Katar'ın ateşkes görüşmelerindeki baş müzakerecisi Muhammed El-Khulaifi Reuters'e yaptığı açıklamada "Ateşkes sırasında kesinlikle saldırı olmayacak. Askeri hareket yok, genişleme yok, hiçbir şey yok" dedi.
Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, İsrail ve Hamas arasındaki anlaşmayı memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, "Bunun, yapılan katliama bir ara olmasına izin vermemeliyiz" ifadesini kullandı.
Toplantı öncesinde ateşkesin, savaşın sona ermesi anlamına gelmediğini söyleyen Netanyahu ise, savaş halinde olduklarını ve hedeflerine varana kadar savaş halinde olmaya devam edeceklerini vurguladı. Netanyahu, hedeflerini "Hamas'ı yok etmek ve Gazze'deki hiçbir varlığın İsrail'i tehdit edememesini sağlamak" olarak özetledi.
Görünen o ki İsrail bu anlaşmayla, 'katliam'a küçük bir mola vermiş durumda. İsrail askerleri 4 gün sıcak yataklarında yatıp dinlenecekler ve daha fazla masum çocuk öldürmek için geri dönecekler. Gazze halkı ise sıcak yataklar bir kenara, sığınacak ev, hastane, okul bina namına hiçbir şeyleri olmaksızın her günü her geceyi aç, susuz, dışarıda geçirecekler. Gazze için değişen tek şey 4 gün boyunca başına yağmur gibi bombalar yağmayacak.
Dünya Sağlık Örgütü'nün 14 Kasım'da yayımladığı raporunda, Gazze'deki 27 hastanede elektrik için gerekli yakıt tükenmiş durumda. İsrail bombardımanlarının yarattığı tahribat ve malzeme eksikliği hastaneleri çalışamaz hale getirmiş, sadece 9 hastane hizmet vermeye devam edebilmekte.
Cenevre Sözleşmesine göre savaş suçu sayılmasına rağmen, Gazze'de 152, Batı Şeria'da ise 158 tıp merkezi İsrail tarafından vurulmuş, yine Gazze'de 38, Batı Şeria'da 129 ambulans İsrail saldırılarının hedefi olurken, aralarında doktorlar, hemşireler ve eczacılarında olduğu 198 sağlık personeli İsrail tarafından öldürülmüştür.
Sağlık personelinin defalarca reddetmesine rağmen, İsrail bu savaş suçunu, Gazze hastanelerinin altında tüneller ve tünellerin içeresinde Hamas komuta merkezinin bulunduğunu iddia ederek işliyor.
İsrail'in Gazze'deki saldırılarının ana odak noktası hastaneler olmasına rağmen, şu ana kadar İsrail tarafından Hamas'ın hastanelerdeki tünellerine ilişkin somut tek bir belge paylaşılamadı.
İsrail, 27 Ekim'de Şifa Hastanesi'ndeki sözde "Hamas'ın karargâhını" bulduğunu kanıtlamak için bilgisayarda kendi tasarladığı bir yeraltı merkezinin animasyonunu yayınladı.
Yine, İkinci Dünya Savaşı sırasında İsveç'te bulunan bir sığınağın videosu Hamas tüneli adı altında tüm dünyayla dalga geçercesine paylaşıldı. Bir başka görüntüde ise aralarında Rentisi Çocuk Hastanesi'nin de bulunduğu hastanelerin, su tankları "tünellerin girişi" olarak yayınlandı.
İsrail'in yalan ve sahte propagandalarla, hastanelere yönelik düzenlediği azgın saldırılar, bana 20 yıl önce Irak'ı "barış, istikrar ve demokrasi" vaadiyle İşgal eden, Amerikalı müttefiklerini hatırlatıyor.
11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD, kitle imha silahlarına sahip olduğunu ve uluslararası barışa tehdit oluşturduğunu iddia ederek, Irak'ın işgalini planlamaya başlamıştı.
ABD'nin 2003'te Irak'a saldırmasının nedeni, Irak'taki kitle imha silahlarının "imha" edilmesiydi. Irak savaşının başlamasından üç hafta önce, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada, Irak'ta kitle imha silahlarının olduğunu söyleyerek, sahte uydu görüntüleri göstermişti. Powell'ın amacı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında uluslararası toplumu ABD'nin Irak'a yönelik saldırısına ikna etmeye çalışmaktı. Ayrıca George Bush yönetimi, Ebu Musab el-Zerkavi'nin Irak'taki varlığını Saddam ile El Kaide arasındaki bağlantının bir işareti olarak değerlendiriyordu. Powell, BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmadan bir yıl sonra, daha önce konseye sunduğu bilgilerin yanlış ve yanıltıcı olduğunu itiraf etti.
Saddam hükümeti devrilmesine rağmen Irak'ta hiçbir kitle imha silahı bulunamadı ve işgal ne Irak'ta ne de bölgede daha barışçıl bir durum yaratmadı. ABD'nin Irak işgali ülkeyi parçalayarak altyapıyı ve hastane gibi temel sosyal hizmetleri yok etti.
ABD'nin Irak'taki politikalarının bir diğer sonucu da mezhep kavgaları doğurmasıydı. İleride IŞİD'i oluşturacak olan aşırı tekfirci örgütlerin doğması da yine Amerika tarafından organize edilmiştir.
Amerika'nın Irak'ı işgal etmesi, bu ülkenin istikrarsızlığında önemli bir faktör olduğu gibi, bölgedeki mevcut istikrarsızlığın da temel nedenlerinden biridir.
