7 Nisan'da Trabzon Atatürk Meydanın'da, 20 Mayıs'ta İstanbul/Çağlayan'da yapılan "Soykırım İddialarını Ret ve Ulusal Bağımsızlık" mitinginden birilerinin rahatsız olması normaldir. Normalden öte, rahatsız olsunlar diye yapılmıştı o miting.
Cumhuriyet tarihi boyunca o kadar bayrağın ve tabi ki, sadece böyle büyük bir ideal uğruna bu kadar insanın bir araya toplandığı bir başka mitingin yapıldığını bilmiyorum.
Bir emniyet yetkilisinin telsizle güvenlik helikopterine; "Güzel görüntü al, böyle bir manzarayı bir daha yakalayamazsın" demesi tarih düşülecek bir sözdür.
Orada vatanın bölünmez bütünlüğünü haykırmak için toplanan o yüz binlerden, ortaya koydukları örnek davranıştan birilerinin rahatsız olmaması mümkün mü?
Fakat benim son derece garibime giden hayretimi mucip şey, o mitinglerden başka birilerinin rahatsız olması.
7 Nisan'da Trabzon'da yapılan ilk mitinge engel olmak için Belediye yetkilileri ellerinden geleni ardlarına koymadılar.
20 Mayıs'ta Çağlayan'da, hem de mahşeri bir kalabalığın katılımıyla yapılan ikinci miting sonrası belli bazı çevreler kılıçlarını çekmiş bulunuyor.
Yeni Mesaj gazetesini okumamak, mitingin organizasyonunda adı geçen arkadaşlara ambargo uygulamak, ilk tepkileri.
Giriş kapılarında; "Rüşveti alan da veren de lanetlenmiştir" hadisi pirinç levhalarda yazılıp asılmanın dışında başka bir şeye yaramayan bu mekanlarda acayip bir telaş oluştu bu mitingler sonrası.
Aldığı ihale oranında dava adamlığı şekillenen kimi beyler bu gelişmelerden niye bu kadar rahatsızlık duyuyor?
Memleketin her tarafının büyük oyunlara malzeme edilmeye çalışıldığı bir dönemde, bu planlı sürece engel olması gerekenler, bunun yerine vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna gece-gündüz çalışanlara niye engel oluyorlar dersiniz?
Büyük iddialarla TBMM'nin kapısından içeri doluşan arkadaşların bugün neye yaradıklarını, ya da ne kadar sorumlu olduklarını sorgulamak lazım.
Genel bir kaidedir; "Varlığıyla yokluğu eşit olan, yok hükmündedir." Bu varlık iddiası niye?
Şimdi bir düşünün Meclis Başkanı falan şöyle diyor:
Filan partisi Nankara milletvekili tarafından verilen; "Şalgam suyunun şıra olarak içilmesine sebep olanlar" hakkındaki soru önergesinin gündeme alınıp alınmamasını oylarınıza sunuyorum.
Kabul edenler? Etmeyenler?
Önerge ret edilmiştir.
Manzara bu.
Tam iki yıldır en büyük icraatları bu olanların hala bir şeyler söylemeye kalkışmaları, mecliste bulunmaları sadece bu diyalogdan ibaret olanların kendilerini memleketin tek sahib-i hakikisi gibi takdim etmeleri bir komedi değil mi?
Türkiye'de alışılmış bir siyaset anlayışı var. O da şudur:
"Bırakalım, başaramasınlar. Millet bizim ne kadar haklı olduğumuzu anlar. Yapılacak ilk seçimde de yanlış icraatlarını kullanıp milletten rey alırız."
Bu mantık hakimdir bazı siyasilerimizde.
Tabi bu gidişle seçim yapılacak ülke kalır mı, kalmaz mı onu bilemem.
Bu mitingler hedefine vardı bir kere.
Millet büyük bir coşku ile soruyor; devamı ne zaman?
