Siyaseti oldum olası sevmedim.
Politikacılardan uzak durmaya çalıştım.
Parti binaları bana daima itici geldi.
Kapısından girmedim…
Çocuk yaşlarımda evde; seçim öncesi parti programları ile ilgili münazaraları olduğunu ancak beni lafa karışınca azarladıklarını hatırlıyorum. Aile büyükleri kendi özgür düşüncelerine göre oylarını kullanır, kimse kimseye nereye oy attığını sormazdı.
Sağ-sol çatışmaları başladığı dönemde yetişen gençlerdik. Çatışmalar ve ayrıştırmalar bizim korkulu rüyamızdı. Okuldaki arkadaşlarımız, mahalle çevremiz bizi sağcı veya solcu olmaya zorluyordu. Neyse ki dayatmacı tutumlar bizi siyasetten uzak tuttu.
Zaten üyesi olduğumuz izcilik teşkilatının kuralları da evdeki siyasi eğilimleri ve bizim ne düşündüğümüzü açıklamaya engeldi. Çünkü izciliğin askerliğe ve siyasete hazırlayıcı bir amacı olmadığı, ırk-cins-dil-din ve milliyet ayrımı yapılmaksızın tüm insanların eşit kabul edilmesini kurala bağlamıştı. Eğitim çalışmalarında, kamp-kurs ve gezilerde siyasi eylem ve reklam yasaktı. Bu tutumun ne kadar doğru bir uygulama olduğunu yıllar sonra farklı düşüncelere sahip arkadaşlarımız ile görüşmeye devam edince kavrayabildik.
Henüz ekmeğini eline alamamış, çoğu öğrenci olan gençlerin; taşeronların kışkırtmaları ile birbirlerini öldürmesini, fikir çatışmalarının silahlı eyleme dönüşmüş olmasını doğru bulmuyorduk. Bu olaylar 80'de sona erip, pek çok gencin hayatını yitirmiş olması bizim kuşakta çok tartışıldı.
Ancak bu tarihlerden itibaren farklı düşüncelerde olan gençlerin sayısı hızla azaldı ve çoğu siyaset sahnesinden kayboldu.
Görev almadılar. Görüş ve isteklerini ifade etmediler.
Oysaki Türk siyasetinin her türlü görüşe sahip, istek ve ihtiyaçlarını özgürce ifade edebilecek genç politikacılara ihtiyacı vardı.
"Sizin bilmediğiniz şeyler var…" diyerek onları kumda oynamaya gönderenler, kendi ikballerini korumaya çalışan kurt siyasetçiler oldu.
Bugün çok daha farklı konularla uğraşıyoruz. Çocuk ve gençler için memleketin sıkıntıları çok umurlarında değil. Okumak ve yurt dışına gitmek garip bir biçimde ortak ideal haline gelmiş.
Bakıyorum da, BTP'nin genç başkanı Hüseyin Baş, kurtlar sofrasına çıkarak çok zor bir görevi devraldı.
Haydar Hoca'nın misyonunu üstlenmek, onun partisini yaşatmaya çalışmak, ne sağ ne de sol partilerin işine gelmiyor.
Çünkü onda var olan "vefa" ve kitap haline gelmiş "milli" hedeflerle ilgili program konuları henüz diğer partilerde mevcut değil. Hiç biri mevcut iktidarı eleştirmenin dışında bir açılımda bulunamıyor.
"Milli Ekonomi Modeli", "Milli Devlet", "Milli Para", "Milli Savunma", "Milli Eğitim", "Milli Sağlık" gibi başlıca konuları kurtlar sofrasındaki rakipleri tarafından telaffuz edilmeye başlandı bile…
Buna bir de "Hoş Geldin Atatürk" anlayışı eklenince programının ana hedefleri belli olmuş durumda…
Şimdi devir gençlerin devri. Genç insanların çözüm üretmedeki ustalığı, gördükleri yanlışları düzeltme istekleri, hizmet yarışında görülen arzulu tutumları, önce insana yönelik söylemleri yaşlı kesimi ürkütüyor. Ayrıca; her ne kadar iktidar partisinin elinden bir kısım belediyeleri alma başarısını gösterseler de, söylemleri ile eylemlerinin birbirini tutmadığı, üst vitrinin aldatıcı görüntüsü ile vitrin gerisinin dağınıklığı ve kısır çekişmeleri insanları ürkütüyor.
Kısacası eskiden gençlerin hata yapmasından korkuyorlardı. Şimdi yaşlılar kendileri hata yapmaktan, yanlış bir söz söylemekten korkar oldular.
Bu dönem görev sevgili Hüseyin Baş için değil, yaşlı rakipleri için oldukça zor olacak…
Onun temposuna ayak uydurabileceklerini pek sanmıyorum.
Haydi gençler, el ele verin, gönül birliği yapın bu enkazı kaldırmak; millete hizmet etmek için görev başı yaptığınızı, diğerlerinden farklı olduğunuzu söylemleriniz ile sevginiz ile millete gösterin…
Akıl yolu sizleri bekliyor.
Haydar Hoca'nın emanetine sahip çıkın…
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025
- Bir 23 Nisan yazısı… / 23.04.2025
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025
- Rekabet ve geleceğin partisi olmak… / 05.04.2025