logo
19 MART 2024

Çalışan endişeli, işsizin umudu yok

09.01.2021 00:00:00
'Çalışan endişeli, işsizin umudu yok' seslendirme dosyası:

Türkiye'nin ekonomik tablosu her geçen gün daha da kötüleşmeye devam ediyor. Üretici şikâyetçi, çalışan şikâyetçi, emekli şikâyetçi, işsiz olan zaten şikâyetçi. Öyle bir ekonomi yönetimimiz var ki azınlık olan bir kesim hariç vatandaşların hiçbirisi memnun değil. 

Memnunmuş gibi rol yapanlara aldanmayın, siyaseten böyleler, içleri kan ağlıyor.

Yapılan bir takım kamuoyu araştırmaları sorunları kısmen yansıtsa da, bunlar da buzdağının görünen kısmı. Çünkü insanların birçoğu "ben kötüyüm" demiyor, sonuna kadar dayanıyor; ya iflas ettiğinde, ya icralık olduğunda ya boşandığında ya da Allah muhafaza intihar ettiğinde gerçekten kötü olduğunu anlıyoruz.

Çalışan kesimle alakalı Ipsos ve Dünya Ekonomik Forumu (WEF), aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 28 ülkeden toplam 13 bin çalışanla bir anket çalışması yaptı.

Çıkan sonuçlar ülkemizdeki çalışanların durumunu gözler önüne seriyor.

Buna göre; Dünya genelinde çalışanların yüzde 56'sı iş güvenliğinden endişeli, yüzde 55'i ise değişim nedeniyle stres yaşıyor. Türkiye ise, pandemi sürecinde var olan işten çıkarma yasağına rağmen, iş güvenliği endişesinde yüzde 70 ile ilk 5 ülkeden biri oldu.

Bu 5 ülke içinde yüzde 74 ile Malezya, yüzde 73 ile Suudi Arabistan, yüzde 73 ile Güney Kore, yüzde 70 ile Arjantin var. Türkiye de bunların arasında.

Dikkat ederseniz, Dünya ortalamasının bir hayli üstündeyiz.

Çalışanlarımızın çoğunluğu işini kaybetme endişesiyle çalışıyor.

Araştırmanın bir diğer verisi "verimlilik" ile alakalıydı. Dünya genelinde çalışanların yüzde 46'sı verimliliğin azaldığını düşünüyor. Türkiye'de ise bu oran yüzde 63 ile yine ortalamanın oldukça üstünde. Bu oranla Türkiye Malezya'dan sonra en verimsiz ülke.

Bir diğer soru ise değişen iş koşullarının stres yapıp yapmadığı ile ilgiliydi. Dünya genelinde stres yapıyor diyenlerin oranı yüzde 55 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 69. Bu konuda da Peru (yüzde 72) ve Suudi Arabistan'dan (yüzde 72) sonra üçüncü konumdayız.

Türkiye'de çalışanlar neden endişe yaşamasınlar, neden stresli olmasınlar ki; firmalar patır patır dökülüyor, her gün işsizler ordusuna yenileri ekleniyor.

Hatırlarsanız, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül 2020 resmi işsiz sayısını 4 milyon 16 bin kişi, işsizlik oranını da yüzde 12,7 olarak açıklamıştı.

Yine TÜİK'in rakamlarına göre, 1 yılda, çalışan 733 bin kişi de işsiz kalmıştı. Bu, her ay 61 bin 83 kişi işinden çıkartıldı demek. Bunlar resmi rakamlar.

İşte çalışanların iş güvenliğinden endişe duymasının nedeni bu. Her an çalıştığı yer iflas edebilir, işsiz kalabilir.

Bir de, iş kayıplarını gerçek manada görmek için Uluslar arası Çalışma Örgütü'nün (ILO) geliştirdiği bir işsizlik hesaplaması var. Buna da "Geniş Tanımlı İşsizlik" diyorlar.

Buna göre, Eylül 2020 itibarıyla Türkiye'de geniş tanımlı işsiz sayısı 9,5 milyona yükseldi, işsizlik oranı ise yüzde 26,4 oldu. Araştırmada detaylar da çok önemli.

