Devlet ve millet olarak bir ve beraber kalabilmenin önemli etkenlerinden belki de birincisi dilde birliktir. Bu gerçek ortada olduğu halde son aylarda dil tartışması Türkiye'nin gündemine suni bir şekilde sokuşturuldu. Bu gündem suni bir şekilde sokuşturuldu diyorum, çünkü aslında vatandaşlarımızın böyle bir derdi yok ve hiçbir zaman da olmadı. Kimse anadilini kullandığı için aşağılanmıyor bu ülkede. Kimsenin anadilini konuşma hakkı elinden alınmış değil. Ama sanki Türkiye'de böyle bir sorun varmış gibi ısrarla milletimizin arasına fitne tohumları ekilmek isteniyor.Öncelikle bu tohumları ekenlerin milletimizin asli unsurlarından biri olan Kürt kardeşlerimizin haklarını savunmak gibi bir dertlerinin olmadığını ifade etmek isterim. Bu ayrılıkçı söylemlerin arkasında kim ne derse desin ecnebilerin Anadolu coğrafyası üzerinde bitmeyen emelleri gizlenmektedir.Çok dil tartışmalarının daha önceki yıllarda da zaman zaman gündeme geldiği olmuştu ama günümüzde olduğu kadar şiddetli tartışmalar asla yaşanmamıştı. Bu konunun artık eskisinden daha yüksek sesle tartışılabiliyor olması ve hatta fiiliyata intikal edebiliyor olmasında siyasilerin AB ve ABD talimatlarıyla son dönemde attıkları açılım adımlarının çok büyük payı vardır. Siyasiler ortaya koyduğu açılımlar maalesef ayrılıkçı söylemlerin cüretkâr bir hal almasına çanak tutmuştur ve de tutmaya devam etmektedir.Bir devlet için dilde birlik olmanın ne kadar hayati bir konu olduğunun daha iyi anlaşılmasına faydalı olmak amacıyla çok dilli yapıya sahip bazı ülkelerin yaşadıkları sorunları ortaya koymak istiyorum. Ayrıca Türkiye'ye çok dilli olmayı dayatan batılı ülkelerin dil konusuna yaklaşımlarının nasıl olduğuna bakmanın da önümüze önemli bir ufuk açacağını düşünüyorum.
Bolivya'da 37 resmi dil var
Çok dilli bir durumda ülkelerin içine düşecekleri vahim duruma en çarpıcı örnek Bolivya'dır.Bolivya'da tam olarak 37 resmi dil var. Bu kadar çok resmi dile sahip olması Bolivya'yı daha huzurlu yapmadı. Bilakis Bolivya darbelerden ve çatışmalardan kendini kurtaramadı. Bolivya ulusal bağımsızlığını kazandığı 1825 yılından günümüze değin; 180'e yakın darbe, ondan fazla değişik anayasa ve seksen civarında cumhurbaşkanı gördü. Cumhurbaşkanlarından bazıları yönetimi kan dökerek ele geçirdiler ve yine aynı şekilde kaybettiler. Altı cumhurbaşkanı görev başındayken öldürüldü.Ülke çeşitli iç karışıklıklar içinde uzun müddet çalkalandı. Bir ara madenler 1952'de devletleştirildi ise de 1966'da tekrar özel sektöre devredildi. 1974'te yapılan fiyat ayarlamaları ülkede büyük karışıklıklar çıkmasına sebep oldu. Yüzlerce yerli Bolivyalı öldürüldü. Çok sayıda resmi dili kabul etmesi görüldüğü gibi Bolivya'ya huzur getirmedi. Bilakis 37 farklı resmi dile sahip Bolivya halkı huzurlu bir ülkeye hasret kaldı.
Çift dillilik Yunanistan'ın başına da dert oldu
Çok dil tartışmalarında Yunanistan'ın yaşadıklarından da çıkarılacak dersler var. Yunanistan kurulduğunda devletin resmi dili Kathareuousa olarak ilan edildi. Okullar ve resmî dairelerde sadece bu diyalekt kullanıldı. Ancak halk bu diyalekte yabancı olduğundan evlerde ve sokaklarda Halk Yunancası (Demotiki) konuşulmaya devam edildi. Demotiki'de birtakım bozulmalar olunca 1964'de okullarda Demotiki'nin de okutulmasına izin verildi.Bu kararla birlikte Yunanistan resmen çift dilli bir yapıya geçmiş oldu. Bu çift dillilik 1976 yılına kadar 12 yıl boyunca devam etti. İlginç olan şey aslında ikisi de Yunanca olan Kathareuousa ile Demotiki'nin aynı anda kullanılması Yunanistan'da çok büyük sorunlar doğurdu. Eğitim dilinin de tek dil yerine çift dilli olması da Yunanistan'ın başına içinden çıkılmaz problemler açtı. Ortaya çıkan sorunlardan tek kurtuluş çaresi dilde birlik sağlamak olduğunu fark eden Yunanistan 1976'da bir kanun ile Kathareuousa devletin resmi dili olmaktan çıkardı. Demotiki resmi dil hâline getirildi böylece okul, resmî daire ve evlerde konuşulan dilin aynı olması sağlandı. Türkiye'de çift dilli yapıya geçişi savunanlar, Yunanistan'ı örnek göstermektedirler. Ama Yunanistan bu yanlışı yapmış, faturasının çok ağır olduğunu bizzat yaşamış ve bu yanlıştan 12 yıl sonra da olsa vazgeçmiş olduğunu dile getirmemektedirler.Türkiye'ye çok dilli olmayı tavsiye eden ülkeler kendileri entegrasyonu teşvik etmekte ve dil birliğini pekiştirecek adımlar atmaktadırlar. Almanya'da resmi olarak eğitim verilen tek dil Almancadır. Herkesin Almanca öğrenmesi devlet tarafından mecburi tutulmakta ve bununla da yetinilmeyip kültürel olarak da azınlıklardan entegrasyon istenmektedir. Türk siyasilerin bile Almanya'yı her ziyaret ettiklerinde oradaki Türklere Almanya'ya entegre olmayı tavsiye etmeleri Almanya'nın bu konuya ne kadar ciddi baktığının göstergesidir. Avrupa Birliği'nin bir diğer önemli ülkesi Fransa'nın da resmi eğitim dili bir tanedir ve elbette ki Fransızcadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde resmi dil tanımlaması yapılmamış olmasına rağmen fiilen İngilizce tek resmi dildir. Dünya üzerinde 200'e yakın sayıda ülke var. Bu ülkelerin büyük çoğunluğu tek dilli bir yapıyı tercih etmiştir. Resmi dil sayısını artırmayı denemiş olan ülkeler ya Bolivya örneğinde olduğu gibi huzura hasret kalmış yahut da Yunanistan örneğinde olduğu gibi çok geçmeden bu yanlıştan vazgeçmiştir.Netice olarak deriz ki;Bugün iki dil taleplerinin dile getirilmesine sebep olan siyasilerdir. Bilerek ya da bilmeyerek siyasilerin bu tartışmalara çanak tutması sonucu ortaya çıkan ayrıştırma projeleriyle milleti tefrikaya düşürmenin hiç kimseye faydası yoktur. Kimsenin anadilini konuşmasına engel olunamaz ve niye anadilini konuştun diye kimseye hesap sorulamaz. Bunların hepsi doğrudur ama çok önemli bir doru daha var. Devletin bir tane dili vardır. Çünkü bir tane devlet vardır?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024