Pek çok yasada olduğu gibi, yangından mal kaçırırcasına çok önemli bir yasa oldu bittiye getiriliyor.
“4+4+4” formülü ile kesintili eğitim tasarısı komisyon aşamasında Meclis’te görüşülüyor.
Toplumun geleceği olan çocukların temel elğitimi, başta ana–baba olmak üzere hepimizi, herkesi, her kesimi ilgilendiren bir konudur. Çocuğun yüksek yararı gereği, tasarının komuoyunda müzakeresine öncelik verilmeliydi. Nitekim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, tasarıya yöneltilen eleştiriler üzerine, “tartışılarak sorun aşılır” açıklamasında bulunmuştur. Gecikmiş bir açıklamadır bu.
Tasarıya göre zorunlu ilk 4 yıldan sonra okula devam zorunluluğunun kaldırılmasının olumlu yanları vardır;
Hafızlık eğitiminin küçük yaşta verilmesi, san’at eğitiminin bazı dallarında da erken yaşlarda eğitimin başlaması gerekir.
Ancak, kaş yapayım derken göz
çıkarılmamalı.
Bizi endişelendiren, özgün eğitim yani okul dışı kalan çocukların istismarı ihtimalidir.
Çıraklık yaşının 10–11’e çekilmesiyle çocuk işçiler sorunu daha da büyüyecektir.
Ticari açıdan baktığımızda Avrupa Birliği ülkeleri ürün ithal ederken çocuk işçilerin kullanıldığını tesbit ederlerse o malı almıyorlar.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kurallarına da aykırı bir durum çocuk işçiliğidir.
Bir başka sakınca da, çocuğun okul dışı eğitiminin gerektiği gibi denetlenip denetlenemeyeceğidir.
Doğrudan kendi kurumlarında, kendi sorumlulukları altında bulunan kurumlarda mesela, cezaevlerinde, yetiştirme yurtlarında taciz ve tecavüzleri önleyemeyen bu hükümet, özgün eğitim dışındaki çocukları nasıl denetleyebilecek?
İşin bir de uluslararası penceresi var:
Çocuk Haklarına Dair Uluslararası Sözleşme, çocuğun erişilebilir en yüksek sağlık ve eğitim standartına ulaşma, istismar ve ihmale karşı koruma gibi haklarını öne çıkarmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı da, çalışan çocukları korumayı, çocuk işçiliği sorunuyla mücadeleyi ve bu soruna son vermeyi amaçlayan bir çalışma programı ortaya koymaktadır.
Dünya gündeminde en üst sıralarda yer alması gereken ve ivedi çözüm bekleyen bir sorun olan çocuk işçiliği genelde görmezlikten gelinmekte, suskunlukla geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Milyonlarca çocuk, fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerine zarar veren uygun olmayan koşullarda çalışmaktadır.
Bütün bu olumsuzluklardan ülke olarak nasibimizi almış durumdayız.
İşte “4+4+4” formülü yasalaşırken millet olarak, gerçi Başbakan bazı kesim ve kuruluşları milletten saymıyor ama, kazın ayağı öyle değil. Demokrasi solo program değildir. sadece siyasal iktidarın sesi olmayıp, milli iradeyi oluşturan toplumun her ferdi, her kurum ve kuruluşunun, muhalif partisyonların seslendirdiği çok sesli bir korodur. Eğer bu koroyu yönetemiyorsan, bu işin hakkını verecek, bu millete demokrasi kanseri armağan edecek ehil eller vardır... Evet millet olarak sürdürülebilir bir haklar kültürünün oluşmasına ve güçlendirilmesine yardımcı olmak, dışlanma ve adaletsizliklere karşı durmak görev namusumuzdur.
“4+4+4” formülü ile kesintili eğitim tasarısı komisyon aşamasında Meclis’te görüşülüyor.
Toplumun geleceği olan çocukların temel elğitimi, başta ana–baba olmak üzere hepimizi, herkesi, her kesimi ilgilendiren bir konudur. Çocuğun yüksek yararı gereği, tasarının komuoyunda müzakeresine öncelik verilmeliydi. Nitekim, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, tasarıya yöneltilen eleştiriler üzerine, “tartışılarak sorun aşılır” açıklamasında bulunmuştur. Gecikmiş bir açıklamadır bu.
Tasarıya göre zorunlu ilk 4 yıldan sonra okula devam zorunluluğunun kaldırılmasının olumlu yanları vardır;
Hafızlık eğitiminin küçük yaşta verilmesi, san’at eğitiminin bazı dallarında da erken yaşlarda eğitimin başlaması gerekir.
Ancak, kaş yapayım derken göz
çıkarılmamalı.
Bizi endişelendiren, özgün eğitim yani okul dışı kalan çocukların istismarı ihtimalidir.
Çıraklık yaşının 10–11’e çekilmesiyle çocuk işçiler sorunu daha da büyüyecektir.
Ticari açıdan baktığımızda Avrupa Birliği ülkeleri ürün ithal ederken çocuk işçilerin kullanıldığını tesbit ederlerse o malı almıyorlar.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kurallarına da aykırı bir durum çocuk işçiliğidir.
Bir başka sakınca da, çocuğun okul dışı eğitiminin gerektiği gibi denetlenip denetlenemeyeceğidir.
Doğrudan kendi kurumlarında, kendi sorumlulukları altında bulunan kurumlarda mesela, cezaevlerinde, yetiştirme yurtlarında taciz ve tecavüzleri önleyemeyen bu hükümet, özgün eğitim dışındaki çocukları nasıl denetleyebilecek?
İşin bir de uluslararası penceresi var:
Çocuk Haklarına Dair Uluslararası Sözleşme, çocuğun erişilebilir en yüksek sağlık ve eğitim standartına ulaşma, istismar ve ihmale karşı koruma gibi haklarını öne çıkarmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı da, çalışan çocukları korumayı, çocuk işçiliği sorunuyla mücadeleyi ve bu soruna son vermeyi amaçlayan bir çalışma programı ortaya koymaktadır.
Dünya gündeminde en üst sıralarda yer alması gereken ve ivedi çözüm bekleyen bir sorun olan çocuk işçiliği genelde görmezlikten gelinmekte, suskunlukla geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Milyonlarca çocuk, fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, duygusal ve kültürel gelişimlerine zarar veren uygun olmayan koşullarda çalışmaktadır.
Bütün bu olumsuzluklardan ülke olarak nasibimizi almış durumdayız.
İşte “4+4+4” formülü yasalaşırken millet olarak, gerçi Başbakan bazı kesim ve kuruluşları milletten saymıyor ama, kazın ayağı öyle değil. Demokrasi solo program değildir. sadece siyasal iktidarın sesi olmayıp, milli iradeyi oluşturan toplumun her ferdi, her kurum ve kuruluşunun, muhalif partisyonların seslendirdiği çok sesli bir korodur. Eğer bu koroyu yönetemiyorsan, bu işin hakkını verecek, bu millete demokrasi kanseri armağan edecek ehil eller vardır... Evet millet olarak sürdürülebilir bir haklar kültürünün oluşmasına ve güçlendirilmesine yardımcı olmak, dışlanma ve adaletsizliklere karşı durmak görev namusumuzdur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023