Demokratik olan ve olmayan tüm ülkelerde, iktidarlar öyle veya böyle değişmektedir. Ancak bir iktidar var ki, o hiç değişmez. İktidarları değiştiren, fakat kendisi değişmeyen o iktidar, sermaye iktidarıdır. En demokratik kabul edilen ülkelerde de, bu durum aynen yaşanmaktadır. Dünyada asıl iktidar mücadelesi sermayedarlar arasındadır. Bu mücadele, gördüğümüz ve seyrettiğimiz siyasi iktidar mücadelesi gibi açıktan yapılmaz. Daha yerinde bir deyişle, siyasi iktidar mücadelesinin çoğu, o sermayedarların hesabına yapılmaktadır. Vilfredo Pareto'ya göre, "insanlık tarihi sermayedarlar, yani seçkinler arasındaki mücadeleden ibarettir. Bu seçkinlerden bir grubu iktidar, diğeri de muhalefet olur. Söz konusu mücadelede kullanılan araçlar güç ve kurnazlıktır." Çoğunluğu teşkil eden toplumlar ise güç ve kurnazlığın kurbanı olarak ya iktidar, ya da muhalefetten birinin figüranı olmaktadır.Sermayedarlar perde arkasında durur, figüranlarını eğitir, donatır, finanse eder ve siyaset sahnesine sürer. Özellikle ABD'de, sermayedarların ve siyasetçilerin ilişkisi bilinir ve film gibi izlenir, fakat hiç yadırganmaz. Çünkü bunun, serbest piyasa ekonomisinin doğal bir sonucu olduğuna toplumlar inandırılmışlardır. Gerçekte ise serbest piyasa ekonomisi büyük bir yalandır. Güney Koreli ekonomist Ha-Joon Chang, "Kapitalizm Hakkında Size Söylenmeyen 23 Şey" adlı kitabında şöyle diyor: "Serbest piyasa diye bir şey yoktur. Her piyasanın seçme hürriyetini kısıtlayan bazı kuralları ve sınırları vardır. Bir piyasa ancak altında yatan, göremediğimiz sınırlamaları şartsız olarak kabul ettiğimiz için serbest görünür. Nesnel olarak tanımlanmış bir serbest piyasa gerçeğinin var olduğu efsanesinin aşılması kapitalizmi anlamaya giden yolda atılması gereken ilk adımdır."Ezcümle kapitalizmin uygulandığı ülkelerde, sürekli iktidar para baronlarının elindedir. Siyasi iktidarlar gelip gider, ama para baronlarının tahtı hiç sarsılmaz. Kapitalizmin temeli atan Adam Smith'ten beri, bu uygulama ve anlayış böyle sürmektedir. Adam Smith, sadece siyasi partilerin değil, bizzat devletin de zenginlere hizmet etmesi gerektiğini şu sözlerle anlatır: "Devletin gerekliliği, kıymetli malların edinilmesiyle artar. Fakirliğin olduğu yerde devlet olamaz, zira devletin asli görevi, zenginliği güven altına almak ve zengini fakirden korumaktır."Devleti yönetmeye talip olan siyasi partiler, iktidara geldiklerinde Adam Smith'in dediğini yapmıyorlar mı? Fakiri koruyacağını söyleyerek oy alanlar bile, iktidar olduklarında tam ters yönde hareket etmeye mecbur kalmıyorlar mı? Dünyada mevcut olan bu örneklerin, ülkemizde de aynısına şahit olmaktayız. Büyük bir şirketin, Anadolu'daki küçük taşeronu olan işadamı unvanlı birisi, kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle demişti: "Ben bu işi anlamıyorum. İktidara gelen her parti, bizden oluyor ve bize hizmet ediyor. Biz ona oy verelim veya vermeyelim, hiç fark etmiyor." Anlaşılan o ki, küçük taşeron, figüranı olduğu küresel oyunu tam olarak göremediği ve idrak edemediği için böyle konuşmaktadır. Ne yazık ki, bunun gibi figüranların sayısı, son yıllarda hızla artmıştır. Sözünü ettiğimiz bu küresel oyun bozulamaz mı? Bir başka deyişle, iktidarlar gerçekten değiştirilemez mi? Elbette hepsi olur. Bunun olabilmesi için, ilkönce neyin, nasıl yapılacağını bilmek gerekiyor. Bu konuda başvurulacak tek kaynak, iftiharla ifade edelim ki, 'Milli Ekonomi Modeli'dir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018