Bilinen belli başlı İslam kaynakları, bütün büyük Peygamberlerin Mezopotamya ve çevresinde ortaya çıktığını hemen hemen ittifakla kabul ederler. Her insan topluluğuna kendi dilini konuşan bir peygamber gönderilmiş olması bir gerçek olmakla birlikte, bu peygamberler sadece tevhid inancını tebliğ etmekle kalmamış insanlığı sosyal, kültürel, bilimsel alanlarda derinden etkilemişlerdir. Yine Sivanu'l Hikme'de Sicistani'nin verdiği bilgilere bakılırsa; Lokman Hekim, Davud (as)'ın çağdaşıydı. Şam bölgesinde yaşıyordu. Yunanlı Enpedokles ondan hikmeti aldı. Ve Yunanistan'a dönünce kainatın yaratılışından söz etmeye başladı. Yunanlılar da Lokman Hekim'le sohbetinden dolayı, onu hikmetle tasnif ederlerdi. Onlarda hakim olarak bilinen ilk insan Enpedokles'tir. Sivanu'l Hikme'de devamla Yunanlılarda ikinci hakim kabul edilen insanın Pisagor olduğu söylenir. Çünkü o da hikmeti Süleyman (as)'ın izleyicilerinden almış, geometriyi de Mısırlılardan öğrenip Yunanistan'a getirmişti (Ali Bulaç a.g.e., s. 55).
Zaten insanlara Allah'ın ayetlerini okuyan, kitap ve hikmeti öğreten, onları maddi ve manevi kirlerden temizleyen (Bakara: 129) 124 bin peygamberin insanlığın ilim, fikir ve kültür hayatında hiç bir etkisinin olmadığını iddia etmek, ancak bir safsatadan ibarettir. Bilakis beşeriyetin gemicilik, demirin kullanımı, dikiş, tıp, matematik, astronomi, hesap, sanat ve edebiyatta olduğu kadar sosyal ve kültürel hayatın her safhasında da peygamberlerin devrim çapında katkıları olmuştur. Buna rağmen eski Yunan medeniyetinin nübüvvetten gerektiği kadar istifade ettiği iddia edilemez.
Nitekim Tales; Yunanistan'a dönüşünde halkı Allah'ın azabıyla korkutmuş, Pisagor ise Yunanlı yöneticilerin kabul ettikleri ahlak, siyaset ve dinde ortak bir öğreti ortaya koymuşken (Alfred Weber, Felsefe Tarihi s. 22) Aristo felsefesinde Allah'ın insana vahiy yolu ile tebliğde bulunması veya bir peygamber aracılığıyla bilgi ve hikmeti öğretmesi tasavvur bile edilememiştir.
Bütün bunlardan sonra aşağıdaki sonuçlara varabiliriz:
1) Doğu'dan Batı'ya ilk bilgi intikali Antik Yunan zamanında başlamıştır ve bu bilgi seküler değil, aynı zamanda ilahi hikmet içeren bir bilgi türüdür.
2) Doğu'dan batıya geçen bu bilgi zamanla Yunanlı filozoflar tarafından manasından soyutlanıp tamamen materyalist hüviyet kazanmıştır.
3) Günümüzde varılan halihazırdaki bilginin temeli tarih itibariyle vahye dayalı olduğu halde modern bilim bunu görmezlikten gelmiştir.
Mehmet MARUF
Zaten insanlara Allah'ın ayetlerini okuyan, kitap ve hikmeti öğreten, onları maddi ve manevi kirlerden temizleyen (Bakara: 129) 124 bin peygamberin insanlığın ilim, fikir ve kültür hayatında hiç bir etkisinin olmadığını iddia etmek, ancak bir safsatadan ibarettir. Bilakis beşeriyetin gemicilik, demirin kullanımı, dikiş, tıp, matematik, astronomi, hesap, sanat ve edebiyatta olduğu kadar sosyal ve kültürel hayatın her safhasında da peygamberlerin devrim çapında katkıları olmuştur. Buna rağmen eski Yunan medeniyetinin nübüvvetten gerektiği kadar istifade ettiği iddia edilemez.
Nitekim Tales; Yunanistan'a dönüşünde halkı Allah'ın azabıyla korkutmuş, Pisagor ise Yunanlı yöneticilerin kabul ettikleri ahlak, siyaset ve dinde ortak bir öğreti ortaya koymuşken (Alfred Weber, Felsefe Tarihi s. 22) Aristo felsefesinde Allah'ın insana vahiy yolu ile tebliğde bulunması veya bir peygamber aracılığıyla bilgi ve hikmeti öğretmesi tasavvur bile edilememiştir.
Bütün bunlardan sonra aşağıdaki sonuçlara varabiliriz:
1) Doğu'dan Batı'ya ilk bilgi intikali Antik Yunan zamanında başlamıştır ve bu bilgi seküler değil, aynı zamanda ilahi hikmet içeren bir bilgi türüdür.
2) Doğu'dan batıya geçen bu bilgi zamanla Yunanlı filozoflar tarafından manasından soyutlanıp tamamen materyalist hüviyet kazanmıştır.
3) Günümüzde varılan halihazırdaki bilginin temeli tarih itibariyle vahye dayalı olduğu halde modern bilim bunu görmezlikten gelmiştir.
Mehmet MARUF
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.