Prof. Dr. Akalın, Gaziantep Üniversitesi'nce (GAZÜ) düzenlenen "Dil Planlaması ve Dil Politikaları" konulu sempozyumda yaptığı konuşmada, Türkçenin, 1945'den itibaren yabancı dillerin boyunduruğuna girdiğini belirtti.
Hem gayr-i milli davranıyoruz hem de şikâyetçiyiz
Türk kültüründe görülen yozlaşmanın önüne geçilmesi için, Türkçenin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılması gerektiğini savunan Prof. Dr. Akalın, "İşyerlerinin, Türkçe olmayan sözcüklerle donatılan tabelalarından, Türkçe olmayan sözcüklerin çoğunlukla kullanıldığı televizyon yayınlarından yakınıyoruz ama bu, buz kütlesinin yalnızca su üstünde kalan bölümü" dedi.
Prof. Dr. Akalın, dildeki yabancılaşmanın, Türk kültüründe yol açtığı yozlaşmayı gözler önüne seren pek çok örnek yaşandığına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kültürümüzün her alanında yozlaşma görülüyor. Önce işyeri tabelalarımızı ele geçiren yabancılaşma ve yozlaşma, sonra mutfağımızagirdi. Yiyeceklerimizin isimleri değişti, sonra da beslenme alışkanlıklarımız. Güzelim geleneksel yemeklerimiz unutulmaya başlandı. Alışveriş alışkanlıklarımız değişti. Türk lirası ile alışverişin yerini, dövizle alışveriş almaya başladı.
Atatürk, Türkçe'ye hak ettiği değeri fazlasıyla veriyordu
Şarkılarımız, türkülerimiz yabancılaşmaya başladı. Şarkıların, türkülerin Türkçe sözleri arasında İngilizce sözcükler kullanıldığına tanık oluyoruz. Dahası, Türkiye, Eurovizyon Şarkı Yarışması'nda İngilizce bir şarkıyla temsil edilecek. Bunları yanlış buluyoruz."
Prof. Dr. Akalın, Atatürk'ün Türkçeye hak ettiği değeri fazlasıyla veren bir devlet adamı olduğuna dikkati çekerek, Türkçenin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulması ve zenginleşmesinde, yalnız TDK'yadeğil, herkese görev düştüğünü sözlerine ekledi.
Zengin devlet, dili zengin
olan devlettir
Gaziantep Valisi Lütfullah Bilgin de konuşmasında, zengin devletin, dili zengin olan devlet olduğunu ifade etti.
"Dilimizi kaybediyoruz, dilimizle birlikte benliğimiz ve kimliğimiz de kayboluyor" diyen Bilgin, Türk Milleti'nin geçmişte edindiği zenginliklerin, Türkçe'ye sahip çıkıldığı takdirde gelecek nesillere taşınabileceğini vurguladı.
Bilgin, Türkçe'nin karşı karşıya olduğu sorunların hemen herkesçe bilindiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz yaşayan Türkçe'yi, dedenin torununu, torunun dedesini rahatlıkla anlayabildiği Türkçe'yi istiyoruz. Kültür birikimlerimizi yarınlara taşıyabileceğimiz Türkçeyi istiyoruz."
Dilini unutan bir millet,
egemenliğini de yitirir
Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncer Gülersoy da tüm Türk devletlerinde Türkçe sorunu yaşandığını belirterek, "Eğer Türk Milleti ilelebet yaşayacaksa, öncelikle diline sahip çıkacak. Dilini unutan bir millet, diğer milletlerin boyunduruğuna girmekten kendini kurtaramaz" diye konuştu.
Hem gayr-i milli davranıyoruz hem de şikâyetçiyiz
Türk kültüründe görülen yozlaşmanın önüne geçilmesi için, Türkçenin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılması gerektiğini savunan Prof. Dr. Akalın, "İşyerlerinin, Türkçe olmayan sözcüklerle donatılan tabelalarından, Türkçe olmayan sözcüklerin çoğunlukla kullanıldığı televizyon yayınlarından yakınıyoruz ama bu, buz kütlesinin yalnızca su üstünde kalan bölümü" dedi.
Prof. Dr. Akalın, dildeki yabancılaşmanın, Türk kültüründe yol açtığı yozlaşmayı gözler önüne seren pek çok örnek yaşandığına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kültürümüzün her alanında yozlaşma görülüyor. Önce işyeri tabelalarımızı ele geçiren yabancılaşma ve yozlaşma, sonra mutfağımızagirdi. Yiyeceklerimizin isimleri değişti, sonra da beslenme alışkanlıklarımız. Güzelim geleneksel yemeklerimiz unutulmaya başlandı. Alışveriş alışkanlıklarımız değişti. Türk lirası ile alışverişin yerini, dövizle alışveriş almaya başladı.
Atatürk, Türkçe'ye hak ettiği değeri fazlasıyla veriyordu
Şarkılarımız, türkülerimiz yabancılaşmaya başladı. Şarkıların, türkülerin Türkçe sözleri arasında İngilizce sözcükler kullanıldığına tanık oluyoruz. Dahası, Türkiye, Eurovizyon Şarkı Yarışması'nda İngilizce bir şarkıyla temsil edilecek. Bunları yanlış buluyoruz."
Prof. Dr. Akalın, Atatürk'ün Türkçeye hak ettiği değeri fazlasıyla veren bir devlet adamı olduğuna dikkati çekerek, Türkçenin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulması ve zenginleşmesinde, yalnız TDK'yadeğil, herkese görev düştüğünü sözlerine ekledi.
Zengin devlet, dili zengin
olan devlettir
Gaziantep Valisi Lütfullah Bilgin de konuşmasında, zengin devletin, dili zengin olan devlet olduğunu ifade etti.
"Dilimizi kaybediyoruz, dilimizle birlikte benliğimiz ve kimliğimiz de kayboluyor" diyen Bilgin, Türk Milleti'nin geçmişte edindiği zenginliklerin, Türkçe'ye sahip çıkıldığı takdirde gelecek nesillere taşınabileceğini vurguladı.
Bilgin, Türkçe'nin karşı karşıya olduğu sorunların hemen herkesçe bilindiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz yaşayan Türkçe'yi, dedenin torununu, torunun dedesini rahatlıkla anlayabildiği Türkçe'yi istiyoruz. Kültür birikimlerimizi yarınlara taşıyabileceğimiz Türkçeyi istiyoruz."
Dilini unutan bir millet,
egemenliğini de yitirir
Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncer Gülersoy da tüm Türk devletlerinde Türkçe sorunu yaşandığını belirterek, "Eğer Türk Milleti ilelebet yaşayacaksa, öncelikle diline sahip çıkacak. Dilini unutan bir millet, diğer milletlerin boyunduruğuna girmekten kendini kurtaramaz" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.