Büyük Türk Milleti, aman dikkat!

Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in deyimiyle “Türk Milleti, tarih boyu insanlık ailesinin en şerefli ve en büyük üyesi olmuştur.”
16 imparatorluk ve yüze varan devlet kurmuştur.
Hindistan’da Tac Mahal’i ziyaretimizle, anladık ki, bu millet gerçekten büyük bir millet… Üç kıtada at koşturmuş, adalet ikâme etmiş, büyük medeniyetler kurmuş, Asya’da, Avrupa’da, Afrika’da Türk-İslâm izlerini kim inkâr edebilir ki? Hint yarımadasında da öyle…
Hindistan, Türklerle 12. yüzyılın başlarında tanışmış… Türklerin, 1071’de Anadolu’ya yöneldikleri tarihte, Hint yarımadasına da akınlar düzenlediklerini görüyoruz. İlk olarak Gaznelilerle Türk-İslâm devletleri zinciri başlamış, sonrasında Tuğluklular, Lodiler, Delhi Türk Sultanlığı kurulmuş… Son olarak da 1526’da Bâbür Şah tarafından kurulan Bâbür İmparatorluğu 332 yıl yaşamış ve 1858’de ezeli-ebedi Müslüman-Türk düşmanı İngilizler tarafından yıkılmıştır.
8. yüzyılda Arap tüccarlar, bu yarımadaya gelmişse de, Hindistan’ın Müslümanlaşması büyük çoğunlukla Türklerle olmuştur. Türklerin idaresi, adaleti, imarı, irşad ve ikazı, medeniyeti, dile kolay, 9 asır sürmüş burada… Şu an 300 milyonu aşkın Müslüman kitle Hindistan’da yaşamaktadır.
Anadolu’da olduğu gibi, Hoca Ahmet Yesevi ve talebeleri bu coğrafyaya İslâm’ı taşımışlar; Abdülkadiri Geylani Hazretleri’nin talebeleri de manevi fütuhatlar da bulunmuşlardır. Bunlardan en meşhuru Seyyid Ahmet El-Hindî El-Lahuri Hazretleridir. Burada da Ehl-İ Beyt mensuplarının “Hak sevgisi, Muhammed sevgisi, insan sevgisi” aşısı tutmuş, koca bir Türk-İslâm medeniyeti 9 asır hayat bulmuş, milyonlarca putperest, müşrik, İslâm’ı seçmiştir. Türk mutasavvıflarının aşıladığı kardeşlik ruhu Hintlilerin kast sisteminin çözülmesine sebep olmuştur… Fakat İngiliz oyunları, Türklerin önünü keserek, ağırlaşan kast uygulamalarını halen sürdüren yapıyı (vahşi kapitalizmi) 1858’den beri ikâme etmişlerdir.
Türkler, Müslümanlar cezalandırılmış, Türklerin başşehri Agra’da insanların yaşadığı (!) alanlar ilkelliğe, yoksulluğa, sefalete mahkum edilmiştir.
Turizm gelirleri için yaşatılan dünyanın en büyük harikası Tac Mahal ölü insanlık içinde canlı mermer ve taş olarak ayakta duruyor. Ruhu da Mümtaz Banu Hazretleri olmak üzere… Allah c.c şefaatine nail eylesin…
Bu noktada günümüze ışık tutması açısından tarihsel ve medeniyet bazında bir analize ihtiyaç var:
Hz. Peygamber’den 80 sene sonra Tarık Bin Ziyad’la Cebeli Tarık Boğazını geçerek, İspanya’da Endülüs devletini kuran, ilim ve teknolojide, imarda harikalar oluşturan ve Avrupa’ya doğan İslâm güneşi; tevhidi reddeden teslisle özdeşleşen haçlı ruhunun uzun-planlı-hasmane savaşı sonucu 800 sene yaşamış ve yıkılmıştır. 8 asırlık bu medeniyetten kalan El-Hamra Sarayı ve yakılmış içi kilise yapılmış haliyle Kurtuba Mescidi’dir.
1071’de Anadolu’ya giren, 1299’da Osmanlı devleti’ni kuran, 1453’te İstanbulu fethederek, Avrupa içlerine yürüyen ecdadımız kurduğu Osmanlı İmparatorluğu 624 sene yaşadı. Haçlı ruhu, İngiliz siyaseti ile üç kıtadan çıkarıldı, parçalandı.
İşte Hint yarımadasında 9 asır süren Türk-İslâm varlığı, 1858’de yine İngilizlerin siyaseti ve sömürgecilik faaliyeti ile sona erdirildi. Kalan sadece Tac Mahal ve diğer yapıtlar…
Güzel vatanımız Anadolu’daki Türkiye Cumhuriyeti varlığı da 100 seneye daha varmadan yok edilmek, parçalanmak isteniyor. Batının “Şark Meselesi” bitmedi, bitmeyecek… Tarihten ibret alalım…
Şimdi şöyle bir söz dolaşıyor, duyuyoruz: “Bize birşey olmaz. Biz Büyük Türk Milletiyiz. Bizi kimse yıkamaz, bölemez…”
Erzurum Lalapaşa Camiinde bir söz asılıdır. Kulağımıza küpe yapalım:
“Gafleti çok olanın, devleti zail olur (yok olur).”
8 asırlık Endülüs, 9 asırlık Hindistan’daki Türk-İslâm İmparatorluğu, 6 asırlık Osmanlı Türk varlığı, batının oyunları ve saldırıları ile yok edildi. 100 senelik Cumhuriyetin de içte ve dışta düşmanı çok… Aman dikkat…
Bir kez daha Prof. Dr. Haydar Baş’ı anlamak, okumak gerekiyor. Çünkü O, çeyrek asırdır diyor ki: “Hedef Türkiye’dir. Hedef Türk Milleti’dir. Bu nedenle ordusu, ailesi, kültürü, inancı, devleti, vatanı tartışma konusu yapılıyor.”
Ve yine diyor ki: “Avrupa Birliğine girmek 5.000 yıllık Türk tarihini, 1000 yıllık Türk-İslâm medeniyetini, haçlı mezarlığına defnetmektir.”
Gafletimiz böylece sürerse, akibetimiz hayrolmaz…
Vazife milletindir ve aydınlarındır… Tarihten ders alalım…
Su uyur, düşman uyumaz… Ayık olalım…