Büyük iddialarla ortaya çıktıklarında parti tabelasını asacak ikinci adam bulamayanların bu tablodan rahatsızlık duymalarını anlayışla karşılıyorum.
Cumhuriyet tarihi boyunca o kadar bayrağın ve tabi ki, sadece böyle büyük bir ideal uğruna bu kadar insanın bir araya toplandığı bir başka mitingin yapıldığını bilmiyorum.
Bir emniyet yetkilisinin telsizle güvenlik helikopterine; "Güzel görüntü al, böyle bir manzarayı bir daha yakalayamazsın" demesi tarih düşülecek bir sözdür.
Orada vatanın bölünmez bütünlüğünü haykırmak için toplanan o yüz binlerden, ortaya koydukları örnek davranıştan birilerinin rahatsız olmaması mümkün mü?
Fakat benim son derece garibime giden hayretimi mucip şey, o mitinglerden başka birilerinin rahatsız olması.
7 Nisan'da Trabzon'da yapılan ilk mitinge engel olmak için Belediye yetkilileri ellerinden geleni ardlarına koymadılar.
20 Mayıs'ta Çağlayan'da, hem de mahşeri bir kalabalığın katılımıyla yapılan ikinci miting sonrası belli bazı çevreler kılıçlarını çekmiş bulunuyor.
Yeni Mesaj gazetesini okumamak, mitingin organizasyonunda adı geçen arkadaşlara ambargo uygulamak, ilk tepkileri.
Giriş kapılarında; "Rüşveti alan da veren de lanetlenmiştir" hadisi pirinç levhalarda yazılıp asılmanın dışında başka bir şeye yaramayan bu mekanlarda acayip bir telaş oluştu bu mitingler sonrası.
Aldığı ihale oranında dava adamlığı şekillenen kimi beyler bu gelişmelerden niye bu kadar rahatsızlık duyuyor?
Memleketin her tarafının büyük oyunlara malzeme edilmeye çalışıldığı bir dönemde, bu planlı sürece engel olması gerekenler, bunun yerine vatanın bölünmez bütünlüğü uğruna gece-gündüz çalışanlara niye engel oluyorlar dersiniz?
Büyük iddialarla TBMM'nin kapısından içeri doluşan arkadaşların bugün neye yaradıklarını, ya da ne kadar sorumlu olduklarını sorgulamak lazım.
Genel bir kaidedir; "Varlığıyla yokluğu eşit olan, yok hükmündedir." Bu varlık iddiası niye?
Şimdi bir düşünün Meclis Başkanı falan şöyle diyor:
Filan partisi Nankara milletvekili tarafından verilen; "Şalgam suyunun şıra olarak içilmesine sebep olanlar" hakkındaki soru önergesinin gündeme alınıp alınmamasını oylarınıza sunuyorum.
Kabul edenler? Etmeyenler?
Önerge ret edilmiştir.
Manzara bu.
Tam iki yıldır en büyük icraatları bu olanların hala bir şeyler söylemeye kalkışmaları, mecliste bulunmaları sadece bu diyalogdan ibaret olanların kendilerini memleketin tek sahib-i hakikisi gibi takdim etmeleri bir komedi değil mi?
Türkiye'de alışılmış bir siyaset anlayışı var. O da şudur:
"Bırakalım, başaramasınlar. Millet bizim ne kadar haklı olduğumuzu anlar. Yapılacak ilk seçimde de yanlış icraatlarını kullanıp milletten rey alırız."
Bu mantık hakimdir bazı siyasilerimizde.
Tabi bu gidişle seçim yapılacak ülke kalır mı, kalmaz mı onu bilemem.
Bu mitingler hedefine vardı bir kere.
Millet büyük bir coşku ile soruyor; devamı ne zaman?
Büyük iddialarla ortaya çıktıklarında parti tabelasını asacak ikinci adam bulamayanların bu tablodan rahatsızlık duymalarını anlayışla karşılıyorum.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024