Birkaç gün evvel TFF'nin 1959'dan önce amatör organizasyonlarda elde edilen birinciliklerin durumunu değerlendirmek üzere bir komisyon kurulacağını açıklamasından sonra formalardaki armaların üstündeki yıldızlar ile ilgili tartışmalar yeniden alevlendi.
Ben hemen baştan söyleyeyim. Bu uygulamanın cılkı çıktı. Böyle devam etmesindense uygulamaya son verilsin daha iyi.
Şimdi bakın Fenerbahçe kafasına göre formasında 5 yıldız kullanıyor çünkü 1959'dan önce elde ettiği 9 şampiyonluğun mevcut 19 şampiyonluğuna eklenmesiyle 28 şampiyonluğu olduğunu iddia ediyor.
Bence Fenerbahçe pek de haklı değil. Fenerbahçe 1959'dan önce organize edilen milli küme ve Türkiye Birinciliği adlı iki turnuvada kazandığı şampiyonlukların mevcut şampiyonluklarına eklenmesi gerektiğini iddia ediyor. Şimdi kanımca şu soruların cevaplanması gerekir.
1) Bu organizasyonlar TFF'nin resmi organizasyonları mıdır? ve ne amaçla düzenlenmişlerdir.
2) Bu organizasyonlara katılım kriterleri nedir? ve eğer bunlar TFF'nin organizasyonları ise bu turnuvaları kazananlar resmi belgelerde hangi unvan ile tescil edilmişlerdir.
3) Bunlar ulusal organizasyonlar mıdır? Deplasmanlı ve uzun süreye yayılan bir fikstürleri var mıdır?
Şimdi bu konu hakkında bir şeyler yazan tarihçi Mehmet Şenol'un kitabında okuduğum bilgilere göre bu organizasyonlara ulusal diyebilmek zor. Zira örneğin Milli Küme mücadelesine tüm Türkiye genelinden katılım gerçekleşmiyor.
Sadece 3 büyük şehrin yerel liglerinde ilk 4'e giren takımlar Milli Küme organizasyonuna davet ediliyor.
Bu organizasyonlardan Türkiye Birinciliği lig formatında dahi değilmiş. Türkiye Birinciliğinde mücadeleler eleme usulü gerçekleşiyormuş. Yani deplasmanlı bir lig fikstürü söz konusu değil.
Her halükarda sezonun belli bir döneminde değil her sene farklı farklı dönemlerde ve bir lig gibi uzun periyota yayılmadan gerçekleşen organizasyonlarmış. Hatta mahalli ligler ile bile çakışabiliyormuş.
Örneğin 22 Eylül 1940'taki Türkiye Futbol Birinciliği final maçı olan Fenerbahçe-Eskişehir Demirspor karşılaşması aynı gün Fenerbahçe'nin İstanbul mahalli ligindeki maçına denk gelmiş ve Fenerbahçe as takımını mahalli ligdeki mücadeleye çıkarmış.
Final maçına ise B takımını göndermiş. İşin açıkçası o dönemde İstanbul'un büyüklerinin çok da önemsediği turnuvalar değil bunlar.
Bir de tuhaf durum var o da şu. Tam 9 sene aynı yılda hem Milli Küme hem de Türkiye Birinciliği organize edilmiş. Yani dokuz senede Fenerbahçe'nin mantığına göre her sene 2 şampiyon çıkıyor olmalı.
Bir sezonda 2 şampiyon olabilir mi? Her neyse daha çok ayrıntı var. Hepsine girmeye gerek yok. Fakat Göztepe eski başkanı Mehmet Sepil'in bir açıklaması var ki konunun nerelere gidebileceğini gösteriyor.
Sanırım Türkiye Birinciliği'nde Göztepe'nin de bir şampiyonluğu var. Sepil sadece bunun şampiyonluk olarak sayılmasını istemekle kalmıyor ama aynı zamanda eğer bu talep kabul edilirse bizzat TFF'ye başvurup yayın havuzunda şampiyon takımlara yapılan ödemelerin iptal edilmesini talep edeceğini söylüyor.
Görüyor musunuz iş ne boyutlara geliyor. Bakın Fenerbahçe'nin ısrarının nedenini Dursun Özbek gayet güzel ifade etti. İflas eden tüccar eski defterleri karıştırırmış dedi. Konu bu kadar basit.
Fenerbahçe neden 40 yıl önce bu konuyu gündeme getirmedi. Çünkü futbolda sportif olarak başarılıydı. Ne zaman Galatasaray Fenerbahçe'yi futbolda sportif olarak geçti bu konu gündeme geldi.
Son 30-35 senenin futbolda sportif olarak başarılı kulübü hangisi. Tabii ki Galatasaray. Sportif olarak daha başarılı olmanın yollarını araştırmak yerine kestirmeden yıldızları takmak da kimseye fayda sağlamaz.
Yıldızları alsanız bile rakipleriniz sizi yine geçer. Futbolu geliştiren projeler ve planlar yerine yıldızları dağıtarak göz boyamak isteyen TFF en iyisi mi artık gerçekten cılkı çıkan bu uygulamaya son versin.
Ben hemen baştan söyleyeyim. Bu uygulamanın cılkı çıktı. Böyle devam etmesindense uygulamaya son verilsin daha iyi.
