştırmaya başlayınca ciyak ciyak kedi sesi hemen duyulmuştu. Genç adam arabanın içindeydi. Motoru çalıştırınca minik kedi incecik sesiyle avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Komşular ve ben aracın sahibine "Bir dakika kardeşim, arabanızın tekerinde bir kedi yavrusu var" deyince genç hemen arabadan indi, ve sesin geldiği yere baktı, ama o yoktu, sonra tekrar baktı ki kedi şimdide motora girmiş, oh ne ala. Önce teker üstünde sefa sürdü. Şimdi de motora girdi. Tek başına ama sanki ardında bir ordu var. Meğer ahbabını da bulmuş. Şimarıklığı biraz da ondanmış. Karşı komşu Abdullah dede kasaptan hususen buna et almaya başlamış. Evden çıkmış camiye gelmiştim. İşte buna şaşırdım, bu kedicik caminin kapısında. Bu sefer benden de kaçmıyor, sağa sola cilve yapıp hoplayıp zıplıyor. "Ne bakıyorsun?" dedim. Seni gidi tekerlek üstünde büyüyen seni, dediysem de, hiç istifini bozmuyordu. Meğer Abdullah dedenin peşinden gelmiş. Yahu sen karşıdan karşıya nasıl geçtin? Sağı solu tanımazsın. Trafikten hiç anlamazsın. Hem bu caddeden neredeyse dakikada 20 araç geçer. Ben hayret ettikçe o büyüyordu... Yapayalnız... Artık caminin bahçesini de öğrenmişti. Büyüyordu... Büyük kedilerin arasına bile katılmıştı.Bu akşam beni gönül evimden hüzünlendiren bir tefekküre vesile oldu şu kedicik...Akşam namazından sonra caminin kapısında bekliyordu. Artık bana da yakın davranıyordu. Gelip sürünmek istediysede o kadar yüz vermedim...Dikkatlice bakınca caminin dışındaki ayakkabıları kokladığını gördüm. Dedim ki "Bu, Abdullah dedeyi arıyor". İnce ince yalvaran bir sesle miyavlıyordu. "Ne oldu bugün Abdullah dede gelmedi? Hadi bakalım ne olacak senin bu halin. Git sonra gelirsin" dediysem de hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Caminin giriş kısmına çıktı, bir bekçi gibi sağa sola bakmaya başladı. Ne yapıyor bu, dedim. Boş ver dursun, ben ne dediysem sanki sözümü dinliyor da... Kapı önünde birini bekliyordum. Bir çocuk babasıyla yoldan geçerken cami önünde durdular. Baba dedi ki "Oğlum, akşam namazını kılıp çıkacağım, sen burada bekle". Çocuk da, "tamam" dedi. Çocuk kediye bakıyor. Kedi de kapı önüne gelen çocuğa. Ben bir laf attım... "Bu kedi var ya, teker üstünde büyüdü". Çocuk da bana dönüp: "Benim de kedim var" dedi. Çantasını açmaya çalıştı. Poşet içerisinden peynir çıkardı. Bunu kedime almıştım. Buna bir kaç dilim vereyim.. Dedim ki, "Kedi peynir yer mi?". "Yer" dedi. Çocuk kediyi çağırıp önüne bir kaç dilim peynir koydu. Birini de kendi eliyle yedirirken kendi kendime, demek kapı önüne gelip beklediği rızık buymuş dedim. Kedi peyniri yiyince bıyıklarını temizlemeye başlamıştı. Bu arada gözümün önünden de gitmiyordu. Rabbim dilerse bir kediyi teker üstünde büyütüp rızkını, nasibini hiç anlamadığın yerden çıkarır. Meğer kedinin rahatlığı, onun teslimiyetinden, itimadından geliyormuş.Ey Allah'ım, verdiğin rızıklara şükretmeyi, nasibe razı olmayı bizlere lutfet...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012