logo
18 TEMMUZ 2025

Çöp dağları…

11.04.2025 00:00:00

Günümüzün en büyük tehlikesi sadece nükleer savaşlar değildir. 

İnsanlığı fark ettirmeden kuşatan ancak kimsenin aldırmadığı bir çöp sorunu var ki, bazı ülkeler atıklarını geri kalmış bölge ve kıtalara, atığın derecesine göre sözde imha etsinler diye para ile satıyor, gemiler ile kendi sınırları dışına gönderiyor. 

Geçtiğimiz haftalarda küçük dağlar oluştursa da İzmir gezimizde Buca belediyesinin sorumluluk alanındaki çöplerin nasıl bayram günü kötü bir manzara oluşturduğunu, etrafa mikrop ve kötü koku saçtığına şahit olduk, eski günleri hatırladık.  Maalesef doğu ülkeleri olarak kabul edilen ve bizim sokaklarında bile burnumuzu tıkayarak gezeceğimiz şehirlerde insanlar fareler ve çöpler arasında yaşıyorlar. Veba ve koleranın kol gezdiği yerler askeri birliklerce ziyaretçilere kapatılıyor. Ne medeniyet ama!

Sanırım bir zamanlar korku filmlerinde izlediğimiz dünyanın tek merkezli ve tek sahipli günleri başladı galiba.   Eskiden kurgu olarak baktığımız pek çok olay gerçekleşiyor.  Ne yazık ki bunlarla ilgili haberleri yapan ve insanlığı aydınlatmaya çalışanlar sadece gazeteciler ve çevre örgütlerindeki idealist gençler, bir felaketi yaşamış ihtiyarlar oluyor. Hoş onlar da her zaman üstlendikleri gönüllü görevler nedeni ile hep hedef durumundalar… Oysa hükümetlerin bunları destekleyip iş birliği yapması lazım. 

İsviçre'de kaldığımız günlerde gönüllülerin çöp ayrıştırma tesislerinde çalıştıklarını, bunları geri dönüşüme kazandıracak projeler üreterek elde ettikleri gelirler ile başarılı merkezler kurduklarını, yerel yönetimler ile nasıl iş birliği yaptıklarına şahit olmuştuk. Anımsıyorum da Hollanda'da evinizden çıkan kullanmadığınız fazla eşyaları, oyuncakları, masa ve iskemleleri kapınızın önüne koyuyor, ihtiyacı olanlar her hangi bir ücret ödemeden lazım olanları alıyor, kalanların atılması veya imhası için yerel idarelere bir hizmet bedeli ödemek yolu ile kalanlardan kurtuluyordunuz.  

Kayağa gittiğimiz dağlarda ise, ürettiğimiz çöpleri yanımıza almak;  döndüğümüzde bir çöp kutusuna atmak zorunda idik. İçtiğimiz kolanın şişesini bile çantamıza koyuyor, geri getiriyorduk. Böylece dağlar kirletilmemiş oluyordu. Bizim gittiğimiz kayak merkezinde rehberimiz kabaca bir hesap ile kayak günlerinde iki tona yakın çöpün her gün şehirdeki çöp kutularına taşındığını belirtmişti.

Hollanda'da kanalların temizlenmesi başlı başına bir sorun teşkil ettiği için hükümet bu iş için yatırım yapan ve mikroorganizmalar üreten şirketlere teşvik vererek, durgun veya akar durumdaki su birikintilerinin mikrop yaymaması için programa destek vermiş, özellikle kanalizasyon gideri olmayan yerlerdeki atıkların imhası için mikroorganizmaların kontrollü bir şekilde kullanılması yönünde bir sistem kurmuştu. 

Bu öyle bir organizma ki sadece tuvalet atıklarını, durgun sularda oluşan tabakaları yok etmekle değil, çiftliklerde, hayvan kesimi yapılan mezbahalarda, hastanelerin temizlenmesinde, çöp toplama merkezlerinin temiz ve sağlıklı tutulmasında da kullanılan bir çözüm ortağı olmuş. 

Türkiye de denenen ancak aşırı kimyasalların deşarj edilmesi, boya fabrikalarının ve sanayi atıklarının arıtılmadan deşarj edilmesi nedeni ile mikroorganizma yolu ile mücadele tarzı başarılı bulunamamış. Bizde sadece görüntü ve koku kirliliğinin giderilmesi için çalışılmış. 

Şimdi ayni uygulama devam ediyor mu bilmiyorum ama bir zamanlar küçük limanlardan hurda demirler işlenmek üzere şilepler ile ülkeye getirilmeye, demir ve çelik üreten fabrikalarda ucuz fiyatlar ile alıcı bulduğu için radyoaktif madde içermesine rağmen eritilerek kullanılmaya devam edilmişti. Dünyanın başına dert olan Çernobil felaketinden sonra bölge adeta yağmalanmış, kaçak yollardan pek çok yasaklı malzeme gelişmekte ülkelere özellikle Rus mafyası tarafından peşkeş çekilmişti. 