Ümitsiz işsizlerin sayısı bir yılda 630 binden 1 milyon 402 bine yükseldi.

TÜİK'in işsiz saymadığı ve işgücüne dâhil etmediği ama iş bulunduğunda çalışmaya hazır olanların sayısı ise 1 milyon 890 bin artışla 4 milyon 136 bine ulaştı.

Gördüğünüz gibi araştırmalar çalışanların endişesini, iş bulamayanların da umutsuzluğunu ortaya koyuyor. Endişeli ve umutsuz bir toplumdan nasıl verim beklenebilir ki?

Pandemi koşulları bu olumsuz tabloyu derinleştirse de, her şeyin sorumluluğunu pandemiye yüklemek de doğru değil. Çünkü pandemiden önce de gidişat farklı değildi.

Vatandaşların yine satın alma güçleri gün geçtikçe eriyordu.

Borçlar, icra dosyaları her gün artmaya devam ediyordu.

İntiharlar, boşanmalar had safhadaydı.

Gelir adaletsizliğinde makas sürekli artmaya devam ediyordu.

Şirketler birbiri ardınca kepenk kapatıyordu. İşsizlik ciddi manada kangrenleşiyordu.

Yani bütün bu ekonomik hastalıkların ana sebebi pandemi değil; pandemi sadece süreci biraz hızlandırdı.

Ülkemizde ve dünyada bu problemleri çözebilecek, hatta pandeminin ekonomik etkilerini de tamamen ortadan kaldırabilecek bir tane çözüm var o da Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'dir.

Modelin öngördüğü şekilde emek ve üretim karşılığı senyorajla Milli Para devreye sokulur ve bu para sosyal devlet projeleriyle adil bir şekilde vatandaşın cebine konulursa, vatandaşlar tüketim kabiliyetlerine yeniden kavuşurlar, satın alma güçleri artar, iç pazarda ciddi bir canlanma olur ve bu, otomatikman üretimin canlanmasını sağlar.

Üretimin canlanması demek; kapasite artırımı ve yeni iş sahalarının devreye konulması demektir. Bunun sonucunda, iş gücü ve istihdam doğal olarak artmaya başlar, iş kaybına uğrama endişesi, stres ortadan kalkar, verimlilik artar, işsizler umutsuzluktan kurtulur ve tam istihdama doğru yelken açılır.

Bu çözümleri milletimizle buluşturacak olan Milli Ekonomi Modeli'ni, Bağımsız Türkiye Partisi'ni ve BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ı millet olarak baş tacı etmeliyiz.

 
Murat Çabas / diğer yazıları
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
8 yılda çıkan yerli sermaye 600 milyar dolar
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
Bir ayda 145 bin 480 emekli maaşı harcandı
Emekliye cefa, Saray'a sefa!
Rıza göstereceği tek 'darbeyi' açıkladı
'Ben o darbeye teslim olurum'
'Kazanamazsam geleceğimi düşünmem gerekir'
TİP'in Zan kararının perde arkası
MOSSAD Başkanı ve HAMAS lideri masada
Esir takası müzakereleri başladı
Filistinlilerin arazisine mahkeme el koydu
Gasp devam ediyor
Para sayılan ofisin sahibi avukatın ifadesi
'3 saat boyunca para getirdiler'
İsrail'den Refah'ta yeni katliam
En az 14 Filistinli öldürüldü
Rize'de il müdürünü görevden aldı
Erdoğan'dan yeni atamalar
Süleymaniye hatadan dönmeli
İstikrarı hakim kılmakta kararlıyız
8 yılda çıkan yerli sermaye 600 milyar dolar
Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor
Kaftancıoğlu da ifadeye çağrıldı
İki şüphelinin ifadesi ortaya çıktı
Erdoğan 4. Kolordu Komutanlığı'nda konuştu
Irak ve Suriye mesajı
Utan dünya!
Bombalardan kurtulanlar açlıktan ölüyor
Ali Koç'tan tarihi çıkış
'Gerekirse bir alt lige düşeceğiz'
TİP adaylığını çektiğini duyurmuştu
Ses kayıtları yayınlandı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.