O büyük Pamukova tren katliamının üzerinden daha 20 gün geçmişti ki, yeni bir tren kazası haberi geldi. Bu kez Tavşancıl İstasyonu yakınlarında Ankara'dan İstanbul'a gelmekte olan Başkent Ekspresi ile Ankara'ya gitmekte olan Adapazarı Ekspresi kafa kafaya çarpışmıştı. Yine birbirine karıştırılan rakamlara göre ölü sayısı 8, yaralı sayısı ise yüz civarında. 20 gün önce Pamukova katliamından sonra da rakamlar birbirine karıştırılmış, önce 139 olarak açıklanan ölü sayısı daha sonra 30'lara çekilmişti. Son kazada önce 9 olarak açıklanan ölü sayısı 6'ya çekildi, dün de 8'de karar kılındı. (Bir gün ölen insanlarımızın sayısı üzerine böyle bir polemik yapılacağını hiç düşünmemiştim. Yüz kızartıcı bir durum!)
Birbiri ardına gelen tren faciaları, adeta, "birinciden ders almadınız, alın size ikincisi" mahiyetinde mesaj niteliğindeydi. Daha 20 gün önce AKP hükümetini ciddi anlamda sarsan tren faciası yaşanmıştı. Facia sonrası tartışmalarda hükümetin şov maksatlı ihmalleri ve suçu makinistlere atma refleksine şahit olmuştuk. Başbakan bir türlü hatasını kabul etmiyor ve facianın baş müsebbiplerini ısrarla savunuyordu. Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürüne ısrarla sahip çıkan Başbakan, kendisini eleştirenlere de oldukça agresif tepkiler veriyordu.
Nitekim 5 gün önce de "hızlandırılmış saatli bombalar" yeniden hizmete girdi. Hükümet ders almadı, eleştirileri kulak ardı etti ve "dediğim dedik" makamında "düdük çalmaya" devam etti. O düdüğün tınlaması daha kulaklarımızdan gitmeden Tavşancıl'dan facia haberi geldi.
İki facia arasındaki zaman kısaydı kısa olmasına ama biz yine unutmuştuk 20 gün önce olanları. Balık hafızamız 20 gün bile aklında tutamamıştı olanları. Biz unuttukça, balık belleğimizin saklama süresi kısaldıkça, sorgulamak yerine savundukça, asıl suçluları alkışlayıp, günah keçilerine saldırdıkça kazalar birbiri ardına yüzümüzde patlıyordu. Birinden ders almadın, al sana ikincisi, bu da mı yetmedi al sana üçüncüsü... Böyle sürüp gider.
***
Binali Yıldırım'ın hızlandırılmış facia sonrasında yaptığı basın toplantısını dinleyenler, bakanın ATS diye bir sistemden söz ettiğini hatırlayacaktır. Yıldırım'a göre bu sistem trenlerimizde mevcuttu. Ama son facia gösterdi ki, ATS falan yok trenlerimizde. Bu sistem, makinist kırmızı ışıkta geçse bile, treni otomatik olarak durduruyor. Nitekim Başkent Ekspresi'nde ATS olsa bu facia yaşanmayacaktı.
Bunu geçin, her yağmurdan sonra arıza veren sinyalizasyon sisteminin bakım ve kontrolünün yapılması gerekirken, sırf teknisyenlere 11 milyon servis ücreti vermemek uğruna bu facia yaşandı. Yarım asırdır bakımı yapılmayan bu hatlar, seri cinayet işleyen bir katilin cinayet mahalli haline gelmiş. Hızlandırılmış tren projesine, tüp geçit projesine milyarlarca dolar ayıran hükümet, bu hatların bakımı için neden bütçe ayırmaz. Doğru, o hatlarda bakım yaparsanız, halk bu icraatı göremez ama tüp geçidin adı bile yeter!
Yönetende bu zihniyet yönetilende bu gaflet oldukça bu çark böyle dönmeye devam eder vesselam!