Abdal'a (yani Allah dostlarına, velilere veya dervişlere) malum olur. Atasözünü daha evvel çokça duyduk ve söyledik öyle değil mi? Bu defa ise Mustafa Kemal Atatürk hakkında bu atasözünü söyleyeceğiz.
İşte Atatürk'ün, annesi Zübeyde Ana'nın öldüğünü önceden biliyor (yani ona malum olmuş) olması:
Gün ağarmadan az önce Gazi, Ali'yi çağırmış, "Bir haber var mı?" diye sormuştu.
Ali'de "Şifre geldi ama çözülmedi." demişti.
Mustafa Kemal emir Çavuşu Ali'ye hüzünle baktı: "Annemin öldüğünü biliyorum." dedi. "Bir rüya gördüm, yeşil tarlalarla annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı, Anamı alıp götürdü."
Deşifre edilmiş telgraf eline verildiği zaman onu okudu gözlerini kapadı, bir an düşündü ve; "İzmir'e gitmiyoruz." dedi. "Treni İzmit'e çevirsinler."
16 Ocak 1923 günü akşamı için İzmir'e İstanbul gazeteleri başyazarlarını çağırmıştı. Çok önemli bir basın toplantısı yapacaktı. Başyaver Salih Bozok tarafından çekilen telgrafta annesinin ölümü üzüntüyle bildiriliyordu. Atatürk, üzüntüsünü telgraf üzerine düşen, ama belli etmemeye çalışan iki damla gözyaşıyla belli etmemeye çalışıyordu.
Zübeyde Hanım, 15 Ocak 1923 günü akşamı hayata gözlerini yummuştu.
O yedi yıl süreyle cepheden cepheye koşan, en güzel günleri karargâhlarda, çadırlarda geçen Mustafa Kemal, anasının ölüm haberini bir trenin vagonunda almıştı. Onu seven kadın artık arkasında yoktu.
Acılarla, özlemle süren, mutlulukla biten koca bir ömür böyle geçmiş, böyle tükenmişti.
O gün Mustafa Kemal Paşa, İzmir'de Başkumandanlık Başyaveri Salih Bey'e şu telgrafı yazdırmıştı:
"Dakika teahhuru Mucib-i Mes'uliyettir. Başkumandanlık Seryaveri Salih Bey'e verdiğiniz elim haber, beni çok müteessir etti. Merhumenin munasip bir tarzda merasim-i tedfiniyesini ifa ettiriniz. Cenab-ı Hak millete hayat ve selamet versin."
(Kaynak: Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk'ün Annesi Zübeyde Hanım, Cemil Sönmez, 2. baskı Ankara 1998, ISBN: 975-16-0942-9, sayfa: 103-104)
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen İcmal Gençlik Kampı buluşmasında Atatürk üzerine oynanmış bütün oyunları bozan Prof. Dr. Haydar Baş Atatürk'ün Hacıbektaş ziyareti sırasında gördüğü bir rüyayı şöyle anlattı:
"?Yine bu görüşme sırasında Atatürk, Cemalettin Çelebi'ye annesi Zübeyde Hanım'ın gördüğü bir rüyayı anlatır. Zübeyde Hanım'a Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) altın tepsi içinde Kur'an-ı Kerim ve kılıç getirdiğini söyleyince, Cemalettin Çelebi, Atatürk'e 'sen de bir rüyaya yat bakalım yarın konuşalım' der. Atatürk o gece rüyasında delik taşa girdiğini ve kollarının dirseklerine kadar kanla dolduğunu görür ve sabah rüyasını Cemalettin Çelebi'ye anlatır. Cemalettin Çelebi rüyaları şu şekilde yorumluyor: 'Peygamberimizin getirdiği Kur'an annene, kılıç ise sanadır. Bu senin savaşacağının işaretidir. Delikçi taşa gelince; kollarının kanla dolması ise bu savaşın zaferle sonuçlanacağının göstergesidir. Zaferin mübarek olsun."
Yüce Rabbimiz ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
"Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar." (Bakara Suresi 269, Elmalılı Hamdi Yazır)
Üstün akıllılara selam olsun!
İşte Atatürk'ün, annesi Zübeyde Ana'nın öldüğünü önceden biliyor (yani ona malum olmuş) olması:
Gün ağarmadan az önce Gazi, Ali'yi çağırmış, "Bir haber var mı?" diye sormuştu.