Gerek çöp ve gerekse atıklar, büyük su rezervlerini her zaman tehdit etmiş, gerekli denetimler sağlıklı bir biçimde yapılamadığı için insanlar hayatını kaybederek çevreyi tehdit etmeye devam etmişti. Her ülkede bu konularla ilgilenmesi gereken siyasiler koltuk kavgaları nedeni ile -halk sağlığı ile ilgili çokça bir dertleri olmadığı için- denetim erki olarak görevlerini yerine getirmemişlerdir. Bu gibi kuruluşların denetim görevlerini yapabilmesi için, çevreye zarar veren kuruluşlardan daha güçlü olması ve kararlarının geçerli olması, tedbir almayan kuruluşları kapatacak kadar yetki ile donatılması gerekir.   Yurt dışında bu tür kuruluşlar halk meclisleri ile koordineli çalışır ve kararlar tek yanlı olarak devletin paralı memurlarınca değil, bağımsız savcılar, laboratuvarlar, avukatlar ve yerel halktan oluşan gönüllülerce alınır.

Biz, çamaşır deterjanında bile Lab kullanımını henüz yeni, yeni kontrol altına alabilmiş bir ülkeyiz. 

Umarım bir gün hepimiz bu güzel ülkenin siyanüre bulanmış topraklarını temizlemek için yaşam alanlarımızı terk etmek zorunda kalmayız. 

Bu konularda ahkâm kesmemi lütfen kınamayın. Çünkü uzun yıllar hatırı sayılır bir çevre derneğinin genel başkan yardımcılığını yapmıştım. Sonrasında neyle suçlandığımızı değil yazmak, hatırlamak bile istemiyorum. 

Temiz bir çevre ile kalın…

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Taner Tümerdirim / diğer yazıları
Adıyaman Belediye Meclisi Başkan Vekilini seçti
CHP'nin adayı Ufuk Bayır 22 oy aldı
Taş üstünde taş kalmadı
İsrail Gazze'nin yüzde 88'ini yıktı
Meclis komisyonu için ilk toplantı
İYİ Parti üye vermeyecek
Lula'dan Trump'a şok suçlama
'Bize şantaj yapıyor'
Putin buna çok kızacak
AB yaptırım paketini onayladı
İsrail'e silah taşıyor!
Gemi o limana uğrayacak
Tatar'dan diyalog mesajı
Diyalogdan kaçmıyoruz, ama...
Soruşturma açıldı
Tüm alışveriş onlardan geçiyor
TOBB haziran verilerini açıkladı
Kurulan şirket sayısı azaldı
45 yıl isteniyor
İzmir operasyonunda iddianame hazırlandı
'Yüzde 70'i fazla kilolu'
Sağlık Bakanı açıkladı
Tepkiler eşliğinde tek tek geçiyor
Zeytinlikler maden sahası oluyor
Genç işsizliğinde düşündüren oranlar
İşte Türk gençlerinin durumu
İBB'ye bir operasyon daha
18 kişi hakkında gözaltı kararı
Ersin Tatar'dan "egemen eşitlik" vurgusu
O şart olmazsa müzakere yok
Adıyaman Belediye Meclisi Başkan Vekilini seçti
CHP'nin adayı Ufuk Bayır 22 oy aldı
Taş üstünde taş kalmadı
İsrail Gazze'nin yüzde 88'ini yıktı
Meclis komisyonu için ilk toplantı
İYİ Parti üye vermeyecek
Lula'dan Trump'a şok suçlama
'Bize şantaj yapıyor'
Putin buna çok kızacak
AB yaptırım paketini onayladı
İsrail'e silah taşıyor!
Gemi o limana uğrayacak
Tatar'dan diyalog mesajı
Diyalogdan kaçmıyoruz, ama...
Soruşturma açıldı
Tüm alışveriş onlardan geçiyor
TOBB haziran verilerini açıkladı
Kurulan şirket sayısı azaldı
45 yıl isteniyor
İzmir operasyonunda iddianame hazırlandı
'Yüzde 70'i fazla kilolu'
Sağlık Bakanı açıkladı
Tepkiler eşliğinde tek tek geçiyor
Zeytinlikler maden sahası oluyor
Genç işsizliğinde düşündüren oranlar
İşte Türk gençlerinin durumu
İBB'ye bir operasyon daha
18 kişi hakkında gözaltı kararı
Ersin Tatar'dan "egemen eşitlik" vurgusu
O şart olmazsa müzakere yok
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.