Günümüz dünyasında şiddet olayları yoğun bir şekilde devam etmektedir. Filistin, Çeçenistan, Keşmir, Doğu Türkistan dünyanın belli başlı sancılı bölgeleridir.
Büyük devletler ve uluslararası kurumlar mevcut şiddeti kınamakta, ancak bu "kınamalar", yapılan haksızlıkları sona erdirmeye yetmemektedir.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 21 Eylül'ü "Dünya Barış Günü" ilân etti ve tüm dünyada 24 saat boyunca ateşkes ilân edilmesini istedi. Annan, bu 24 saatlik sürenin, yardım kuruluşlarının savaş mağduru kitlelere yardım götürmeleri için bir fırsat olacağını söyledi ve çatışma bölgelerinde arabuluculara şans tanınmasını talep etti.
Bütün bunlar olumlu adımlardır, ancak yetersizdir. Yapılan bu çağrı ve taleplerin fazla ciddiye alınmayacağı açıktır.
Rusya, Çeçenistan'daki operasyonlarına devam etmekte, Hindistan'ın Keşmir eyaletinde terör olayları sürmektedir.
İsrail, Filistin lideri Arafat'ın karargâhını kuşatmış durumdadır. BM'nin hiçbir çağrısı Şaron'u durdurmaya kâfi gelmemektedir.
O bakımdan, BM gibi saygın bir kurumun dünyanın çeşitli bölgelerinde devam eden zulüm ve şiddeti sona erdirme konusunda daha etkili bir rol üstlenmesi ve gereğinde çeşitli yaptırımlara gitmesi kaçınılmazdır.
Saddam sebebiyle Irak'a yıllardır ambargo uygulayabilen BM, aynı tavrı dünyanın diğer bölgelerinde de göstermeli; gösterebilmelidir. Aksi taktirde yapılan girişimler, kof sözler ve boş çağrılardan ibaret olacaktır.
Uluslararası anlaşmazlıklarda daha etkin ve tarafsız bir rol üstlendiği taktirde BM, kuruluş amacına uygun hareket ediyor, demektir.
Büyük devletler ve uluslararası kurumlar mevcut şiddeti kınamakta, ancak bu "kınamalar", yapılan haksızlıkları sona erdirmeye yetmemektedir.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan, 21 Eylül'ü "Dünya Barış Günü" ilân etti ve tüm dünyada 24 saat boyunca ateşkes ilân edilmesini istedi. Annan, bu 24 saatlik sürenin, yardım kuruluşlarının savaş mağduru kitlelere yardım götürmeleri için bir fırsat olacağını söyledi ve çatışma bölgelerinde arabuluculara şans tanınmasını talep etti.
Bütün bunlar olumlu adımlardır, ancak yetersizdir. Yapılan bu çağrı ve taleplerin fazla ciddiye alınmayacağı açıktır.
Rusya, Çeçenistan'daki operasyonlarına devam etmekte, Hindistan'ın Keşmir eyaletinde terör olayları sürmektedir.
İsrail, Filistin lideri Arafat'ın karargâhını kuşatmış durumdadır. BM'nin hiçbir çağrısı Şaron'u durdurmaya kâfi gelmemektedir.
O bakımdan, BM gibi saygın bir kurumun dünyanın çeşitli bölgelerinde devam eden zulüm ve şiddeti sona erdirme konusunda daha etkili bir rol üstlenmesi ve gereğinde çeşitli yaptırımlara gitmesi kaçınılmazdır.
Saddam sebebiyle Irak'a yıllardır ambargo uygulayabilen BM, aynı tavrı dünyanın diğer bölgelerinde de göstermeli; gösterebilmelidir. Aksi taktirde yapılan girişimler, kof sözler ve boş çağrılardan ibaret olacaktır.
Uluslararası anlaşmazlıklarda daha etkin ve tarafsız bir rol üstlendiği taktirde BM, kuruluş amacına uygun hareket ediyor, demektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Hamza Baş / diğer yazıları
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü (2) / 25.07.2014
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011
- Gazze'de yaşananlar ve Filistin meselesinin iç yüzü / 24.07.2014
- Aydınların zafiyeti / 13.02.2014
- İdareci kadroları seçerken / 25.12.2013
- Mevlana'yı anlamak / 20.12.2013
- Kim bir zalime yardım ederse / 17.12.2013
- Fransa'nın gerçeği / 26.12.2011
- Kapanmayan yara; Kerbela / 06.12.2011
- Ilımlı İslam deyince / 03.12.2011
- Vicdani red konusuna farklı bir bakış / 01.12.2011