Ali'de "Şifre geldi ama çözülmedi." demişti.
Mustafa Kemal emir Çavuşu Ali'ye hüzünle baktı: "Annemin öldüğünü biliyorum." dedi. "Bir rüya gördüm, yeşil tarlalarla annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı, Anamı alıp götürdü."
Deşifre edilmiş telgraf eline verildiği zaman onu okudu gözlerini kapadı, bir an düşündü ve; "İzmir'e gitmiyoruz." dedi. "Treni İzmit'e çevirsinler."
16 Ocak 1923 günü akşamı için İzmir'e İstanbul gazeteleri başyazarlarını çağırmıştı. Çok önemli bir basın toplantısı yapacaktı. Başyaver Salih Bozok tarafından çekilen telgrafta annesinin ölümü üzüntüyle bildiriliyordu. Atatürk, üzüntüsünü telgraf üzerine düşen, ama belli etmemeye çalışan iki damla gözyaşıyla belli etmemeye çalışıyordu.
Zübeyde Hanım, 15 Ocak 1923 günü akşamı hayata gözlerini yummuştu.
O yedi yıl süreyle cepheden cepheye koşan, en güzel günleri karargâhlarda, çadırlarda geçen Mustafa Kemal, anasının ölüm haberini bir trenin vagonunda almıştı. Onu seven kadın artık arkasında yoktu.
Acılarla, özlemle süren, mutlulukla biten koca bir ömür böyle geçmiş, böyle tükenmişti.
O gün Mustafa Kemal Paşa, İzmir'de Başkumandanlık Başyaveri Salih Bey'e şu telgrafı yazdırmıştı:
"Dakika teahhuru Mucib-i Mes'uliyettir. Başkumandanlık Seryaveri Salih Bey'e verdiğiniz elim haber, beni çok müteessir etti. Merhumenin munasip bir tarzda merasim-i tedfiniyesini ifa ettiriniz. Cenab-ı Hak millete hayat ve selamet versin."
(Kaynak: Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk'ün Annesi Zübeyde Hanım, Cemil Sönmez, 2. baskı Ankara 1998, ISBN: 975-16-0942-9, sayfa: 103-104)
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen İcmal Gençlik Kampı buluşmasında Atatürk üzerine oynanmış bütün oyunları bozan Prof. Dr. Haydar Baş Atatürk'ün Hacıbektaş ziyareti sırasında gördüğü bir rüyayı şöyle anlattı:
"?Yine bu görüşme sırasında Atatürk, Cemalettin Çelebi'ye annesi Zübeyde Hanım'ın gördüğü bir rüyayı anlatır. Zübeyde Hanım'a Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) altın tepsi içinde Kur'an-ı Kerim ve kılıç getirdiğini söyleyince, Cemalettin Çelebi, Atatürk'e 'sen de bir rüyaya yat bakalım yarın konuşalım' der. Atatürk o gece rüyasında delik taşa girdiğini ve kollarının dirseklerine kadar kanla dolduğunu görür ve sabah rüyasını Cemalettin Çelebi'ye anlatır. Cemalettin Çelebi rüyaları şu şekilde yorumluyor: 'Peygamberimizin getirdiği Kur'an annene, kılıç ise sanadır. Bu senin savaşacağının işaretidir. Delikçi taşa gelince; kollarının kanla dolması ise bu savaşın zaferle sonuçlanacağının göstergesidir. Zaferin mübarek olsun."
Yüce Rabbimiz ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
"Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar." (Bakara Suresi 269, Elmalılı Hamdi Yazır)
Üstün akıllılara selam olsun!
M. Haydar AKYAVUZ / diğer yazıları
- ‘Biz korkuyu Kerbela'da bıraktık’ / 30.05.2020
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018
- Anneler Günü’nde Ebe Anne / 12.05.2020
- O bir davetçiydi / 10.05.2020
- Kardeşlerim / 27.04.2020
- Amerika kaybedecek! / 10.01.2020
- Röportaj: CHP İl Gençlik Başkanı Ali Rıza Tufan / 21.12.2018
- Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) / 18.12.2018
- Şıkşıkiye Hutbesi / 27.10.2018
- Kahrolsun bazı şeyler / 04.05.2018
- Üniversiteme dokunma / 29.04.2018