75 yıllık işgal ve baskının neticesi olarak doğan Gazze'deki savaş da ABD ve Batılı ülkelerin, İsrail'e desteğiyle haftalardır sürüyor. İsrail, 7 Ekim'den bu yana Hamas'ın hastanelerin altındaki tüneller ağını komuta merkezi olarak kullandığını, askeri teçhizat ve rehinelerin burada tutulduğunu; ABD'nin Irak'a saldırı planlarına benzer şekilde, mesnetsiz gerekçelerle ileri sürüyordu.
Dünya, Şifa Hastanesi'ne yapılan saldırının ardından, tünellerin varlığına dair deliller ve rehinelerden bir iz görmek istiyordu ama hastane baskınlarında bugüne kadar tek bir rehine bulunamadı.
15 Kasım'da paylaşılan ve bir süre sonra silinen hastanenin MR bölümündeki videoda İsrail ordusu, Hamas'ın "operasyon merkezini" bulduğunu iddia ederek, birkaç tane Kalaşnikof, mühimmat ve kurşungeçirmez yelek görüntüleri yayınladı ve ardından sildi.
Video, 16 Kasım sabah saat 02.50'de tekrar paylaşıldı. Bir dizüstü bilgisayar ve şarj cihazı görünen 6.31'inci dakikadan sonraki 20 saniyelik kısım videodan silindi ve bir kısmı da bulanıklaştırıldıktan sonra tekrar paylaşıldı ama sonra o paylaşım da tamamen silindi.
Videoda paylaşılan mühimmatı incelediğimizde, görüntülenen mermilerin Kalaşnikof'a uygun olmadığı, İsrail ordusunun MR odasında çekip paylaştığı görüntülerdeki Kalaşnikof sayısıyla, Fox News ve BBC'nin paylaştığı görüntülerdeki Kalaşnikof sayısının da farklı olduğu çok net görülüyordu.
Ayrıca videolarda Hamas tarafından getirildiği iddia edilen teçhizatın kutuları ile İsrail Ordusu'nun yardım kisvesi altında getirdiği malzeme kutularının etiketleri de birebir aynıydı.
İsrail'in paylaştığı, tıbbi malzeme kartonlarının üzerine yapıştırılmış etiket görselleri ile MR odasında bulunan silahların yanındaki kartonların üzerindeki etiketlerin aynı olması, İsrail'in bu ekipmanları MR odasına yerleştirdiğinin bir başka kanıtıdır.
Belli ki İsrail milislerle yaptığı çatışmalar sırasında farklı yerlerde elde ettiği silahları kartonların içinde Şifa Hastanesi'ne getirmiş ve daha sonra bu silahları orada bulduğunu iddia etmiştir.
Haftalardır bombardıman altında kalan hastanedeki bazı cihaz ve ekipmanların temizliği ve "Yanlarında sadece tank ve terör getirmişler" diyerek, İsrail'den tıbbi malzeme almayı reddettiklerini belirten hastane personelinin açıklamaları, İsrail'in bu kutuları kendi getirdiğini ve bu görüntüleri kurguladığını açıkça ortaya koymaktadır.
Uzmanlara göre "Gazze tünellerini bulmak samanlıkta iğne aramak gibi bir şey, yani kolay bir iş değil." İsrail'in haftalarca süren bombalama ve "tünel propagandası" sonrasında Şifa Hastanesi'nde ortaya çıkardığı bulgular sosyal medya kullanıcılarının da günlerce dalga geçtiği, MR odasında sergilenen Kalaşnikof, takvim vb. görüntülerden ibaret.
İsrail, ABD'nin desteğiyle rehineleri bulma bahanesini ileri sürüp, her türlü savaş suçunu işleyerek, Gazze'de su, gıda, yakıt, elektrik, internet, hastane gibi yaşamsal ihtiyaçlara erişimi engelledi. Gazze'ye yapılan hava operasyonlarında binlerce ton bomba atarak 14 binden fazla sivilin öldürülmesi, hayati altyapının yok edilmesi ve bir milyondan fazla Filistinlinin yerinden edilmesiyle, tüm dünyanın gözü önünde bir soykırım gerçekleştirdi. 7 Ekim'den bu yana altı hafta geçmesine rağmen, ne Hamas'ın karargâhını keşfedebildi, ne de bir tane rehine veya tünel bulabildi.
İsrail saldırılarının başlangıcından bu yana Hamas, İsrail'in iddialarını araştırmak üzere bağımsız bir uluslararası araştırma komitesinin kurulmasını talep ediyor ama Birleşmiş Milletler Hamas'ın bu isteğini dikkate almıyor.
BM, ABD'nin 2003'te Irak'a saldırmak için ileriye sürdüğü yalanları neden araştırmadıysa, aynı sebepten İsrail'in yalanlarını araştırmak için uluslararası bir araştırma komitesi kurmuyor.
BM'nin bu sessizliği Amerika'nın kuklası olduğunun kanıtıdır.
BM'de bu katliama dur demeyerek işlenen insanlık suçuna ortak olmaktadır.
"Zulme sessiz kalanlar da, zulmedenler kadar sorumludurlar.''
Yürek parçalayan bu katliamın karşısında, çaresiz, eli kolu bağlı, beklemenin vicdan azabını duyarak bitiriyorum; "Tüm Dünyanın gözü önünde Çocukları öldürmeye 4 gün ara verildi."
- Ne demişti Numan Bey, "algı operasyonu" / 20.10.2024
- ‘Dikkat şeysidir’ algı operasyonları / 18.10.2024
- Yeni bir strateji / 09.10.2024
- ... gir cennetime / 30.09.2024
- Anglosakson ekseni / 26.09.2024
- Aselsan 2023… 2053… 2071 / 21.09.2024
- Imad 4 / 26.08.2024
- Time dergisine başlık: 'Rüzgara düğüm atmak' / 24.08.2024
- Fitiller ateşlendi / 23.08.2024