Cinnet toplumu

Bugün siyaseti küçük değil, büyük harflerle konuşup yanlışlarımızın hülasası olan toplumsal çürümüşlüğümüze dikkat çekmeye çalışacağım. Şunu söylemeliyim ki anlatacağımız şeyler hepimize can damarı mesafesinde, ölmek ve yaşamak kadar kıymetli ve iki elimiz başımızın arasında düşünmemiz gereken, muhasebe etmemiz gereken, gerekiyorsa kafamızı taştan taşa vurmamız icap eden hususlardır.
Toplum olarak büyük, çok büyük bir boşluk içindeyiz. Fertlerden başlayarak, aile ve toplumsal planda gerçek anlamda bir bozulma sürecinin tam göbeğindeyiz. Bize ait kavramların yok olduğu, geleneğin buharlaştığı, ilişkilerin tefessüh ettiğini an be an yaşıyoruz.
Batı toplumlarında ancak görülen bir dejenarasyon bu yaşadığımız! Milli ve manevi değerlerimiz yozlaştırıldı. Fuhuş, kumar, alkol, kaçakçılık, sapıklık, uyuşturucu, rüşvet, torpil, yolsuzluklar, zulüm, kıyım, iftira, baskı, kul hakkına tecavüz, kamu malına el uzatma, haramzadelik, lüks, israf, saltanat, görgüsüzlük, gasp, hırsızlıklar, cinayetler, kadına şiddet vb. zirve yaptı.
Gazetelerin 3. sayfalarında gördüklerimizi, okuduklarımızı idrakte güçlük çekiyoruz. Tüylerimiz diken diken oluyor. Çocukluğumuzda, gençliğimizde ancak bir kere duyduğumuz sapkınlıklar bugün her güne özel vakay-ı âdiye olmuş durumda.
Eskiden Yeşilçam'a özel artistlerimiz vardı. Bunları marjinal kabul eder "artist işte, o yüzden böyle yapıyor, o yüzden böyle yaşıyor" der geçerdik. Şimdi her eve bir gazino sahnesi kurulmuş ve her evde bir Yeşilçam artisti var.
Eskiden de zina vardı ama kötü yola düşen kadın yaptığı şeyin yanlış olduğunu utana sıkıla söyler, kabahati kaderde bularak "bir an evvel bu hayattan kurtulmaya çalışıyorum" derdi. Şimdi "evet bu işi yapıyorum, iyi ki de yapıyorum" diyen bir ölçü bozukluğu var. 
Zina suç olmaktan çıkarıldı ve eskinin 100 belki de 1000 katı diyebileceğimiz bir fuhuş istatistiği var önümüzde. Fuhuş en muhafazakâr mahallerin sokak aralarına kadar girmiş durumda. Uyuşturucu yaşı 11'e indi. Sadece İstanbul'da 6 milyon insan psikolojik tedavi amaçlı ilaçlar kullanıyor.
Tıpkı bir batı toplumu gibiyiz. Her 4 evlilikten 1'si boşanma ile suçlanıyor. Geçen yıl 150.000 aile boşandı. Bir zamanlar en güçlü yanımız olan aile kurumu temelinden çökmüş durumda. AB uyum yasaları adı altında Medeni Hukuk alanında öyle düzenlemeler yapıldı ki yeni ama hastalıklı ailemsi bir düzen diyemeyeceğimiz düzen kuruldu.
Başörtüsü yasağı kaldırıldı, fakat başörtüsü yasağı ne zaman kaldırıldı? 
Bir sürü hükümetleri iktidara taşıdıktan sonra başörtüsünün içi boşaltıldı ve artık başörtüsündeki ruh ve mânâ sorun olmaktan çıkınca başörtüsü de yasak olmaktan çıktı.
Sokaklara bakalım, caddelere, meydanlara bakalım bu toplumda sizce bir dindarlaşma görülüyor mu?
Yoksa her ahlak sahibini titreten bir yozlaşma, İslam'dan kopuş ve dünyevileşme mi var? 
Bakınız Diyanet İleri Eski Başkanı Ali Bardakoğlu ne diyor?
"Şekil ve sembolleri ölçü alırsak, bolca kullanılan dini kelime ve kavramları ölçü alırsak ilk bakışta dindarlaşma artıyor zannederiz. Ama dinin insandan beklediği özü ve samimiyeti ölçü alırsak, ahlakiliği esas alırsak, kendine ve çevresine barış ve huzur veren bir rahmet olmasını esas alırsak, çok gerilere gittiğimizi söyleyebilirim? İslami zihin, bugün Kuran'ın inşa ettiği süreci tersine döndürdü. Yani akide (inanç) ve ahlak sona, muamelat (uygulamalar) başa alındı. Neden? Çünkü dünya, dinin önüne geçti. Böyle olunca da kul ile Allah ilişkisi de bozuldu, insanın insan ile ilişkisi de. (Hürriyet 14 Ocak 2105)
Gerçekten de öyle içinden İslam geçmeyen bir cümle kurmuyoruz. Camiiler en azından Cumaları dolup taşıyor. Ama İslam, Allah'ın murad ettiği İslam, bu toprakları terk etmiş gibi gözüküyor!
Bize bakan bu ülkenin bir Müslüman toplum olduğuna dair bir işaret görebilir mi acaba?
Mücahid, müteahhit ve münafıklık denklemi bakın önümüze nasıl bir istatistik koyuyor? Burhan Özfatura'nın araştırması:
AKP iktidara geldiğinde, beş vakit namaz kılanların oranı %40 idi. Şimdi bu oran %18'dir. İmam hatip öğrencileri arasında, bu oran, %13! Evet yanlış okumadınız sadece %13! (Burhan Özfatura Mektup) 
Tablo gerçekten inanılmaz, gerçekten geri dönüşü zor bekli de imkânsız bir bozulma ve acılarla dolu. Bugünümüzün sorumluları en çok bu fotoğrafın hesabını veremeyecekler. Hem dünya da hem de ahirette!
Peki, sorumlu ya da sorumlular kim?
3. sınıf Amerikan mukallidi haline gelen bu toplumun genleri ile kim oynadı? Bizi bu hale kim getirdi?