Şimdi bakın Fenerbahçe kafasına göre formasında 5 yıldız kullanıyor çünkü 1959'dan önce elde ettiği 9 şampiyonluğun mevcut 19 şampiyonluğuna eklenmesiyle 28 şampiyonluğu olduğunu iddia ediyor.
Bence Fenerbahçe pek de haklı değil. Fenerbahçe 1959'dan önce organize edilen milli küme ve Türkiye Birinciliği adlı iki turnuvada kazandığı şampiyonlukların mevcut şampiyonluklarına eklenmesi gerektiğini iddia ediyor. Şimdi kanımca şu soruların cevaplanması gerekir.
1) Bu organizasyonlar TFF'nin resmi organizasyonları mıdır? ve ne amaçla düzenlenmişlerdir.
2) Bu organizasyonlara katılım kriterleri nedir? ve eğer bunlar TFF'nin organizasyonları ise bu turnuvaları kazananlar resmi belgelerde hangi unvan ile tescil edilmişlerdir.
3) Bunlar ulusal organizasyonlar mıdır? Deplasmanlı ve uzun süreye yayılan bir fikstürleri var mıdır?
Şimdi bu konu hakkında bir şeyler yazan tarihçi Mehmet Şenol'un kitabında okuduğum bilgilere göre bu organizasyonlara ulusal diyebilmek zor. Zira örneğin Milli Küme mücadelesine tüm Türkiye genelinden katılım gerçekleşmiyor.
Sadece 3 büyük şehrin yerel liglerinde ilk 4'e giren takımlar Milli Küme organizasyonuna davet ediliyor.
Bu organizasyonlardan Türkiye Birinciliği lig formatında dahi değilmiş. Türkiye Birinciliğinde mücadeleler eleme usulü gerçekleşiyormuş. Yani deplasmanlı bir lig fikstürü söz konusu değil.
Her halükarda sezonun belli bir döneminde değil her sene farklı farklı dönemlerde ve bir lig gibi uzun periyota yayılmadan gerçekleşen organizasyonlarmış. Hatta mahalli ligler ile bile çakışabiliyormuş.
Örneğin 22 Eylül 1940'taki Türkiye Futbol Birinciliği final maçı olan Fenerbahçe-Eskişehir Demirspor karşılaşması aynı gün Fenerbahçe'nin İstanbul mahalli ligindeki maçına denk gelmiş ve Fenerbahçe as takımını mahalli ligdeki mücadeleye çıkarmış.
Final maçına ise B takımını göndermiş. İşin açıkçası o dönemde İstanbul'un büyüklerinin çok da önemsediği turnuvalar değil bunlar.
Bir de tuhaf durum var o da şu. Tam 9 sene aynı yılda hem Milli Küme hem de Türkiye Birinciliği organize edilmiş. Yani dokuz senede Fenerbahçe'nin mantığına göre her sene 2 şampiyon çıkıyor olmalı.
Bir sezonda 2 şampiyon olabilir mi? Her neyse daha çok ayrıntı var. Hepsine girmeye gerek yok. Fakat Göztepe eski başkanı Mehmet Sepil'in bir açıklaması var ki konunun nerelere gidebileceğini gösteriyor.
Sanırım Türkiye Birinciliği'nde Göztepe'nin de bir şampiyonluğu var. Sepil sadece bunun şampiyonluk olarak sayılmasını istemekle kalmıyor ama aynı zamanda eğer bu talep kabul edilirse bizzat TFF'ye başvurup yayın havuzunda şampiyon takımlara yapılan ödemelerin iptal edilmesini talep edeceğini söylüyor.
Görüyor musunuz iş ne boyutlara geliyor. Bakın Fenerbahçe'nin ısrarının nedenini Dursun Özbek gayet güzel ifade etti. İflas eden tüccar eski defterleri karıştırırmış dedi. Konu bu kadar basit.
Fenerbahçe neden 40 yıl önce bu konuyu gündeme getirmedi. Çünkü futbolda sportif olarak başarılıydı. Ne zaman Galatasaray Fenerbahçe'yi futbolda sportif olarak geçti bu konu gündeme geldi.
Son 30-35 senenin futbolda sportif olarak başarılı kulübü hangisi. Tabii ki Galatasaray. Sportif olarak daha başarılı olmanın yollarını araştırmak yerine kestirmeden yıldızları takmak da kimseye fayda sağlamaz.
Yıldızları alsanız bile rakipleriniz sizi yine geçer. Futbolu geliştiren projeler ve planlar yerine yıldızları dağıtarak göz boyamak isteyen TFF en iyisi mi artık gerçekten cılkı çıkan bu uygulamaya son versin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Fenerbahçe Galatasaray'ı örnek almalı / 01.06.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Ali Koç Galatasaray'ın şampiyon olacağını biliyordu / 26.05.2025
- Kolay elde edilecek bir başarı değil / 19.05.2025
- Kupada da hata yok / 14.05.2025
- Galatasaray istediğini aldı / 11.05.2025
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025



















































































