Bu hafta Uludağ ile ilgili bir şey yazmayacağım. Sadece görüştüğüm eski Milli Park Müdürleri kararın yanlışlığı üzerinde hem fikir olduklarını, yakında yanlıştan dönüleceğine inandıklarını belirterek içimize biraz su serptiler. Her ne kadar Alan Başkanlığı kandırmacası ile Uludağ 'tenzili rütbe'ye uğramış olsa da, gün gelip iade-i itibar yapılacağına dair ümit besliyorlar… Bakalım bekleyip göreceğiz.
Ancak bir konu çok önemli, seçimlere kadar ne gibi izinlerin verileceği, hangi sivil toplum örgütlerinin iptal davasına destek vereceği, hangi planların onaylanacağı, kimlere nelerin verileceği gibi konular kamuoyunun yakın takibi altında olacak.
***
Türkçede çok sevdiğim bir deyim vardır. Büyük bir olay beklenip sonu fos çıktığında "Dağ fare doğurdu" derler. Bugünlerde pek çok dağ fare doğuruyor. Dolayısı ile çok fazla bir şey beklenemiyor. Emeklilere en büyük zam, en büyük vergi reformu, en büyük enflasyon düşüşü gibi sözcüklere alıştık. Her biri fare doğuran dağ haberleri oldu.
Ancak en fos çıkan haberler altılı masa kumpanyasından geliyor. Sevgili Erol E…'in Hisseli Harikalar Kumpanyası bile oynatıldığı dönemlerde daha çok prim yapıyor ve insanların yüzünü gülümsetiyordu. Çünkü her toplantı sonrası oradaki 'Dağ'da fare doğurmaya devam ediyor. Sevgili Hüseyin BAŞ, bu masaya dahil olmadığı ancak dikkat çektiği için oldukça şanslı. Şu anda olayı sürükleyen bir iki eski politikacı dışında oy toplayan kimse yok. Böyle giderse olacağa da pek benzemiyor.
***
Gezdiğimiz çarşı pazarda, hatta eğlence mekânlarında bile insanların düşünceli, asık suratlı ve yaşamaktan bezmiş umutsuz halleri sizi bilmem ama beni karamsarlığa sürüklüyor. Türkiye gibi her an dünya lideri olabilecek bir ülkede tarım, turizm ve madencilik konularında sürdürülen beceriksiz ve hoyrat tutum şaşırtıyor.
İsrail gibi bir ülke deniz suyunu arındırıp tarım yapıyor, ürettiği ikinci kez ürün vermeyen tohumları dünyaya pazarlıyor, biz mevcut topraklarımızı sürmeyi beceremiyoruz. Tarım planlaması yerine ithal tarım ürünlerini nasıl ve ne zaman kim tarafından getireceğini saptamaya, üreticinin fiyatlarını kıracak tedbirler almaya devam ediyoruz.
***
Deniz kıyılarındaki tesisler hızla el değiştiriyor. Turizm açısından tek zenginliğimiz olan kıyılarda normal vatandaşın yararlanamayacağı tesisler yükseliyor. Standartları Rus oligarklara ve Avrupalı müşterilere endekslenmiş. Bu tatil sitelerinde bizim bir ayda kazandığımız para ile bir hafta bile kalmamız mümkün değil.
Şimdiden yaz tatili planları yapanlar önümüzdeki yılın geçin otel ve kiralık ev fiyatlarını, günlük konaklama ve pansiyon fiyatları karşısında son derece şaşkınlar. Akdeniz kıyılarındaki tatil beldelerinde fiyatlar günlük 3 ila 10 bin lira arasında.
Biz yine şemsiyemizi ve çadırımızı alıp gözden ırak bir yerde beş on gün geçirmenin hayalini kurmaya devam edeceğiz. Emekli Sandığı gibi sosyal kurumların zamanında yaptırdığı tesisler de birer birer el değiştirmeye ve özelleştirme furyasından nasibini almaya devam ediyor.
Sade vatandaşın tek umudu seçim… Kime oy vereceğine karar verememiş olsa da, son dakika sürprizlerine açık… Umarız pek çok kişi bizim gibi düşünür de, BTP ve Hüseyin Baş'ın kadrolarına oy vererek tepkisini gösterir. Genç insanlara ülkeyi yönetme veya yönetiminde görev alma imtiyazını verir.
Yoksa bu düzen bir beş sene daha böyle gidecek demektir.
- Bir öğün, üç tabak yemek… / 13.05.2025
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025
- Bir 23 Nisan yazısı… / 23.04.2025
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025