Anadolu seyahatimizin Gaziantep ayağındayız. İlçelerini, beldelerini ve köylerini ziyaret ediyoruz Gaziantep'in. 'Bir dokun bin ah işit' misali kırsal kesimin, çiftçinin, esnafın hali içler acısı. Mevsim itibarıyla bir yıllık emeğinin karşılığı olan hasat mevsimini idrak ediyor Anadolu. Yıl boyunca bugünlerin hayalini kurmuş. Buğdayını, arpasını biçecek; ürününü satacak ve sıralamasını yaptığı ihtiyaçlarını giderecek. Öncelikle borçlarını verecek, evinin, çoluk çocuğunun bir yıllık ihtiyaçlarını giderecek diye düşünüyordu. Çünkü her sene yaptığı bu hesaba alışmıştı, köylümüz. Fakat heyhat ki, bu sene böyle olmadı, geçen seneden de ağırdı koşullar. Toprakla meşgul olması yetmiyormuş gibi bir de hükümetle mücadele veriyor çiftçi. Bir tarafta AKP talimatlarını uygulayan hükümet, diğer tarafta var olma, ayakta kalma mücadelesi veren köylümüz çiftçimiz var. AB talimatları gereği AKP hükümeti, 25 milyon olan çiftçi sayısını 10 milyona düşürmek istiyor. Elindeki bütün imkânlarla çiftçiyi bitirmeğe çalışıyor. Ürününe kota kokuyor, başfiyatları düşük tutuyor, buna karşın ürün maliyetinin düşmesi için çiftçiye gereken destek verilmiyor. Batılı devletlerde milyarlarca dolar çiftçi kesimi desteklenerek ürün maliyetleri en alt seviyeye çekilirken, bizim ülkemizde üretici kendi kaderiyle baş başa bırakılıyor. Daha sonra da dış ülkelerden 'güya ucuz' tarım ürünü ithaline müsaade edilerek, çiftçimiz adeta cezalandırılıyor. Çalıştığı için, ekim yaptığı için sanki ikaz ediliyor. Mesela buğdayın, TMO tarafından açıklanan fiyatı kg başına 350 bin lira olmasına rağmen, ofislerde muhatap bulmak mümkün değil. Çiftçiye konan kotalar sonucu buğday arpa üreticinin elinde kalıyor. Buğdayın kilo maliyeti 300 bin lira olmasına rağmen serbest piyasada 215 bin liraya bile alıcı bulunamıyor. Köylü, çiftçi en sevinçli günleri olması gereken bu hasat günlerinde kendisine hazırlanan kötü sürprizle karalar bağlıyor. "Keşke" diyor "tarlam yansa da, bir de ürün toplama masrafına katlanmasam", "ellerim kırılsaydı, AKP'ye oy vermeseydim" diyor. Çiftçi, üretici "umutların bittiği yerde Haydar hoca ve projeleri bizim için bir çıkış kapısı olacak" diyorlar. "Geçen üç sene içerisinde AKP'ye destek vermekle ne kadar yanlış yaptığımızı anladık ama bu bize pahalıya mal oldu" diyorlar. Kırsal kesimde sohbet ettiğimizde söz sözü açıyor. Başlıyor saymağa "aha şuraları da hep yabancılar satın aldılar." Ülkenin parsel parsel satışına şahadet ediyor köylümüz. Endişesini dile getiriyor, kaygılarını dillendiriyor. Irak'taki gelişmeleri kaygıyla izliyor. ABD'nin soluklarını sanki ensesinde hissediyor. Dedeleriyle onur duyuyorlar. Milli mücadeleye yabancı değil Gaziantepliler. Bu kadar olumsuzluk içerisinde işin sevindirici tarafı, Gazianteplinin Kuvayı Milliye ruhuyla donanmış olması.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- Gelir adaletsizliği derinleşiyor / 01.02.2024
- Gazze’de vahşet neden devam ediyor? / 26.01.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- Gelir adaletsizliği derinleşiyor / 01.02.2024
- Gazze’de vahşet neden devam ediyor? / 26.01.2024