Böylesi de hiç görülmedi...
Gerçekten de ülke böyle iktidar ve muhalefet görmedi. Alan razı veren razı. Arada bir olmaz ya pürüz çıkar 3 liderin 35 dakikalık zirvesiyle ortalık sütliman oluyor!...
Herhalde "papaz büyüsü" yapılmış... Öylesine uzlaşıp gidiyorlar ki... akıl sır erecek gibi değil. Zaten böyle olmazsa da bu işler böyle gitmez. Bence bu uzlaşı da "bir bit yeniği aranabileceği gibi... "Papaz büyüsü" daha ağır basıyor. Eğer varsa bir "bit yeniği" onu da bu "papaz büyüsünde" aramak lazım.
Kime sorarsanız daha "kötüsü olamaz" dediği bir piyasada hiçbir olumlu hareket olmazken, hatta her an kötünün de kötüsünü yaşadığı halde daha kötüsü olmaz noktasına gelinmişken birilerinin hala "papaz büyüsü" formülleriyle halkı oyalamaya devam etmesi de bu papaz büyüsünün sıradan bir papaz büyüsü olmadığını gösteriyor.
Yani karşı taraf (batı dünyası) aynı senaryolarda rolleri değiştirmek suretiyle halkın gözünü boyayıp oyalamaya ve kendine göre son kozlarını oynamaya çalışıyor.
Papaz büyüsü iktidarı "3 ahbap çavuş" misali nasıl biraraya getirdi ise muhalefeti de kendi içinde bölüp parçalamakta gecikmedi. Hatta bazıları oynayacakları yeni rollerinden dolayı kendilerini yenilikçi zannetmeye bile başladılar. Bu boyama ve oyalama sanatında medyayı da unutmamak lazım.
Bırakınız yeni bir şey... Ortada "şey" adına hiç bir şey yok. İşte bu da papaz büyüsünün bir başka yönü...
Tıkanan siyasete, çöken ekonomiye, patlama noktasına gelen sosyal yapıya çözüm ve çareler nedir ve nerdedir? Bir zamanlar yağ vardı, un vardı, şeker vardı... Helva yapacak usta aranıyordu. Şimdi ortalıkta bir sürü kendini helvacı zanneden usta adayları dolaştırılıyor ama yağları yok, şekerleri yok, unları yok.
Bu işte ister bir bit yeniği arayın... İster, buna papaz büyüsü deyin... Ne derseniz deyin... Bütün bunların oyunlarını her zaman olduğu gibi yine bu milletin kendisi bozacaktır.
Evet bu millet kendi ustasının temiz ve mahir elleriyle ve yine kendi yağı ile kavrularak kurtulacaktır. Bu değişmez gerçek bu gün çok daha net bir şekilde anlaşılmış durumdadır.
Halkımız bugün şunu çok iyi görmektedir; hatadan dönmek başka, aynı senaryodaki rol değişikliği başka... Yani aynı senaryodaki rol değişikliğinin yanlıştan, hatadan dönmek manasına gelmediğini ve bunun bir boyama ve oyalama olduğunu halkımız bütün çıplaklığı ile görüyor.
Diğer bir ifade ile yakalara iliştirilen etiketlerle, sıfatlarla gerçekler değişmiyor. Olması gereken şey şahsi ihtiras ve menfaatler uğruna rol değiştirmek değil... Her zaman ve her yerde doğru olanı yapmaktır.
İşte millet bugün bunu beklemektedir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın başlattığı ve bayraklaştırdığı Kuvayı Milliye hareketi bu kaçınılmaz ve vazgeçilmez hareketin adıdır.
Papaz büyüsünü bozacak tek hareket de budur.
Gerçekten de ülke böyle iktidar ve muhalefet görmedi. Alan razı veren razı. Arada bir olmaz ya pürüz çıkar 3 liderin 35 dakikalık zirvesiyle ortalık sütliman oluyor!...
Herhalde "papaz büyüsü" yapılmış... Öylesine uzlaşıp gidiyorlar ki... akıl sır erecek gibi değil. Zaten böyle olmazsa da bu işler böyle gitmez. Bence bu uzlaşı da "bir bit yeniği aranabileceği gibi... "Papaz büyüsü" daha ağır basıyor. Eğer varsa bir "bit yeniği" onu da bu "papaz büyüsünde" aramak lazım.
Kime sorarsanız daha "kötüsü olamaz" dediği bir piyasada hiçbir olumlu hareket olmazken, hatta her an kötünün de kötüsünü yaşadığı halde daha kötüsü olmaz noktasına gelinmişken birilerinin hala "papaz büyüsü" formülleriyle halkı oyalamaya devam etmesi de bu papaz büyüsünün sıradan bir papaz büyüsü olmadığını gösteriyor.
Yani karşı taraf (batı dünyası) aynı senaryolarda rolleri değiştirmek suretiyle halkın gözünü boyayıp oyalamaya ve kendine göre son kozlarını oynamaya çalışıyor.
Papaz büyüsü iktidarı "3 ahbap çavuş" misali nasıl biraraya getirdi ise muhalefeti de kendi içinde bölüp parçalamakta gecikmedi. Hatta bazıları oynayacakları yeni rollerinden dolayı kendilerini yenilikçi zannetmeye bile başladılar. Bu boyama ve oyalama sanatında medyayı da unutmamak lazım.
Bırakınız yeni bir şey... Ortada "şey" adına hiç bir şey yok. İşte bu da papaz büyüsünün bir başka yönü...
Tıkanan siyasete, çöken ekonomiye, patlama noktasına gelen sosyal yapıya çözüm ve çareler nedir ve nerdedir? Bir zamanlar yağ vardı, un vardı, şeker vardı... Helva yapacak usta aranıyordu. Şimdi ortalıkta bir sürü kendini helvacı zanneden usta adayları dolaştırılıyor ama yağları yok, şekerleri yok, unları yok.
Bu işte ister bir bit yeniği arayın... İster, buna papaz büyüsü deyin... Ne derseniz deyin... Bütün bunların oyunlarını her zaman olduğu gibi yine bu milletin kendisi bozacaktır.
Evet bu millet kendi ustasının temiz ve mahir elleriyle ve yine kendi yağı ile kavrularak kurtulacaktır. Bu değişmez gerçek bu gün çok daha net bir şekilde anlaşılmış durumdadır.
Halkımız bugün şunu çok iyi görmektedir; hatadan dönmek başka, aynı senaryodaki rol değişikliği başka... Yani aynı senaryodaki rol değişikliğinin yanlıştan, hatadan dönmek manasına gelmediğini ve bunun bir boyama ve oyalama olduğunu halkımız bütün çıplaklığı ile görüyor.
Diğer bir ifade ile yakalara iliştirilen etiketlerle, sıfatlarla gerçekler değişmiyor. Olması gereken şey şahsi ihtiras ve menfaatler uğruna rol değiştirmek değil... Her zaman ve her yerde doğru olanı yapmaktır.
İşte millet bugün bunu beklemektedir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın başlattığı ve bayraklaştırdığı Kuvayı Milliye hareketi bu kaçınılmaz ve vazgeçilmez hareketin adıdır.
Papaz büyüsünü bozacak tek hareket de budur.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010